Bugün Cuma. Hayırlı günleriniz olsun.

Bugün Cuma.
Hayırlı günleriniz olsun.
Hani insan bir nebze olsun günün mana ve önemi içinde ruhani duygularıyla davranmak istiyor.
Salalar veriliyor,
Cami bahçelerinde namazlar kılınıyor.
İnsan ister istemez etkileniyor günün hayrından.
.
Açıklanan tasarruf tedbirlerini duyunca,
Kamu malını korumak,
Sahip çıkmak ve
Onu emanet olarak görmekle ilgili yazmak istedim.
.
Her zaman olduğu gibi girdim internette Diyanet’in sitesine.
.
Bu konu ile ilgili Dr. Muhlis Akar’ın makalesini gördüm.
Başlığı da şöyleydi zaten:
“Kamu Malını Korumak”
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanıymış kendisi.
.
Şöyle yazmış:
“… Şüphesiz kamu hakkı denilince, özellikle kamu mallarının korunması ve haksız yollarla zimmete geçirilmemesi akla gelir. Biz de makalemizde konunun bu yönü üzerinde duracağız.”
.
“Kamu malı emanettir:
… Kur’an-ı Kerim’de, “Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir”(Ahzab, 72) buyrularak bir yandan insanın emanet konusunda diğer varlıklardan ayrı olarak taşıdığı sorumluluğun ağırlığına dikkat çekilmekte; diğer yandan da insanoğlunun emanete riayet konusunda genelde vefasızlık göstermeye eğilimli olduğuna işaret edilmektedir.”
.
“… (Nisa, 58) mealindeki ayette ise, özellikle yöneticilerin hem adalet hem de emanet ehli olmaları emredilmektedir. Çünkü devletin mal varlığı halka aittir; bunda geçmişin, bugünün ve gelecek nesillerin hakları vardır. Bu nedenle yöneticilerin, tüyü bitmemiş yetimlerin de hakkı olan bu malları gereksiz yerlerde harcayıp, israf etmeleri haramdır.”
.
“… Kamuya, yani toplumun bütününe ait mal ve değerler, yöneticiler açısından olduğu kadar, bireyler açısından da birer emanettir. Her birey doğrudan ya da dolaylı olarak bu emanetlerin korunmasından ve yerli yerince kullanılmasından sorumludur.”
.
“… İslâmî literatürde, kamu malını zimmetine geçirmeye “Gulûl” adı verilmektedir.
… ‘Devlet malına hıyanet etmek, kamu malını zimmetine geçirmek, mülkiyeti bütün ümmete-millete ait olan devlet hâzinesinden veya ganimetlerden gizlice almak, özellikle de taksim edilmeden önce savaş ganimetinden bir şey çalmak’ şeklinde tanımlanmıştır.”
.

“... Kim emanete hıyanet ederse (ganimet veya kamu malından aşırırsa), kıyamet günü, hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir. Sonra da hiçbir haksızlığa uğratılmaksızın herkese kazandığının karşılığı tastamam ödenir”
.
“… Ebu Humeyd es-Sâidî (r.a.)’den rivayet edilen bir hadise göre:
Resulul- lah (s.a.s), Ezd kabilesinden İbnü’l-Lütbiyye’yi zekât toplamakla görevlendirmiş, bu zatın daha sonra bazı mallarla gelip Hz. Peygamber’e:
‘Şunlar size ait, bunlar da bana hediye olarak verildi’ demesi üzerine Resulullah’ın minbere çıkıp, ‘Benim (zekât toplamak için) gönderdiğim bir memura ne oluyor ki, ‘Şunlar sizin, şunlar da bana hediye edildi’ diyebiliyor? Dikkat edin, bu kişi evinde otursaydı, kendisine hediye verilir miydi? Muhammed’i, kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, sizden her kim bu (bu devlet malandan alırsa mutlaka onu boynunda taşır olduğu hâlde kıyamet günü gelecektir. Eğer bu haksızlıkla aldığı şey deve ise böğürecek, sığırsa mö- leyecek, koyunsa meleyecek!’ buyurdu.
.
“… Kamu malından çalmanın vebali öylesine büyüktür ki, Hz. Peygamber, kamu malı çalmış, kamu hakkına tasallutta bulunmuş kimselerin cenaze namazlarına bile katılmamıştır.”
.
“… Kamu hakkını ihlâl etmenin ve kamu malından çalmanın, kaçakçılık yapmanın çeşitli yolları ve yöntemleri vardır. Bunlardan özellikle günümüzde öne çıkan bazıları şunlardır:
Kamu arazilerini işgal etmek, üzerine bina yapmak
Hazine, belediye, vakıflar ve çeşitli kamu kuruluşlarına ait menkul veya gayrimenkulleri şahsî menfaatler doğrultusunda kullanmak, üzerine izinsiz olarak bina yapmak, kamu malını çalmanın bir nev’idir. Çünkü kamu malı kapsamı içinde yer alan araziler, devlet adına tüm vatandaşların ve gelecek nesillerin malıdır. Halkı temsil eden devletin izni olmadan alınan kamu arazisi gasp edilmiş demektir. Böyle bir arazi üzerinde, izinsiz olarak bir şey yapılamaz.”
.
“… Kaçak elektrik ve su kullanmak:
Toplumsal duyarlılığımızı ve ahlâkî değerlerimizi kaybettikçe yolsuzluklar baş göstermekte, her kademede devlet malı yağmalanmakta, rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık, vergi kaçakçılığı, kaçak su ve elektrik kullanımı gibi yüz kızartıcı durumlar ortaya çıkmaktadır.”
.
“… Vergi kaçırmak, vergi vermemek.
Vergi borcunu ödememek ya da vergi kaçırmak da önemli bir kamu hakkı ihlâlidir. Her insanın, vatandaşı olduğu ülkeden beklediği hakları olduğu gibi, yerine getirmekle yükümlü olduğu görevleri de vardır. Vergi de bu görevlerden biridir. Çünkü toplum hâlinde yaşamanın insanlara yüklediği belli birtakım hak ve sorumluluklar vardır. Bu sorumlulukların temel dayanağını kamu yararı teşkil etmektedir. Toplumu teşkil eden bireylere fert olarak yüklenen sorumluluklar, onların toplum olarak faydalarına yöneliktir. Yerine getirilen her sorumluluk, dolaylı ya da dolaysız bir şekilde bireylere hak ve hizmet olarak geri döner. ihlâl ve ihmal edilen görevler ise, kamu hizmetlerinin aksamasına yol açar. Bu bakımdan vergi mükelleflerinin yalan beyanda bulunup vergi kaçırmaları veya vergi vermemeleri, o toplumda yaşayan bireylerin haklarının (kul hakkının) ihlâl edilmesidir. Yine kişinin, vergi verebilecek güç ve imkâna sahip olmasına rağmen, vergisini vermeyip, başkalarının verdiği vergilerle sunulan kamu hizmetlerinden -katkıda bulunmadığı hâlde- yararlanması da, ‘nimet ve hizmetten haksız bir şekilde yararlanma’ olarak değerlendirilebilir.”
.
“… Genel değerlendirme ve sonuç
Bireysel çıkarlar uğruna kamunun haklarını ihlâl etmek, görevi kötüye kullanmak, rüşvet alıp vermek, karaborsacılık yapmak, kamu malını zimmetine geçirmek, vergi kaçırmak, kaçak su ve elektrik kullanmak gibi şeyler gerçek bir müminin yapabileceği işler değildir. Bu nedenle her Müslüman, Allah hakkı olarak da kabul edilen kamu mallarını korumalı, haksız yollarla bunları elde etmeye çalışmamalıdır. Bunların yarın kıyamet gününde mutlaka hesabını vermekle karşı karşıya geleceğini asla unutmamalıdır. Çünkü kamu malları, belirli kişilere değil, bütün topluma aittir. Kamu malını yiyen kimse, toplumun bütün bireylerine karşı suç işlemiş olmaktadır. Bu nedenle, bunları haksız yere almanın sorumluluğundan kurtulmak oldukça zordur.”
.
“… Unutulmamalıdır ki, kamu malından çalmanın vebal ve günahı sadece bu işi yapanların değil, bu gibilerini koruyup gözetenlerin veya göz yumanların da üzerindedir. Sevgili Peygamberimiz, ‘Kim aşıranı gizlerse, o da ondandır’
Bu nedenle toplumsal görevlerimizden birisi de, kamu mallarını ve kamunun hukukunu korumak, kamu hakkını ihlâl edenlere, kaçakçılık yapanlara, özellikle kaçak elektrik ve su kullananlara, vergi kaçıranlara, kamu arazisi üzerinde izinsiz bina yapanlara seyirci kalmamak ve gereğini yapmaktır.”
.
İşte sonuç bu:
Kamu malına çalmak, zarar vermek dışında ona destek vermekte suç.
 
***
TASARRUF TEDBİRLERİ
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla kamu kurum ve kuruluşlarında, il özel idareleri, belediyeler ve bunlara kuruluşlarda:
Araç kullanımından cep telefonu faturalarına, gazete ilanlarından davet ve etkinlik organizasyonuna kadar birçok kalemde yapılacak tasarruf genelgesi yayımlandı.
.
Genelgeyle getirilen tasarruf tedbirlerinin bazıları şöyle sıralanıyor:
“Yurt içinde ve yurt dışında hiçbir surette hizmet binası, lojman, her ne adla olursa olsun memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme ve benzeri sosyal tesis ve bunlarla ilgili arsa ve arazi satın alınmayacak, kamulaştırılmayacak, yeni kiralama yapılmayacak ve yeni inşaata başlanmayacak.”
.
“Acil ve zorunlu haller dışında her ne suretle olursa olsun yeni taşıt edinilmeyecek.”
.
“Makam ve hizmetler ile ambulanslar hariç olmak üzere, hibe dahil her ne suretle olursa olsun yabancı menşeli taşıt edinilmeyecek.”
.
“Üst düzey bürokratlar ile belediye başkanları ve belediyelerde genel sekreterler ve genel müdürler; ikametgâhları ile görev yerleri arasındaki sadece sabah-akşam geliş ve gidişleri için hizmet aracı olarak kurumların mevcutlarında bulunan binek veya ‘station wagon’ tipi taşıtlardan yararlanabilecek.”
.
“Memuriyet mahalli dışındaki görevlere zorunlu durumlar hariç resmi taşıtla gidilmemesi hususunda ilgililer azami özen ve dikkati gösterecek.”
.
“Kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet içi eğitim, konferans, seminer, çalıştay, sempozyum, toplantı, organizasyon ve benzeri her türlü faaliyetlerinin uzaktan erişim yöntemleriyle yapılması esas olacak.”
.
“Günlük gazete alımı yapılmayacak, görev alanı ile ilgili olmayan yayınlara abone olunmayacak.”
.
“Uluslararası toplantılar ile milli bayramlar hariç gezi, kokteyl, yemek ve benzeri davetler düzenlenmeyecek.”
.
“Hukuki zorunluluklar gereği yapılan veya kurum faaliyetleri ile doğrudan ilgili olan tanıtım giderleri hariç olmak üzere basın ve yayın organlarına ilan-reklam verilmeyecek.”
.
20 yıldır ülkeyi yöneten iktidara sormak lazım:
“Bu tasarruf neden?”
.
Hani uçuyorduk?
Hani yerli arabamız vardı?
Hani Uçak yapmıştık?
Hani dronlar?
Hani dünya liderliğimiz?
Hani kıskançlıklar?
Hani dış güçler?
.
Hani IMF’ye borç vermiştik?
.
Hani?
Hani?
Hani?
.
Bütün bu tedbirlerin ülke olarak alınması istenirken,
“Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığına bağlı 5 birim (Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü, Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü, Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü, Destek ve Mali Hizmetler Genel Müdürlüğü ve Koruma Hizmetleri Genel Müdürlüğü) ve TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliği” tasarruf tedbirlerine ilişkin genelgenin dışında bırakıldı.