Burada anlatmak istediğim husus insan neslinin devamındaki en büyük görevin kadınlarda olduğu iddiasıdır.

Burada anlatmak istediğim husus insan neslinin devamındaki en büyük görevin kadınlarda olduğu iddiasıdır.
2
5 yıl Gökçeada memuriyetim dolayısıyla lojmanlardan günüm dolup çıkına Rum vatandaşlarla da gayet güzel şekilde komşuluk yaptık, aile olarak üzüntü ve sevinçlerimizi beraber paylaştık. Siyasi gerilimler daha çok Yunanistan’da yöneticiler Türk düşmanlığı yaparak yönetime geliyorlar. Şimdi anlatacağım husus Ayşe Hanım, Fatma Hanım olabilir. Başka dinlere ve ülkelere de mensup Anastasia, Eleni, Mariya, Despina da olabilir.

Yorumum ve olay…
Nornal günlerden bir gün 31 Mayıs 1990 Perşembe İlçe Jandarma’dan Gökçeada Sağlık Merkezi Sağlık Grup Başkanlığı’na İlçe Jandarma’dan 11 30 sıralarında Kaleköy’ün doğu kıyılarında Yelkenkaya mevkiinde bir ceset görülmüş, oraları biraz tenha olduğundan zamanı belli değil. Dr. Müge Arıhan, Dr. Ayşe Özden Karakaya gittiler. 4 Jandarma eri battaniyenin dört ucundan heybelemesine tutmuşlar, çok ağır. Kokudan başlarını yana çevirerek ortasında tamamen erimiş bir ceset. Şimdi Anadolu Hastanesi Ortopedi Mütehassısı o zaman Sağlık Grubu Başkanı Sayın Dr.Celal Karakaş, ‘Necdet Bey ceset morga konulacak, yer göster’ dedi.

Hikayesi şöyle: 3-4 hafta önce lastik botla Semadirek’te denize açılan alabora olup, geri dönmeyenlerden biri olacağı tahmin edilerek, Perşembe ve Cuma hava sert olup, gemi gelmedi.2.6.1990 Cumartesi denizde kaybolanların iki adet madamları, iki adet madam yakınları erkek bir patoloji uzmanı Nikda Karadis geldiler. Cesedin dişleri yeni yapılan dişçisine telefon ve kasaplık yaparken sağ el, ikinci parmağında derin kesilen ve nedbeleniş ölü dokunun hala belirginliğinden cesedin Anastasia’nın eşi Andonise ait olduğu kesinleştiği gibi ziyarete Metropolit Efendi ve yardımcısı Anatas geldiler. Metropolite cenaze naklinin çok zor olacağını belirterek, burada gömülmesi uygun olur dedim. Söyledik, anlamıyor dedi. 4.6.1990 Pazartesi günü evsafına uygun bir galveniz tabutla geldiler. Patoloji Uzmanı Dr.Nihda gerekli formalite işlemlerini yapıp, cesedi torbaya koyarak bizler 20 metre beride Dr.Müge Madam Despian (Yerli Matmazel Argiro) Anastasia ve ben. Nikda seslendi Anastasia’ya, zafer kazanmış mağrur bir kumandan edası ile gasilhaneye giderken. Diğer madam Despina, Argiro’ya bir şeyler söyledi. Argiro bana döndü.. Necdet Bey, ‘Madam diyor ki, eğer yine böyle bir ceset çıkarsa bana bildirmeni bana telefon numarasını verdi’ derken, Madam Despina ile göz göze geldik, öyle bir minnetle baktı ki, yerine getiremeyeceğim bir hususu benden talepe diyordu. Daha önce cesedin kalması hususundaki düşüncelerimden öyle bir utandım ki, büyük mücadele sonunda Anastasia kazanmıştı. Bir parça etlerin kemiklere takıldığı son derece erimiş cesedi bütün güçlüklere rağmen götürüyordu. Mermerden yapılmış çiçeklerle süslü, baş ucuna dikili hac şeklindeki taşınorta yerinde resimlik yerinde yakışıklı bir damatlık resmi bulunan çocuklarının kolundan tutup dua edeceği bir mezarı olacak. Madam Despina ise her kapı çalındığında, her telefon çalışında umutlanacağı, çoğu zaman deniz kıyısına gidip dalgalara bakıp, hayallere dalacağı tabut kapandı. Eksiz bir kınnap dört tarafından sarılarak, orta yerinde düğümlendi. Resmi mühür mum eritilip, TC’si okunacak şekilde basıldı. 5 Haziran 1990 Salı günü Kuzu Limanı’ndan Hareket eden gemi ile gittiler. Anastasia’nın bu son derece vefalı direnişine son derece hayran kaldım.