Adam kiralık katil tutup karısını öldürtmek istemiş.

Adam kiralık katil tutup karısını öldürtmek istemiş.
‘Tamam’ demiş katil:
-“Hallederiz”
Adam sormuş,
-“Anlaştık, ama nasıl öldüreceksin, bilmem lazım”
Kiralık katil
-“Sol göğsünün tam altına tek kurşun atacağım… Tık... İşi bitecek”
“Yok, yok, olmaz...” diyerek ayağa fırlamış adam:
-“Ben onun ölmesini istiyorum... Sol dizi parçalanmış halde ortada dolaşmasını değil…”
 
***
Temel, baloda kız arkadaşı ile dans ederken müthiş sıkışmış.
Dansı bitiremeyeceğini anlayınca;
-“Affedersiniz, arabamdan alıp gelmem gereken çok önemli bir şey var, izin verir misiniz?...” diyerek ön kapıdan koşarak fırlamış bahçeye…
Biraz sonra ayakkabılarından ceketine kadar sırılsıklam dönmüş salona. Kadın sormuş;
-“Ne o ıslanmışsın… Yoksa yağmur mu yağıyor?”
‘Yok…’ demiş Temel:
-“Ama acayip rüzgar var..!”
 
***
Uçakta bütün hostesler önde oturan yaşlı çiftin 50’nci evlilik yıl dönümü olduğunu öğrenince çiftin etrafına üşüşmüşler…
Tebrik edip neler hissettiklerini öğrenmek istemişler…
-“İnanır mısınız kızlar sanki tam 5 dakika gibiydi” demiş yaşlı adam…
Hostesler, tam “Ne kadar ince bir düşünce” derken adam pencereden dışarı mutlulukla bakan karısını yan gözle takip ederek kızlara eğilmiş ve fısıldamış:
-“Suyun altında geçen bir beş dakika!...”
 
***
-“Konuşan papağanınız var mı?”
‘Yok’ demiş tezgâhtar çocuk,
 -“Ama elimizde bir ağaçkakanımız var, mors alfabesini biliyor…”
 
***
Genç nişanlılar ertesi gün evleniyorlardı.
Bir odada yalnız başlarına oturmuşlar televizyon seyrederken erkek:
-“Sevgilim, sabrım tükendi. Ne olur odama gidelim. Nasıl olsa yarın evleneceğiz…”
Kız öfkeyle yanıt verdi:
-“Yağma yok öyle. Her seferinde böyle kandırdılar. Bir daha çürük tahtaya basmam…”

Torunu babaannesine soruyordu;
-“Büyükanne... İlk çocuğunu doğurduğunda hiç Büyükbabamı gece yarısı bebeğini beslemesi için uyandırdın mı?”
Babaanne halinden memnun;
-“Yok bir tanem, o işi hep ben yaptım…”
Torunu üzülerek;
-“Sanırım o zamanlar kadın-erkek eşitliği fikri yaygın değildi...”
Babaanne gülümseyerek cevap vermiş;
-“Hayır yavrum ondan değil... Biberon henüz icat edilmemişti...!”
***
Vietnam savasının en kritik günleriydi.
Genç Amerikalı asker memleketteki eşine mektup yazarken itirafta bulunacağı tuttu:
-“Sevgilim, buradaki kadınlar yalnız para için yatıyorlar. Böylesine para canlısı insanlara daha önce hiç rastlamadım.”
Kısa süre sonra eşinden söyle bir cevap geldi:
-“Sevgilim… Sakın onlara 50 dolardan fazla para verme, ben burada ancak o kadar alabiliyorum. Hem de canım çıkıyor…”
 
***
Berrin bir işe müracaat etmiş, medeni halini sormuşlar.
-“Beş yıldır dulum, iki çocuğum var biri on, diğeri iki yaşında...”
-“Küçük çocuğunuz iki yaşında ve kocanız öleli beş yıl oldu öyle mi?”
-“Evet, ama ben yaşıyorum!...”
 
***
İki katlı ve garajlı bir evde oturan ailenin biri tam yatmaya hazırlanırken karısı kocasına “Garajda hırsız var” diye sessizce dürter…
Adam camdan dışarı bakar, garajın ışığını açar ve iki kişinin eşyalarından bazılarını taşımakta olduğunu görür...
Adam “Evet… Dışarıda iki kişi var ve bizim eşyaları çalıyorlar…” diyerek derhal polise telefon eder.
-“Alo memur bey şu anda bizim bahçede iki hırsız var ve garajdaki eşyalarımızı çalıyorlar. Acele araba gönderin.”
Bunun üzerine polis:
-“Evin içindeler mi?”
-“Hayır garajdalar!”
Polis; -“Tamam o zaman içerden kapıları iyi kilitleyin ses yapmadan evde bekleyin. Eğer zamanımız ve arabamız olursa göndeririz, çünkü şu anda hepsi meşgul…”
Adam telefonu kapatır ve yüze kadar saymaya başlar.
Saydıktan sonra tekrar polise telefon eder.
-“Biraz önce size ‘evimde hırsız var’ diye telefon etmiştim. İkisini de vurdum.” diyerek telefonu kapatır.
İki dakika geçmeden bir sürü polis arabası ve bir de ambulans gelir, hırsızları suçüstü yakalarlar.
Polisin biri adama yanaşır:
-“Bize adamları vurdum demiştiniz?”
Bunun üzerine adam:
-“Siz de şu anda arabamız yok demiştiniz!”
 
***
İki fakülte arkadaşı yıllar sonra sokakta karşılaşmış.
Uzun uzun konuşup ayrılırlarken biri diğerini evine yemeğe davet etmiş.
Akşam davete giden adam, evin ihtişamını görünce şaşırıp sormuş:
-“Oğlum bu ne ev böyle? Şu salonun büyüklüğüne bak! Nereden buldun bu kadar parayı? Duvarlarda nadide tablolar...”
-“Gel göstereyim… Gel şu pencerenin önüne... Şuradaki otoyolu görüyor musun?”
-“Evet”
-“20 milyon dolar tuttu, 25 milyon dolara fatura ettik, farkı cebe indirdik” demiş.
İki yıl sonra iki arkadaş yine karşılaşmışlar.
Uzun uzun konuşup ayrılırlarken bu sefer tam tersi olmuş ve 2 sene önce davete giden, yemeğe davet etmiş.
Akşam davete gidince, arazinin ve evinin muhteşemliği karşısında dili tutulmuş ve kekeleyerek sormuş;
-“Şuraya bak... Vay anam vay! Oğlum sen bizim eve ‘saray’ diyordun bu ne böyle? Bizimki bunun yanında müştemilat valla, saray asıl burası. Nasıl yaptın bunları?”
-“Gel nasıl yaptığımı sana göstereyim. Geç şu pencerenin önüne… Bak şurada otoyolu görüyor musun?”
Adam bir o yana, bir bu yana bakmış;
-“Hayır. Görmüyorum!” demiş.
Arkadaşı pis pis sırıtmış;
-“İşte… Ondan…”
 
***
Çocuk; “Baba beni sirke götür” diye yalvarıyormuş. Babası ise niyetsiz;
-“Yavrum inan hiç vaktim yok” demiş.
Çocuk; “Baba ne olur...” diye ağlarken sirki anlatıyormuş bir yandan da;
-“Arkadaşlarım gitmiş, sirkte çırılçıplak bir kadın, gergedanın üzerine çıkıp parende atıyormuş... ” der demez köşesinde gazete okuyan adam birden ayağa kalkmış ve
“Hadi ya?” demiş ve gidip paltosunu giyerken de;
-“Vallahi gençliğimiz geçti epeydir doğru dürüst gergedan falan da görmemiştim…”
 
***
Temel, karanlıkta yalnız başına yürürken soyguncunun biri üzerine atlamış.
İkili kıyasıya yerde debelenerek bir güreşe başlamışlar.
Dakikalar sonra soyguncu Temel’in sırtını yere yapıştırmış.
Temel’in cebinde 25 kuruş bulmuş ve kızarak söylenmiş;
-“Aptal adam! Hayatını bu 25 kuruş için mi tehlikeye attın?”
Temel yerden kalkıp, üstünü başını silkelerken;
-“25 kuruşla yetineceğini ne bileyim? Bir anda çorabımın içindeki 1000 doların peşinde olduğunu sandım.”
 
***
Barda deri ceketli kel bir azman, sarışın delikanlıya omuz atınca ani bir gerginlik olmuş.
Sarışın genç;
-“Bana bak manyak herif. Senden hiç korkmuyorum, çünkü ben cesur bir aileden geliyorum. Dedem paraşütsüz olarak bir zeplinden atlamış, büyükbabam paraşütsüz 2000 metredeyken balondan atlamış, annem ve babam da yine paraşütsüz olarak pervaneli bir uçaktan aşağı atlamışlar. Yarın ben de paraşütsüz olarak jetten atlayacağım!” demiş.
Azman şaşkınlıkla;
-“Deli misin? Ölürsün yahu?”
-“Ölürsem öleyim. Zaten hayatta kimsem de kalmadı ki!”