Bir memlekette medya yalan haber yapıyorsa, insanın özgür haber alma hakkını gasp ediyor demektir.
Bir memlekette medya yalan haber yapıyorsa, insanın özgür haber alma hakkını gasp ediyor demektir. Diğer yandan medya taraflı bir şekilde sürekli olarak gerçeklerin ötesinde haberler yapıyorsa kamusal görevini insanın doğru haber alma hakkını suiistimal ediyor demektir.
2018 yılında Oxford Üniversitesinin yapmış olduğu araştırmada sahte haber alanında Türkiye birinci çıkmıştı. Bu araştırmada Türkiye’yi Meksika ve Brezilya takip ediyordu. Yine aynı araştırmada Türkiye’de haberlerin yanıltıcı haber oranı %49 olarak belirlenmişti. Yanıltıcı haber konusunda Türkiye’yi %44 ile Yunanistan ve Malezya takip ediyordu. Yanıltıcı ve sahte haberlerin en az görüldüğü ülkeler ise Almanya, Danimarka ve Hollanda olarak tespit edilmişti.
Memlekette medya düzelir, sağlıklı tarafsız gerçek haber yaparsa, insanlar da haberleri daha sağlıklı ve gerçekçi bir şekilde öğrenmiş olur. Bunun ne zararı olur? Hiçbir zararı olmaz. Aksine ahlak da gelişir.
Evet, ne yazık ki memlekette medya kurumlarının çoğunluğu yalan haber yapma alanında birbirleriyle yarışıyor. Özellikle yandaş medya olarak tanımlanan büyük medya gurupları iktidarın sözcülüğü yapmanın yanında, insanlarda algı yönetimi konusunda da adeta ihanet derecesine varan haberler yapıyorlar. Haberin gerçeği ise kaybolup gidiyor.
Son zamanlarda Sedat Peker’in açıklamaları yüz milyonun üzerinde izlenme aldı. Derin ilişkileri, kamu kaynaklarının nasıl yandaşlar tarafından paylaşıldığını, iktidar sahiplerine ait şirketlerin nasıl katlanarak büyüdüğünü, haksız kazanç elde ettiklerini anlatıyor. Yandaş medyada tek bir haber dahi yok. Yandaş gazeteleri okuyanlar bu konuda bilgi sahibi olamıyorlar. İddiaların muhataplarından insanı tatmin edici tek bir kelime bile yok.
Eski ticaret bakanının dezenfektan yolsuzluğu ile ilgili yandaş medyada yine haber yok. Aklayıcı bir iki kenarda köşede haber yapmaya çalışmışlar ama nafile. Bakan bile kabul edince vazgeçmişler.
Medya araçlarının yalan haber konusunda bu derece ileri gitmesi, milletin gerçekleri görme hakkını gasp etmekten başka bir şey değildir.
Haber yapma konusunda başka bir çığır açan yalancı medya organları, gerçekleri izah eden, daha gerçekçi duruş sergileyen medya organlarını da sürekli yalancı pozisyona düşürmeye çalışıyor. Çünkü yalan ve sahte haberlerine inandırma mecburiyetleri bulunuyor.
Türkiye’de haber kaynakları olarak önemli bir kamusal görev üstlenmiş medya araçları ne yazık ki yaptıkları haberlerin yarısını gerçeğin çok ötesinde millete sunuyorlar. Hal böyle olunca milletin sağduyusu sağlıklı bir çizgiye gelemiyor.
Memleketin bir gerçeği daha var. Medya yalan haber konusunda dünya birinciliğini elinde tutuyor ama sosyal medyada en çok yalan söyleyen de ne yazık ki memleketin insanı çıkıyor. Bu ciddi bir çöküş aslında. Neredeyse tedavi eşiğinde görünüyor.