Ülkemizde üniversite sayısı önemli derecede arttı.
Ülkemizde üniversite sayısı önemli derecede arttı. Eğitim elli-altmış yıldır gelişmiş ülkelerde ticari bir sektör gibidir. Doksanlı yıllarda yurtdışına öğretim üyesi yetiştirmek üzere çok sayıda öğrenci gönderilirken başta ABD olmak üzere, diğer gelişmiş ülkelerden reklam niteliğinde üniversite tanıtımları yağıyordu. Hem beyin ve emek gücünden yararlanmak, hem de eğitim ücreti almak gibi son derece kazançlı bir işti bu uygulama.
Üniversiteler bilgi üreten, bilgili insan yetiştiren toplumun gelişmesine katkı sağlayan en önemli kurumlardır. Üniversitelerin gelişmesi, birkaç istisna dışında toplumun kalkınmasına doğrudan etki eder. Hükümetler ekonomide dünya liginde ilk ona girmeyi ne kadar hedeflerse hedeflesin, bir ülkenin büyük ekonomiye sahip olması temelde elindeki bilgi gücüne ve bu bilgi gücünü kendi kaynaklarını kullanmadaki yeteneğine bağlıdır. Dolayısıyla bilime ve bilgi üretimine yapılan yatırımlar aynı zamanda bilgi düzeyi yüksek insan yetiştirmede kullanıldığından bir yerde toplumun geleceğine doğrudan etki etmektedir.
On sene önce Göktürk uydusunun fırlatılması esnasında meydana gelen olaylar nedeniyle üniversiteler adeta düelloya tutuşmuştu. Fırlatılan uydunun sadece yazılımının ODTÜ uzmanlarınca yapıldığını, teknolojisinin bize ait olmadığını herkes bilmektedir. O zamanki Başbakanın diline pelesenk ettiği bu güzide üniversitemiz terörist yetiştirmiyordu elbette. Yapılan gösterilerde suiistimal ve provokasyon olabilirdi. Ancak bunu bir üniversiteye ve öğretim üyelerine yüklemek son derece yanlıştır. Dünya üniversiteler liginde iyi bir yerde olan bu üniversitemiz siyasi operasyonlarla ligden düşürüldü. 200 basamak birden geriletildi.
Dünya üniversiteler performans sıralaması sürekli yenilenmektedir. Yapılan yayın sayısı, alınan atıf sayısı ve öğrenci istatistikleri kriterlerine göre yapılan sıralamalarda dünyada ilk 500 üniversite içine 5 üniversitemiz giriyordu ve bugün hiç kalmadı. İran’ın bile ilk 500’de çok sayıda üniversitesi vardır.
Üniversiteler ülke kaynaklarının değerlendirilmesinde ve katma değerinin arttırılmasında, sonuçta toplum refahının artmasında en önemli kurumlardır. Kendi kaynakları için özgün bilgi üreten kurumları desteklemek ülke kalkınmasına hizmet etmektir. Hiçbir ülke kendisi için stratejik öneme sahip bilgiyi başka bir ülkeye hediye etmez.
Bilgide öne çıkan, öğrencisini iyi yetiştiren ülkeler kalkınmış ülkelerdir. Bilgiyi ve haliyle teknolojiyi satın alan ülkeler geri kalmış ülkelerdir. Türkiye bugün gençlerine gelecekleri için hayal kurduramıyor, ülkesi için planlar ürettiremiyorsa üniversitelerinin geri kalmış demektir. Her ile üniversite açmakla ülkeyi kalkındırmak mümkün olsaydı ilçelere da kurar dünyanın en kalkınmış ülkesi olurduk.
Üniversitemizin ortak olduğu, AB tarafından desteklenen ‘Youth-Tomorrow Yarının Gençliği’ projesi çerçevesinde Sofya’da gerçekleştirilen toplantının ilk gününün konusu gençlerin çalışma hayatına kazandırılması idi. Evet gençler dil ve bilişim sistemleri konusunda kendilerini geliştirdikçe özgüven başta olmak üzere daha yetenekli hale geliyorlar. Bir yerde memleketin geleceği olan gençler, ne kadar nitelikli yetişirse kalkınmanın önü açılır. Yoksa eğitimin çöktüğü memleket geri kalmaya mahkumdur.