.
Yandaş medyanın tüm haberleri 15 Temmuz darbe girişimine odaklanmış. Bir gün öncesine kadar yere göğe sığdıramadıkları terör örgütüne verip veriştiriyorlar. Aslında yardım ve yataklık konusunda öz eleştiri yapmaları gerekiyor.
Yandaş medya Cumhuriyet Bayramına bu kadar yer vermiyor. Türkiye geçilmez sloganlarıyla 15 temmuz kutlamalarına yer veriyor.
Evet 15 temmuz bir terörist kalkışmadır. Ancak hiçbir zaman Çanakkale Destanı, öncesi ve sonrasıyla emsal veya benzer değildir.
12 Eylül darbesini ve sonrasını pek çok insanımız hatırlar. Olağanüstü halin bir adım ötesi sıkıyönetim vardı. Hemen bütün kurumları askeriye ele geçirmişti. Buna rağmen, tek taraflılık bu kadar değildi.
Devletin medya kanalları başta olmak üzere, hemen çoğu kanallar 15 Temmuz ile ilgili program yarışına girdiler. Daha iyisini yapma yarışının içinde yaranma ve öne çıkma hesapları ne yazık ki işi rotasından çıkarmaya başladı. Neler var bakalım bir.
Daha altı yedi sene öncesi fetoya yaranmak için yarışanlar, malum terör örgütüne karşı nasıl daha güçlü ifadeler kullanabiliriz yarışı yapıyorlar. Ne yazık ki inandırıcı olmuyor.
Açıklamalarda ve kutlamalarda memleketin göz bebeği askeriye rencide ediliyor. Hainler her kuruma sızmışlardır. Sızarken de en fazla mevcut iktidar tarafından desteklenmişlerdir. Halen mevcut yöneticilerin birçoğu tarafından korunmuş ve kollanmışlardır. Aldanan bu şahsiyetlerin açıklamalarına biraz daha dikkat etmeleri gerekmez mi?
Kurtuluş savaşı sonrasında; Çanakkale’de, Kuzey Afrika’da, Yemen’de, Sarıkamış’ta, Balkanlarda yüzbinlerce şehit vermiş bir devlet otuza yakın yobaz isyanıyla mücadele etmiştir. İsyanların tamamı güçlü bir irade ile bastırılmıştır. 15 temmuz kalkışmasının, din temelli olmasının dışında seviye olarak bu isyanlarla uzaktan yakından benzerliği yoktur. Son kalenin kurtarılması gibi benzetmeler yapmak, başkomutanlık payeleri uydurmak çok anlamlı değildir. Başkomutan aldanmaz.
Daha sağlıklı ve somut belgelere dayalı ve adil bir mücadele yapılmıyor bu terörist yapılanmalarla. Eğer yapılmış olsaydı tekrarlayıp durmazdı. 12 eylül darbesinden sonra devletin bastırıp, halkın görebileceği yerlere astırdığı afişin yedinci veya sekizinci sırasında, malum terör örgütünün lideri vardı ve dinci bir darbe yapabilir potansiyeli olduğu yazıyordu. Otuzaltı sene sonra potansiyel dışarı çıktı. O zaman da demek ki sağlıklı bir politika izlenmemiş, tersine devletin tepesinde neredeyse baş tacı haline gelmiş. Dolayısıyla bugün ne kadar saldırılırsa saldırılsın, içindeki parçalar ve benzer yapılar temizlenmedikçe, çekirdek kırılmadıkça, yapılanlar abartıdan öteye gitmez. Yirmi sene sonra bir başka taşın altından çıkıverir. Aynısı mı? Belki aynısı, belki bir başkası. Çünkü İngiliz milletleri, tarihte sadece Türklere ve Atatürk’e yenilmişlerdir. Dolayısıyla daha önce olduğu gibi, bundan sonra da boş durmayacaklardır.
Cumhuriyet düşmanlarıyla sağlıklı mücadele edilirse 15 temmuz ve benzeri kalkışmaların önü kesilir. Yoksa vatan hainlerinin korunduğu yerde bir adım ileri gitmek mümkün değildir.