Virüs ile yatıp, Virüs ile kalkar olduk. .
Virüs ile yatıp,
Virüs ile kalkar olduk.
.
Yasakları ayrı,
Aşısı ayrı,
Yaşaması ayrı.
.
Hayat endeksimiz virüslerle geçiyor.
İleride çocuklarımızın anlatacağımız çok bir şey kalmadı:
“Bizim zamanımızda virüs vardı, hiçbir şey yapamıyorduk.”
.
Anlatacakları masallar pek inandırıcı olmayacak:
“Bi tane Pamuk Prenses varmış. Bu prensesi cadı kadın zehirleyince uykuya dalmış.”
“Baba! Prenses elmayı yıkamadan mı yemiş?”
“Len oğul o zamanlar pek yıkama adeti yokmuş. Neyse derken oradan geçmekte olan prens bu yatıp duran prensesi görünce inmiş ve öpmüş…”
“Yok artık baba. Tokalaşmak bile yasakken, kızı nasıl öpmüş? Nasıl izin vermişler?”
.
Gördüğünüz gibi çocuklar artık masallara inanmayacak.
.
Virüsün bol olduğu zamanda bu masalları anlatırsanız:
“Ağustos böceği” virüslü diye karıncadan buğday isteyemez,
Prens ayakkabı denemek “Külkedisinin” ayağı pis diye için ayağını elleyemez,
“Üç Silahşörler” aynı kaptan şarap içemez,
“Hansel-Gretel”in ekmeklerini kuşlar yiyemezdi...
.
“Kibritçi Kız” tek bir kutu bile satamaz,
“Frankenstein”i yaratıcısı bile onu ellemeye korkardı.
.
“Uyuyan Güzel” doğduğunda Kraliçe annesi ile Kral babası yasaklardan dolayı şölen filan veremezdi…
.
En iyisi “Çirkin Ördek Yavrusu” olmaktı.
Çünkü kimse size yaklaşamaz, elleyemezdi.
.
Günümüzde anlaşılmaz yasaklar içinde yaşarken nihayet 1 Temmuzdan itibaren birçoğu rafa kaldırılacak.
.
Sanmayalım ki, bu son…
Yaz geçsin, görüşeceğiz…
.
Pazar günü eşim “Sinek ilacı” istedi.
Her sene görmeyip, rahat ettiğimiz sinek istilasına bu sene bodoslama tosladık.
.
Artık yağmurların çok olmasından mı?
Belediyenin eksikliği mi? bilemedim.
.
Hele karasineklerle verdiğimiz savaşlar tarihe geçecek nitelikte.
Bunların “Virüs” taşıyabileceklerini düşününce durumun vahameti anlaşılır sanırım.
.
Neyse biz şahsi mücadelemizi vermek üzere
ilaç almaya meyil ettik.
.
Gittim markete “Sheltox” ların yerini bulamadım.
Kasadaki gence sordum, “Beyefendi iki sıra sonra solda” dedi ve peşinden ekledi:
“Ama bugün satışı yasak!”
.
Sebep?
İhtiyaç maddelerinin pazar günü satışının yasak olması.
.
Ama evde sinekler fink atıyor.
Olsun ihtiyaç değil.
.
Yemeğimize konuyor, mikrop saçıyor.
Olsun satışı yasak.
.
Ama virüs yayabilir.
Olsun pandemi var, satış yasak.
.
Kös kös eve döndüm tabi.
Çektim sinekleri bir kenara:
“Ulan bu evi bir günlüğüne terk edeceğim ama sokağa çıkmak yasak. Dua edin pandemiye yoksa hepinizi…” Dedim.
.
Onlar da arkalarını dönüp bana güldüler nedense.
Anlayamadım.
.
Derken bir gürültü patladı sokaktan.
“Ne oluyor?” dedim fırladım.
Pazar günü müteahhit Dardanos’ta yapılan kanalizasyonların bağlantısını yapmak için kapıya dayanmış kepçeyle.
.
Bir gürültü, bir gürültü sormayın.
.
Yahu sokağa çıkma yasağı olmasa evi terk edip gideceğim ama yasak.
Gürültü, toz bir yandan.
Sinekleri de öldüremedik zaten onlar bir yandan…
.
Anlayacağınız pazar günümüz cehenneme döndü.
.
15 Haziranda başlayan inşaat yasakları, bütün kış nedense kazı ve döşeme çalışması yapmayan müteahhitin tatilimize döşeme yapmasıyla son buldu.
.
Bir yere kadar katlandık ama yeter.
1 Temmuzda özgürlüğümüze kavuşuyoruz.
.
Bu kadar zahmete, eziyete göre
Elde ne var?
Azalmayan virüs vakaları…
***
AŞI OLSAK MI?
Hala “Aşı olsak mı? Olmasak mı?” tartışmaları sürüyor.
Allah’tan vücudumuza yerleştirilecek “Çip” sendromu unutuldu.
Öyle ya, adamlar binlerce dolarlık çipleri aşı ile vücudumuza yerleştirip, “Marketten nasıl sheltox alamadığımızı” öğreneceklerdi
Çok önemli bir bilgiydi onlar için, zavallılar mahrum kaldılar.
.
Bu Covid-19 salgınından dolayı dünyada 3.9 milyondan fazla insan ölmüş.
.
İnsanlığın bu virüse karşı verdiği en önemli savaş “Aşıydı…”
.
Kısa sürede bulunup, uygulanmaya başlandı.
.
İşe yaradı mı peki?
.
İşte sonucu anlatan haber:
“ABD merkezli haber ajansı Associated Press, ülkede corona virüsüne bağlı sebeplerle yaşamını yitirenleri analiz etti ve aşı olmanın önemini bir kez daha ortaya koydu.
.
Haber ajansının Mayıs ayını kapsayan incelemesinde 853.000’den fazla insanın Covid-19 sebebiyle hastaneye kaldırıldığı ve bunlardan sadece 1.200’ünün aşı olduğu belirlendi. Bu sonuçlara göre ABD’de Mayıs ayında Covid-19 sebebiyle hastaneye kaldırılanların sadece yüzde 0.1’i iki doz aşısını olanlardı.
.
Öte yandan Mayıs ayı içerisinde 18.000 kişinin öldüğünü ve bunun da 150’sinin iki doz aşı olduğunu aktaran Associated Press, ‘Mayıs ayında Covid-19 sebebiyle yaşamını yitirenler arasında iki doz aşı olanların oranı sadece yüzde 0.8’ ifadesine yer verdi. Haberde ölenlerin yüzde 99’undan fazlasının aşı olmadığına vurgu yapıldı.”
.
Amerika Birleşik Devletlerinde yasalara göre işverenler, çalışanlarını aşı olmaya zorlayabiliyor.
Aşı olmak istemeyen çalışanlarını ise işten atabiliyor.
.
Peki bizde nasıl?
.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Aşı zorunlu olmayacak. Vatandaşımızı aşının etkisine ve güvenilirliğine ikna ederek aşılamak istiyoruz. İlk aşıyı sağlık çalışanlarımızla birlikte ben olacağım” açıklaması yapmıştı.
.
Hukukta böylesi bir madde olmamasına rağmen bazı hukukçular:
“İşe alım ve devamda işveren aşıyı zorunlu tutulabilir. Aşıyı reddetmek ‘geçerli’ hatta ‘haklı fesih’ nedeni sayılarak, işten çıkarmaya kadar gidebilir” derken,
Bazı hukukçulara göre ise:
“Yasal boşluk ve AYM kararı var. Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’ndaki bulaşıcı hastalık listesinde COVID-19 yer almıyor. Bu nedenlerle işverenin koronavirüs aşısı zorunluluğu getirmesi mümkün değil” diyor.
.
Peki bir çalışan aşı olmamakta direnirse:
İşverenin koronavirüse karşı tüm tedbirleri alıp aşıyı da sağlamasına rağmen işçinin aşıyı reddedip hastalanması, hastalık bulaştırmasını ‘İş güvenliğine aykırı’ ve İş Kanunu’na göre ‘Geçerli fesih’ nedeni sayılabileceğini belirtildi.
.
‘Geçerli fesih’te ‘Haklı fesih’ten farklı olarak “İhbar ve kıdem tazminatının” kanundaki hükümler ışığında ödenebileceği belirtilmiş.
.
Tüm bu yaşananlar ışığında bazı hukuksal itirazlar da söz konusu olabilir.
Misal:
Dünyasındaki bir kişi,
“İş arkadaşım aşıyı reddetti, hayatım riske girdi” şeklinde itirazda bulunup tazminatını alıp işten ayrılabilir mi?
.
İş Kanunu’nun 24/1-b bendi ışığında bu soru şöyle yanıtlanmış:
“İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi, bulaşıcı veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa işçi, süresi belirli olsun veya olmasın iş sözleşmesini sürenin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir ve tazminat talep edebilir…”
.
İşin başka yönü de var:
“İşçi, tedavi olmayı kabul etmeyip karantinaya uymaması, aşı olmaması, işyerinde çalışmasında bulaş durumu nedeni ile sakıncalı bir hal oluşturduğunun sağlık kurulu raporu ile kanıtlanması halinde, tazminatsız işten çıkarılabilir.” Deniyor.
.
İşte hayatımızdaki virüs.
Halen bizi yönetiyor,
Halen bizi oyalıyor.
.
Yasaklar alıştırıldığımız bu dönemler bitince epey boşluk çekeceğiz gibime geliyor.