Hadi bakalım, Demet Akalın…
Hadi bakalım,
Demet Akalın…
.
Bizim şarkı Demet’li değil, Meral Akşener’li olacak galiba?
Nasıl mı?
Şöyle:
Hadi beraber,
Meral Akşener…
.
Can Ataklı’nın bildirdiğine göre Meral Akşener’e yakın biri tam 1 saat 45dakika Erdoğan ile görüşmüş.
Ne kadar yakın biri?
“Çok yakın biri…”
.
Mealen anlattığına göre:
Erdoğan gidişattan memnun değilmiş,
Bahçeli’ye artık asla güvenmiyormuş,
Her an oradan bir kazık yiyeceğine inanıyormuş,
Genel olarak toplumda oylarının düşmekte olduğunu da fark etmiş…
.
Bu nedenle yetkilerinin bir bölümünü yeni bir oluşumla parlamentoya devretmeye hazır olduğunu,
Ama bunun karşılığında:
Kendisi ve etrafındaki 300-400 kişi için dokunulmazlık istediğini belirtmiş.
.
Kısaca “Ben size kapıları açıyorum ve size iktidar vaat ediyorum” diyormuş.
.
Can Ataklı’nın yorumuna göre Erdoğan demek istiyor ki:
“Bir tür parlamenter rejime geçelim,
Ben sembolik olarak Cumhurbaşkanlığına devam edeyim,
Böylece bir seçimi daha garantiye alayım…”
.
“Anladığım kadarıyla bunu da yapabileceğini gördüğü İYİ Parti var. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi çok palazlandı. Oy yok fakat devletin içine çok soktu. Aynı Cemaatte yaptığı hata gibi şimdi. MHP de beni kandırdı“ diyebilir Tayyip Erdoğan.”
.
Dedim ya,
Hadi beraber,
Meral Akşener…
.
Şöyle bir memleketin haline bakalım.
.
Tencere kaynamıyor,
Vatandaşın cebi delik,
Geçinemeyen çok kimse var,
İktidar artık yandaşlarına dahi dağıtamıyor…
.
Elektriğe zam,
Doğalgaza zam,
Benzine, mazota zam,
Kısaca
Zamoğlu zam…
.
Peki, adama sormazlar mı?
.
“Ekonomimizi dünya devi haline getireceğiz,
Batı bizi kıskanacak,
Ay’a gideceğiz,
Uçan araba yapacağız…”
Filan gibi hep yüksek vizyona ne oldu?
.
İyi de kardeşim,
20 yıldır bu ülkeyi yönetip ekonomiyi düzeltemeyen ve hala zam yapan Kılıçdaroğlu mu?
Yoksa diğer Muhalefet mi?
.
Ülke çökme aşamasına gelmiş,
Sen hala uçuyorsun.
.
Tahminim önüne gelen anketlerde (ne kadar oynama yapılırsa yapılsın) yüzde 25-30 bandında kaldığını görünce sıkışan iktidar, geçiş formülleri aramaya başlamıştır.
Doğrudur…
.
Kendisine sağ cenapta en yakın gördüğü “Meral Akşener” ile yola devam etme kararı ise kendisi açısından doğrudur.
.
Bahçeli’nin sonu gelmez istekleri karşısında sıkılan iktidar kanadının, anketlerdeki oylarının da düştüğünü görmesiyle acil “Silkelenme” moduna girmesi de doğrudur.
.
Meral Akşener ise “Yalnız bir tek şekilde görüşürüm” diyerek ortaya sürdüğü “Güçlendirilmiş Parlamento Sisteminin” teklif edilmesi karşısında gözleri parlayıp, sözünün arkasında durarak bu görüşmeyi yapabileceği aşikardır.
.
CHP’nin de teklif edilen sistem karşısında geri çekilmesi veya destek vermemesi gibi bir lüksü olmayacaktır.
.
Düşünce buysa, sistem işleyebilir.
.
Ancak en bıçak sırtı olan konu şudur:
“Hesap vermemek…”
.
Kendisi ve 300-400 kişilik bir yakın arkadaşlarının yargıdan ayrı tutulması, şimdiye kadar “Reis öl de ölelim!” diye bağıran ve onun için kendisini feda etmeye hazır olanlar için hangi formülün uygulanacağının bilinmemesi AKP’yi zor duruma sokabilir.
.
Ataklı’nın dediği olursa AKP diye bir parti kalmayacaktır.
Zira Reis, kendisi ve 300-400 kişi haricindekileri bırakma eğilimindedir.
.
Anlaşılan:
“Öl de ölelim” diyenlere de,
“Ölün” diyecektir…
***
YALANIN DİNİMİZDEKİ YERİ
Dil insanı hayvanlardan ayıran en büyük özellik.
Konuşma yeteneği ile oldukça güçlenen insan, bunun yanında “Yalan” söylemeyi de ne yazık ki silah olarak kuşandı.
.
Tüm dinlerde özellikle vurgulanan “Yalan söylemenin günah olması” na aldırmayanlar, halen yalanlara başvurabiliyor.
.
Bugün Cuma…
Hayırlı olsun.
.
Ama her daim mevzusunu ettiğimiz ve insanlığın en üst kademesinde yer alan “Ahlak” konusunun toplumuzca anlaşılmasını yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Bu Cuma gününde kabulünü diliyorum.
.
Dinlerin ortak özellikleri ve bence konsantre hali “Ahlak” tır.
Bunun içine koyabileceğimiz önemli duruş ise “Yalan söylememektir…”
.
Hele ki toplumu yönetiyorsanız,
Onlara örnek oluyorsanız
Ve de
Sürekli olarak ağzınızdan “Allah, Kuran, Peygamber, Din, İman” kelimeleri eksik olmuyorsa “Yalan” konusuna asgari dikkat etmeniz gerekir.
.
İşte size dinimizde yalan konusunun nasıl işlendiği…
.
Ebu Hatim el-Büsti, “Allah’ın, insanın organlarından sadece dile kendi birliğini ikrar etme yeteneği verdiğini, böylece onu bütün organlardan daha değerli kıldığını” ifade ederek “akıllı kimsenin dilini yalana alıştırmaması gerektiğini” söyler.
.
Ayrıca “Yalanın insan onuruna aykırılığını” Muhammed b. Kâ‘b el-Kurazi’nin şu sözüyle özetler: “Bir yalancı ancak alçak ruhlu olduğu için yalan söyler” (İbn Hibbân, s. 51).
.
Râgıb el-İsfahani ise:
“İnsanın yalancılığı karakter haline getirmesinin insanlıktan çıkması demek” olduğunu belirtir.
“Çünkü insanın temel özelliği konuşmadır. Fakat yalancılıkla tanınan kişinin sözüne güvenilmez, sözüne güvenilmeyenin konuşması faydasızdır; böylece o kimse hayvan durumuna, hatta daha aşağı bir dereceye düşer. Çünkü hayvan konuşamadığı için bu bakımdan kimseye zarar vermez; yalancı ise zararlı bir varlıktır…”
.
İbn Hazm’a göre yalan:
“Her türlü kötülüğün aslıdır ve Allah’ı inkâr etme de onun bir türüdür.
Yalan korkaklık ve bilgisizlikten doğar. Korkaklık ruhu alçaltır; korktuğu için yalan söyleyen kişi artık değer verilen ruhsal yücelikten uzak kalmıştır.”
.
Ebu Bekir er-Razi’ye göre yalanın asıl sebebi:
“Kibir duygusu ve yönetme tutkusudur. Bilgi sahibi olan bir kişi, bilgiden yoksun olana bir üstünlük sağladığı için o kişi kendini yalanla bilgili gibi göstermek ister. Bu ise nefsani arzuların insanı yanıltmasının bir sonucudur. Yalan söylemeye devam eden kişiler sonunda pişmanlık doğuracak yanlışlıklar yaparlar; insanların gözünden düşer, aşağılanır, hakarete uğrarlar…”
.
Maverdi’ye göre yalancıların bazı özellikleri vardır.
“Yalancı doğru sözlerle kendisinin yalanları arasında fark görmez, söylediklerinin şüpheyle karşılandığını görünce hemen sözünden döner…”
.
Nihat Hatipoğlu anlatıyor:
“Hz. Peygamber’in yanına biri gelir ve şöyle sorar ‘Ey Allah'ın Resulü! Müslüman içki içebilir mi?’
Hz. Peygamber (sav) ‘İçebilir’ (yanılabilir, günaha girmiş olabilir)" der.
‘Müslüman hırsızlık yapabilir mi?’ diye sorar.
Peygamberimiz (sav); ‘Yapabilir’ der.
‘Müslüman zina yapabilir mi?’ diye sorar.
Efendimiz ‘Evet yapabilir’ buyurur.
Bunun üzerine adam sorar:
‘Peki, yalan söyler mi?’ der.
İşte o anda sırtını dayamış olan Hz. Peygamber doğrulur ve hiddetle şu cevabı verir; ‘Hayır! Müslüman yalan söylemez.’
Yalan söylemeyi zina kadar, içki kadar, hırsızlık kadar ağır sayıyor peygamberimiz.
Zira yalan, ‘Doğruluk üzerine kurulan’ Peygamberlik müessesesinin bütün ilkeleriyle çatışır. Onun için ‘Asla!’ der.”
.
“Hz. Muhammed, yalan söyleyenin ağzının bir taraftan kulağına kadar demir çengelle yırtılacağını, diğer tarafa geçildiğinde, önceki yırtılan tarafın iyi olacağını, sonra iyi olan tarafın tekrar yırtılarak bu şekilde Kıyamete kadar, kabrinde azabın devam edeceğini bildirmiştir.” (Buharî)
.
Büyükler buyuruyor ki:
“Oğlum, yalandan sakın, o serçe eti gibi tatlıdır. Ondan az kimse kurtulur.” (Lokman Hakim)
.
“Allah indinde en büyük hata, yalan konuşmaktır.” (Hazret-i Ali)
.
“Yalancı ile cimri Cehenneme girer, ama hangisi daha derine atılır, bilmem.” (Şabi)
.
“Doğru ile yalan, biri diğerini çıkarıncaya kadar kalpte boğuşur.” (Malik bin Dinar)
.
“İçi dışına, sözü işine uymamak, nifaktandır. Nifakın temeli ise yalandır.” (Hasan-ı Basrî)
.
“Eshab-ı kiram indinde yalandan daha kötü bir şey yoktu, çünkü onlar, yalanla imanın bir arada bulunamayacağını bilirlerdi.” (Hazret-i Âişe)
.
Bakara Suresi, 10. ayet:
“Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır…”