Bu cumartesi yazıma bir fıkra ile başlayayım, sonra konuya girerim.

Bu cumartesi yazıma bir fıkra ile başlayayım, sonra konuya girerim.
.
Genç, kuvvetli, kasları yerlerinden fırlayacak kadar dolgun bir adam yanındaki fıstık gibi bir kadınla doktorun özel muayenehanesinden içeri girer.
“Doktor biz ilişkiye giremiyoruz, bir problem mi var acaba?” diye sorar.
Doktor hem adamı, hem kadını muayene eder ve: “Yaptığım tetkiklerde herhangi bir problem gözükmüyor. Siz şöyle arka odaya geçip bir deneyin bakalım. Sonucu görelim” demiş.
Aradan yarım saat geçtikten sonra ter içinde çıkan çifte doktor sorar:
“Nasıl geçti?”
Adam üzgün cevaplar:
“I ıh…”
Doktor bir anlam verememiştir.
Zira ortada hiçbir problem yok gibi gözükmektedir ve bu durumun kesinlikle “Psikolojik olduğuna” hükmederek adama bir adet aspirin verip:
“Bak bu ilaç çok kuvvetli. Bundan içtiğinde kendini boğa gibi hissedeceksin. Haydi odaya girip tekrar deneyin…” der.
Adam ile kadın tekrar odaya girip denerler fakat sonuç olumsuzdur.
Doktor durumun psikolojik olduğunda ısrarcıdır ve bu sefer 2 tane aspirin vererek:
“Bu ilaçları içip dene, inan 4 tane fil gücünde olacaksın…” der.
Adam ile kadın tekrar denerler ve odadan sevinçle çıkarlar.
“Oldu doktor, bu sefer oldu…”
Doktor problemi çözmenin gurur ile onlara yaklaşır ve şöyle der:
“Aslında sizin hiçbir probleminiz yoktu. Durum psikolojikti. Sana kuvvetli ilaç diye aspirin verdim ve sen de bunun sonucunda kendine geldin. İşte bu durum doktorluğun sırrıdır, kimseye söyleme. Ücretiniz ise 120 lira ödeme yapın yeter…”
Delikanlı doktora ödeme yaparken:
“Ben de size bir şey söyleyeyim mi doktor bey! Ben bu kadını sokakta buldum ve pazarlıkla anlaştık. Ancak yatacak yerimiz yoktu. Oteller 500 liradan fazla istediler. Şimdi biz senin muayenende üç kere halleştik. İşte bu durum da çapkınlığın sırrıdır. Lütfen kimseye söyleme…”
.
Gelelim bu fıkra ile bağlantılı haberimize.
.
Hindistan’da koronavirüsün yayılmasının ardından ülkenin batısındaki Maharashtra eyaletindeki finans merkezi Mumbai’de bazı uyanıklar, aşı yerine tuzlu su kullanarak vatandaşları dolandırmışlar.
.
Büyük ihtimal durumun psikolojik olduğuna hükmeden dolandırıcılar, aşı şişelerinin içine tuzlu su enjekte ederek 2 bin 500 kişiye aşılama yaparak tedavi etmeye kakmışlar.
.
Peki nasıl dolandırmışlar?
Çünkü aşılamadan para almışlar.
(Hani bizde iktidarın ‘Para ile satıyorlar’ dediği aşılar olsa gerek. Ama içinde tuzlu su varmış meğer).
Bu aşı organizatörleri, kurbanlarından ücret alarak toplamda 28 bin dolar kazanmışlar.
.
Tabi sonunda olay ortaya çıkmış ve uyanık 14 kişi “Halkın sağlığı ile oynamaktan” suçlanıp, tutuklanarak cezaevine yollanmış.
 
***
Eskiden dolandırıcılar sokakta durdurdukları insanları dolandırırlardı.
.
Sonraları evlere giderek kapıdan alışveriş yapma bahanesi ile dolandırdılar.
.
Şimdilerde ise moda:
İnternetten “Online satışları.”
.
Bu işin piri olarak Sülün Osman bilinirdi.
İstanbul’da mesken tutan Osman, memleketinden İstanbul’a gelen saf Anadolu köylülerini bulup dolandırırmış.
.
Galata Köprüsünü, Galata Kulesini sattığı söylenir.
.
Ama o kendisini savunarak: “Ben hırsızlardan çaldım, beni dolandırmak isteyenleri dolandırdım. Namuslu vatandaşlara dokunmadım” diyerek kendisini savunurmuş.
.
Günümüze gelince, bu olaylarından biri şöyle gelişmiş:
“İzmit Sanayi Mahallesi’ndeki oto mekanik ve bakım servisinde mekanik ustası olan M. A., haziranda internet sitesinden araç için klima kompresörü siparişi vermiş.
5 gün sonra teslim edilen kargoyu açtığında kusurlu olduğunu gören Akyürek, kompresörü geri göndermiş.
İddiasına göre kendisine, yine aynı kompresör gönderilince M. A., firmaya tekrar geri yollamış.”
.
Peki, sonra ne olduğunu merak ediyorsunuzdur.
.
Sonrası oldukça komik.
Firma üçüncü kez kompresör yerine M. A.’ya “Kavun” gönderdi.
.
Evet yanlış okumadınız, bildiğiniz “Kavun”.
.
Sizce firma bu ustaya ne mesajı vermiştir?
.
Bence: “Ustam, bizi oyalayıp durma. Dolandırıldın işte. Biz senin paranla büyük boy rakı alıp içtik. Sen en iyisi bu kavunu al, yanına da bir rakı aç. İçerken bol bol bizi düşün… Afiyet olsun…” demek istemiştir.
.
Haber şöyle devam ediyor:
“Üçüncü kez gönderilen kutudan çıkan kavunu kesip, yedik” diyen M. A. olayı şöyle anlatmış:
“12 Haziran’da firmadan klima kompresörü siparişi verdim. 17 Haziran günü de teslim aldım fakat ürün bana kusurlu gelmişti. Aynı gün iade ettim. Daha sonra satıcı firma yetkilisi beni arayarak ‘Neden ürünün altına kötü yorum yapıyorsunuz? Biz bu ürünü kabul etmeyeceğiz’ dedi ve telefonu yüzüme kapattı. Daha sonra ben hemen müşteri hizmetlerini aradım, durumu anlattım. Ne gerekiyorsa yapacaklarını söylediler. Tüketici haklarına başvuru yapmak için müracaat ettim, benden fatura istediler. Firmadan fatura istedim ama 1 aydan beri bana cevap vermediler” dedi.
.
Ürüne 1800 lira para verdiğini söyleyen usta iki defa daha iade ettikten sonra kendisine ambalajlı kavun gönderildiğini söylemiş…
.
Bu kardeşimize benden bir tavsiye:
“Sen kavunun üzerine bir bardak soğuk su iç ve dua et kavunu geri istemesinler…”
.
Aspirin veren doktor gibi, ustaya da kompresör yerine kavun kullanması tavsiye edilmiş olabilir.
.
Durumun psikolojik olduğunu sanmıyorum ama ustanın bu olaydan sonra psikolojisinin bozulduğunu rahatlıkla söyleyebilirim…
.
Buna benzer bir olay da Çin’de yaşanmış.
.
Çin’de Liu adlı bir kadın internette alışveriş yaparak, Apple şirketinin sitesinden 256 GB’lık iPhone 12 Pro Max için 10 bin 99 Çin Yuanı (yaklaşık 11 bin 575 TL) para ödemiş.
.
Tahminim heyecanla bir an önce kargosunun gelmesini bekledi.
.
Nihayetinde kargosu geldi.
Büyük bir heyecanla kargoyu açan kadın, gördüğü karşısında şaşkına döndü.
.
Zira paketin içinde “Yoğurt” vardı.
.
Kadının yoğurdu yiyip, yemediği haberde yazmıyor ancak, paketin kurye tarafından değiştirilmiş olabileceği ihtimali araştırılıyormuş.
.
Kadına vereceğim tek teselli şu olabilir:
“İnşallah yoğurt bozulmamıştır…”
 
***
Dolandırıcılık denince akla güncellenmiş haliyle “Tosuncuk” geliyor.
.
Kurduğu Çiftlik Bank adlı online sitesi ile 130 binden fazla kişiyi dolandırdığı iddia ediliyor.
.
Bu kişilerden topladığı 1 milyar liradan fazla parayla yurt dışına kaçmıştı.
.
Tosuncuk kaçtıktan bir müddet sonra kendisi teslim olmuştu.
Teslim olma sebebini ise şöyle açıklayarak:
“Haberlerde 64 milyon liralık mağduriyet tespitini öğrenince ‘200 milyonum var, borçlarımı öderim’ hesabı yapıp teslim oldum” dedi.
.
Mahkemeye başvuran 3 bin 762 kişi, 64 milyon liralarının dolandırıldığını bildirmiş.
.
Dava dosyasına göre “Tosuncuk” un varlıkların toplamı ise en fazla 70 milyon lira.
Ancak henüz şikâyetçi olmamış binlerce mağdur var.
.
AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Yılmaz Tunç “Tosuncuk” un alacağı ceza ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“İnfaz düzenlemesinde şartlı tahliye süresi ile ilgili genel ve kalıcı düzenlemeler yapılmış, dolandırıcılar için ayrıca bir suç ayrımı yapılmamıştır. Tosuncuk denilen (Mehmet Aydın) dolandırıcı hakkında suç örgütü kurmak ve yönetmekten her bir suçtan 3 bin 762 defa olmak üzere bilişim sistemlerini kullanarak dolandırıcılık, suçtan kaynaklı malvarlığı değerlerini aklama suçlarından ise 75 bin yıl ceza istenmektedir. ‘Tosuncuk’ ve suç ortağı arkadaşlarının alacağı süreli hapis cezasının infazı ile ilgili sürede bir indirim kesinlikle söz konusu değildir.”
 
***
Peki tarihte en büyük “Saadet zinciri” dolandırıcı kim? derseniz işte haberi.
.
ABD’nin en büyük mali dolandırıcısı olarak bilinen Bernie Madoff'un 14 Nisan 2021 tarihinde Kuzey Carolina’daki Butner Federal Tıp Merkezinde doğal nedenlerden öldüğü açıklandı.
.
Amerikan basını, dünyanın en büyük saadet zinciri şebekesini kurarak dolandırıcılık yapan “Bernie Madoff” un 82 yaşında hapishanede öldüğünü aktardı.
.
Kurduğu saadet zinciri şebekesiyle yaklaşık “65 milyar dolarlık dolandırıcılığa imza atan” Madoff, binlerce kişiyi dolandırmaktan 150 yıla yakın cezaya mahkum edildi.
Mahkeme tarafından atanan kayyum, yatırımcıların Madoff’un işine yatırdığı tahmini 17,5 milyar dolardan 13 milyarını geri almıştı.
 
***
Bu kadar çok dolandırıcılık ile ilgili yazı yazınca “Fıkra yazmadan olmaz” dedim
Ancak bir habere rastladım ki, olmaz böyle bir fıkra gibi haber diyerek yazmak istedim.
.
Antalya’da Muratpaşa Halk Pazarı’nda ceviz ve zeytinyağı satan pazarcı İsa Meral’i arayan B.Ç. adlı şahıs, 200 kilo zeytinyağı ve 300 kilo ceviz alacağını söyledi ve 7 bin 500 liraya anlaştılar.
İkili Meral’e ait dükkânda buluştuktan sonra ürünleri B. Ç.’ye ait iki araca yüklediler ve araçlar gitti...
.
B.Ç., “Parasını ofiste vereceğim” diyerek Meral’in aracından, anahtar alma bahanesiyle inerek kayboldu. Pazarcı Meral dolandırıldığını anlayınca polise başvurdu.
Ama olaydan bir haber çıkmadı.
.
Daha sonra başka bir pazarda tezgâh açan İsa Meral'in yanına bir şahıs gelerek, “200 kilo yağ, 300 kilo cevizim var, almak ister misin” dedi.
Meral, numunelik cevizlere bakınca, kendisine ait olduğunu anlayınca polisi arayarak dolandırıcıyı yakalattı.
.
Bu da dolandırıcının şanssızlığı olsa gerek.
Koskoca pazarda dolandırılan adamı bulması “Fıkra gibi” dedirtti bana…