Yaz geldi, hoş geldi. Ama ceplere fena geldi.
Yaz geldi, hoş geldi.
Ama ceplere fena geldi.
.
“Düğünler açılsın” diye,
Yırtındık,
İsyan ettik,
Sonunda pandemi yasakları kaldırıldı ve düğünler serbest oldu.
.
Olmasına oldu ve eve davetiye yağmaya başladı.
.
Sünneti ayrı,
Evlenmesi,
Nikâhı ayrı.
.
Ne diyelim:
“Allah damatlığını göstersin”
“Allah bir yastıkta kocatsın”
.
“Davet etmek sünnetse, icabet etmek farzdır” dinimize göre.
Gideceğiz tabi Allah bir mani vermezse.
.
Ama önce kuyumcuya gittik.
.
Dikildik adamın karşısına:
“Altın alacaktık da…”
“Tam mı? Çeyrek mi?”
.
Kuyumcu tipimize bakıp, boğazda yalı sahibi zannetti galiba.
“Yok be! Mümkünse gramın da altında bir şey olsun…”
“Yarım gram var, 281 lira, 24 ayar 1 gram altın var 580 lira…”
.
Yarım gram altın o kadar ufak ki, görmemiz için koskocaman paketin içine koymuşlar.
Açtığınızda dikkat etmeyip elinizden kaysa, maazallah bulamazsınız.
Dedektör kiralamak zorunda kalırsınız.
O kadar yani.
.
Erkeklik bende kalsın “Ver 1 gram” dedim.
.
Bu devirde erkeklik yapmak kolay değil.
Sarayda babamız yok ki alalım 5’i bir yerde.
.
Benim emekli maaşın yarısına yakın bu fiyat.
Ama serde kabadayılık var, herkes bizi “Zengin” biliyor.
“Sar şurdan 1 gram” deyişimi görseydiniz, SBK’nın ortağı sanırdınız.
.
Eşim cepten aradı:
“Bir davetiye geldi, ….’in oğlu evleniyormuş. Gitmemiz lazım. Hazır kuyumcudayken altın alıver…”
.
Eşim bile bana “Para sayma makinem varmış muamelesi yapıyor” düşünün siz bendeki karizmayı.
.
Kuyumcu yüzümün ifadesinden anladı durumu.
“Ağabey sana 3 taksit yapayım mı?” deyiverdi.
O an ayaklarına kapanacaktım ama karizmam müsaade etmedi.
Gururu elden bırakmadım:
“Yok be kardeşim, sen sar bir tane de yarım gram…” deyiverdim.
.
Bir an için aklıma gazeteci kardeşler geldi.
Hani Peker’in ifşa, bakanın inkar etikleri.
Aynı meslekteniz ama ben gramlarla uğraşıyorum, onlar tonlarla.
.
Eve geldim altınları masanın üzerine attım paketleriyle ve eşime böbürlenerek seslendim:
“Altınları aldım…”
Eşim geldi ve masanın üzerine baktı:
“Altınlar nerede?” diye sordu sonrasında “Şaka yaptım şaka” dedi ve:
“Sen takarsın altınları, bulabilirsen tabi…” dedi ve mutfağa doğru döndü gitti.
Haklıydı,
“Acaba” dedim içimden “takarken cımbız mı kullansam?”
HELAL OLSUN BANKACILARA
Bu bankacılara helal olsun.
Arkadaş müşterilerini bu kadar seven, bu kadar takip eden başka bir meslek grubu yoktur sanırım.
.
Çalıştığım bankadan Geçenlerde bir mesaj geldi.
“Çalıştığım” derken yanlış anlamayın, bu kadar fakir edebiyatından sonra yakışmadı tabi.
.
Durum şu:
Zamanında ev kredisi alırken, “Emekli maaşınızı buradan alırsanız krediyi veririz” demişlerdi.
En uygun kredi seçenekleri de kendilerinde olduğundan mecburen maaşı oraya aktarmıştık.
.
Gelen mesajda: “30.000 lira ön onaylı bayram krediniz hazır. Gelip bankanızdan alabilirsiniz.”
.
Elbette Sedat Peker twitlerinde bahsedilen “Götürücüler” kadar itibarımız olmasa da, yine de namus kavramı içinde 30 bin liralık varmış.
.
Banka, düğünlerin geldiğini bildiğinden bana kredi vermek için yoklama çekiyor anlaşılan.
Sevindim tabi beni düşünmelerini görünce.
.
Derken hiç çalışmadığım bir bankadan mesaj geldi:
“60.000 lira ön onaylı ihtiyaç krediniz hazır. Gelip bankanızdan alabilirsiniz.”
.
Oha!
Nedir bu bankaların bana olan düşkünlükleri?
.
Haberlerde gazeteciler hakkında çıkan haberlerin onları etkilemiş olduğunu ve hepimizi bir kefeye koymuş olmalarına bağlıyorum.
.
Bu arada aklıma takıldı, üzüldüm...
Beni üzen konu şuydu:
“Kendi bankam 30 bin lira verirken, elalemin bankası neden 60 bin vermişti?”
.
Değil mi ya!
“İnsana taş yakınından gelirmiş” lafı boşuna değil.
.
Allah’a şükür asgari ücrete yakın maaşım bana yetecekti şu düğünler araya girmese.
Arkamda (kapı gibi olmasa da) bir bankam olduğunu bilmek cesaret veriyordu insana.
.
Medyada yayınlanan “Gazetecilerin varlıkları” ile ilgili haberlerin tarafıma verdiği “Kredi” ile uzun seneler yol alabilirim artık.
.
Hele şu aralar emekli de olsa bir içişleri bakanına yanaştım mı?
Değmeyin gitsin fiyakama…
***
TELEFONLARDAN KURTULMA REHBERİ
Cep telefonum çalıyor.
Baktım: “Tanımadığım bir numara…”
.
Genelde pek açmıyorum ancak, bazen okuyucularım haber vermek üzere arayabiliyor.
Veya yazılarım hakkında yorum yapmak için de arayan var.
.
Açtım…
Bir kadın sesi:
“İyi günler… Sizi Güre’deki …… Kaplıcalarından arıyorum. Eşinizle, ailenizle, dostlarınızla güzel bir tatil geçirmek için mükemmel bir termal ortamında …”
Kestim lafını zorla da olsa.
“Hanımefendi bir dakika…”
“Buyrun beyefendi…”
“Siz beni Güre’den mi arıyorsunuz?”
“Evet!”
“İyi de ben zaten Güre’deyim. Nereye geleyim?”
“…”
“Alo, hat mı kesildi? Alo orada mısınız?”
“Kusura bakmayın beyefendi, yanlış numara…”
.
Başka bir gün yine çalıyor telefonum.
Açıyorum.
Bir erkek sesi ama motorlu testere gigi, hiç soluk almadan başladı konuşmaya:
“Alo, iyi günler!”
“İyi günler?”
“Size dünyanın en harika arıtma cihazını sunmak için karşınızdayız. Tonlarca para verdiğiniz damacana sulardan artık kurtulacaksınız. Alman malı ….”
“Beyefendi bir dakika…”
“Buyrun efendim.”
“Yahu birader ben de arıtma satıyorum. Sen tefeciye tefe satıyorsun şu an…”
“Aaa! Çok affedersin ağabey. Herhalde bir yanlışlık oldu kusura bakma…”
.
İşte sizi arayanlardan kurtulma yolları.
.
Bir de bankalar var.
Aman yarabbim.
Hiç kurtuluşunuz yok.
“… Bankasından arıyoruz, siz şu kadar ayda geri ödemesiz, şu kadar kredi …”
Şeklinde bir dolu cazip tekliflerle ararlar.
.
Bir zamanlar televizyon almak için kredi kartı limiti yetmemişti.
(Garibanlık işte)
Bankaya gidip artırmak istedik.
Genel merkeze soracağız dediler.
Tam 15 gün sonra “Talebiniz onaylanmadı” şeklinde mesaj aldık.
Sonra başka bir banka ile hallettik.
Limit yükseltmeyen bankanın önünden bile geçmedim bir daha.
Benim de öyle bir inatçı huyum var.
.
Beni saymayanı ben hiç saymam.
(Banka da çok üzülmüştür tabi.)
.
Sonra bu bankadan bir telefon geldi bana:
“Sayın H. Sami Er… Bu konuşmalar güvenlik sebebiyle kayıt altına alınmaktadır. Bankamızdan alacağınız kredi için size büyük kolaylıklar sağlayacak …”
“Bir dakika hanımefendi…”
“Buyrun.”
“Bak kardeşim, ben sizden kredi kartı limitimi yükseltmek için müracaat etmiştim. Siz bunu kabul etmediniz, şimdi kredi vermek için telefon mu ediyorsunuz?”
“Evet beyefendi ama o iş başka bu iş başka…”
“Size oldukça kızgınım. Madem görüşmeleriniz kayıt altına alınıyor, bu mesajımı genel müdürünüze lütfen dinletin lütfen beni de bir daha aramayınız.”
“Ama beyefendi…”
“Benim telefonumu da rehberinizden çıkarınız, bir daha ararsanız pekiyi olmaz…”
“Ama bir dinleseydiniz keşke…”
Çat!
Kapattım telefonu.
.
Aradan bir hafta geçmedi telefon çaldı aynı banak:
“Alo iyi günler beyefendi. Konuşmalarımız güvenlik seb…”
“Bir dakika hanımefendi, size beni bir daha aramayın demedim mi?”
“Ama beyefendi bu numaralar otomatik santral tarafından çevriliyor, bizimle alakası yok. Hem ben sizinle ilk defa görüş…”
“Ben anlamam, beni aramayın, rehberden çıkarın…”
Çat!
Kapattım telefonu.
.
Sonra yine telefon, yine aynı banka:
“Alo.. İyi günl…”
Çat!
.
Son günlerde olmadık kişiler pazarlama adı altında beni arayıp duruyor.
Hem de ismimle hitap ederek.
“Hiçbir ilgim olmayan bu firmalara benim telefonumun numarasını kim veriyor?”
“Veya nereden, nasıl alıyorlar?”
.
Yetkililere ihbar ediyorum buradan.
Benim gibi olur olmadık saatlerde taciz edilenler adına soruyorum:
“Bunlarla ilgili ne yapılıyor?”
“Cezası var mı?”
“İhbar edersek ne gibi bir işlem yapılır?”