Bugün hem kurban bayramımızın 4. günü, hem de mübarek Cuma günü.
Bugün hem kurban bayramımızın 4. günü, hem de mübarek Cuma günü.
Hali vakti yerinde olanlar kurbanlarını kestiler, dağıttılar.
.
Hac’ca gidebilenler ise Hac’larını tamamlayarak bugünün sonunda “Hacı” kimliklerine ulaşacaklar.
.
Hacılık mertebesi oldukça mühimdi bizde.
İlahi bir merasimle karşılanan Hacılar, başköşeye oturtulur, mübarek toprakları görmelerinin mükâfatı olarak hep saygı görürlerdi.
.
Hatta mübarek Kabe’yi (Hacer-ül Esved taşını) elleyen avuçlar öpülürdü.
.
(Dikkat ederseniz hep di-li geçmiş olarak kullanıyorum cümleleri)
Sebebi şu:
Günümüzde Hacılık öylesine dejenere edildi ki, insanlarımız eskisi gibi saygı göstermiyorlar.
.
Misal;
Din onuşunda bilinmeyen tartışılırken, illa bir hacı bulunur ve “Muhakkak biliyordur” diye ona sorulurdu.
Ona sanki 4 günde Kuran-ı Kerim’i hatmetmiş muamelesi yapılırdı.
Bu konu hoşuna giden Hacılar, bilip, bilmedikleri şekilde cevap verirlerdi.
.
Dinimizin gerçekliğinden sapmasının nedenlerinden biriydi bu Hacılar.
.
Hacıları öylesine yüksek mertebeye oturduk ki, onun yaptığı her hareketi izler, kendimize örnek alırdık.
.
Hac’ca gitmek kolaylaşınca, her parası olan (biraz da moda oldu) gitmeye başladı.
Dönüşlerinde bizim kafamızdaki Hacılık kavramlarından uzak davranmaya başladılar.
.
İçki içen, kumar oynayan, düğünlerde oynayan Hacılara rastlanır olmuştu.
Öyle ya, bize göre bunlar bir Hacı’ya hiç yakışmıyordu.
.
“Ne olmuş?” sorusunun cevabı var.
Evet Hacı’ya giden insan artık tövbe etmiş bir şekilde yaşamalı, dinimize uygun davranmalıydı.
.
“Hacılığı taşıyamadı” şeklinde bir deyim bile yerleşti dilimize neredeyse.
.
Sebebi şuydu.
Hac’ca gidenler Arafat’ta başlangıç dualarını ederken mealen şöyle derler:
“Allah’ım. Bundan önce cahillik edip işlediğim tüm günahlarımı affet. Sen affedicisin. Sana söz veriyorum, bundan sonra günah işlemeyeceğim…”
.
Bildiğiniz Hacı, işte bu duayı edip Allah’ın huzurunda söz vermiştir.
.
Yalan söylemeyecek,
Kul hakkı yemeyecek,
Adalet kavramını her ortamda gözetecek,
İnsanları sevecek,
Herkese eşit mesafede olacak,
Kötü söz söylemeyecek,
Kin tutmayacak,
Kamu mallarına sahip çıkacak,
Haram yemeyecek,
Kibirli olmayacak,
Kendisini üstün görmeyecek, mütevazı olacak.
Vs…
.
İçkini haram olduğunu düşünürsek ona yaklaşmayacak,
Çapkınlık adı altında aldatma yapmayacak,
Rızkını kumara vermeyecek,
Örnek aile olmak için çaba harcayacak,
Etrafında sevilen ve sayılan biri olmak için çabalayacak vs…
.
Kısaca Hacı;
“Arafat’ta Allah’a verdiği sözü tutacak…”
.
İşte size Hacı olmanın zorlukları.
.
Peki Hacı olmayan, inanan biri de bunları yapmak zorunda değil mi?
Elbette.
Ancak şöyle bir durum var:
Huzur-u Mahşerde:
“Bunlardan benim haberim yoktu” diyerek kıvırma payı olabilir…
.
Hacı olup söz verdikten sonra kıvırmak yok…
***
KURBAN
Kurban dinimizde önemli bir yer tutar.
Genellikle hayvan kesmek manasında da icra edilir.
.
“Ama bu bir adet mi, yoksa dinin gereği mi?” şeklinde tarih boyunca bir takım sorular soruldu.
.
Kuran-ı Kerimden önce de kurban vardı.
Hz. İbrahim’in oğlu ile olan yaşanmışlığı günümüze “Allah’a verilen sözün yerine getirilmesi” için kesilen hayvan olarak gelmiştir.
.
Arapçada gerek maddi gerekse manevi her türlü yakınlığı ve yakın olmayı kuşatacak bir anlam yelpazesine sahip olan “Kurban” kelimesi, dini terminolojide “Kendisiyle Allah’a yaklaşılan şeyi, özel olarak da Allah’a yakınlık sağlamak, yani ibadet (kurbet) amacıyla belli vakitte belirli cinsten hayvanları kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı” ifade eder.
.
Kurban hemen bütün dinlerin ana temalarından birini teşkil ettiği gibi çeşitli dillerde bu kavramı ifade için kullanılan kelimelerin kök anlamlarında da müşterek taraflar vardır.
.
Latince kökenli Batı dillerinde kurban karşılığı kullanılan sacrifice kökünde “kutsamak, bir nesnenin tanrıya sunularak kutsal hale getirilmesi”,
Offering de “tanrıya hediye sunma, takdime” anlamını taşır.
Eski Ahid’de kurban karşılığında “bağış ve vergi” manasındaki minha, “yaklaştıran şey” anlamında “Gorban” ve “kutsal kan dökme”yi ifade eden “Zebah” kelimeleri kullanılır
.
İslami literatürde ibadet amacıyla kesilen hayvana “Udhiyye (dahiyye)” eti için kesilen hayvana “Zebîha” denilir.
Udhiyye adlandırması, hayvanın kurban bayramında kuşluk vakti (duhâ) kesilmekte oluşuyla açıklanır.
“İbadet” anlamında “Nesîke, nüsük ve mensek” de özelde kurbanı ifade eder.
.
Hac ve umrede kesilen kurbanlar ise genel olarak “Sevkedilip götürülen, sunulan şey” mânasında “Hedy” veya kesilen hayvanın büyükbaş ya da küçükbaş oluşuna göre bedene ve dem şeklinde özel isimler almış.
.
Doğan çocuk için kesilen kurbana da yeni doğan çocuğun başındaki saçın adından hareketle “Akika” denilmiş.
.
Türkçe’de kurban kelimesi yalın olarak kullanıldığında kurban bayramında ibadet amacıyla kesilen hayvanı ve bu kesim işlemini ifade ederken diğerleri türüne göre “Adak kurbanı, kefaret kurbanı” gibi özel isimler almış.
.
İslâm öncesi dinlerde kurban, “tapınılan tabiatüstü varlık veya varlıklara yakınlaşma, şükran duygularını ifade etme, bir şey isteme ya da günahlara kefaret olması gibi niyetlerle sunulan varlık ve nesnelere denmiş.”
.
Tabiatüstü bir güce sunulan nesnelere genel anlamda “Takdime” adı verilirken, kurban kelimesi özellikle “Öldürme veya boğazlama yoluyla sunulanlar için kullanılmış.”
.
Kurban olayında esas unsur, sunulan hediyeyi kabul etme durumunda olan tabiatüstü gücün veya kendisine böyle bir güç atfedilmiş olan varlığın bulunmasıdır.
Kurban sunan kişi bu şekilde tabiatüstü güçle ilişkiye girmeyi veya daha önce girmiş olduğu ilişkiyi sürdürmeyi amaçlar.
.
Takdim edenin, bir şeyi kendi tasarrufundan çıkarıp tabiatüstü bir alıcıya sunduğu düşüncesi esas alınarak kurban
“İcra edilişi esnasında bir şeyin sunulduğu veya yok edildiği, objesinin manevi bir güç kaynağı ile böyle bir güce ihtiyaç duyan kişi arasında ilişkiler tesis ettiği dini tören” şeklinde tarif edilmiştir.
.
Erken Paleolitik dönemden itibaren çeşitli kültürlerde kurban ibadetinin farklı uygulamaları ortaya çıkmış.
.
Antik Yunan dininde yer altı ve deniz tanrılarına siyah, ateş tanrılarına kızıl renkte hayvanlar, güneş tanrısı Helios’a süratli atlar, tanrı Zeus’a kozmik verimlilik güçlerinin simgesi olarak kabul edilen boğa kurban edilirdi.
.
Arkeolojik bulgular, eski Mısır’da rahiplerin idaresinde ayin haline getirilmiş kurban kültünün bulunduğunu göstermektedir.
.
Hititlerin tanrıların yardım ve affını kazanmak için kurban kestikleri, bazı yiyecekler takdim ettikleri bilinmektedir.
.
Eski İranlılar tanrılara kurbanlar, çeşitli bitkiler ve “Haoma içkisi” sunmuşlardır. Zerdüşt hayvan kurbanını yasaklayarak Ahura Mazda’ya adak ve şükürler kurbanını telkin ettiyse de ölümünden sonra canlı kurban âdetine geri dönülmüştür.
.
Sâbii toplumunda güvercin ve koçun kurban edildiği törenleri vaftiz olmuş rahip veya yardımcısı icra eder, kurban edilen hayvanın kutsiyetine inanıldığından vaftiz olmayanların ona dokunmasına izin verilmezdi.
Günümüz ilkel kabilelerinde tanrıların yardımlarını sağlamak, gazaplarından korunmak veya günahlardan kurtulmak için tavuk kurbanı yaygındır; ayrıca sığır ve köpek de kurban edilmekte, yiyecek ve içecek maddeleri sunulmaktadır.
.
Japon dini Şintoizm’de kurban ve takdimeler tanrılara ve ölülere, onların öfkesini yatıştırıp lütuf ve yardımlarını sağlamak veya günahlara kefaret düşüncesiyle sunulurdu.
.
Erken dönemlerde uygulanan insan kurbanlarının yerini sonradan hayvan kurbanları almıştır.
Günümüzde pirinç ve pirinç şarabından oluşan yemek takdimeleriyle elbise ve mesken dahil üç asli ihtiyaca tekabül eden her şey kurban olarak sunulmaktadır.
.
Eski Çin’de tanrılara ve ölen ataların ruhlarına onları memnun etmek ve ilâhî lütuflar elde etmek amacıyla evcil olan ve olmayan hayvanlar kurban edilir; hububat, mayalandırılmış içki, çeşitli yiyecekler ve ipek gibi takdimeler sunulurdu.
En önemli takdimeler bütün ailenin bir araya geldiği, senenin ilk ve son günlerinde yapılırdı. Güneş tutulması, sel baskını, salgın hastalık, kuraklık, açlık gibi durumlarda da uygun kurbanlar sunulurdu.
.
Hinduizm’de kurban insanları kurtuluşa götüren yollardan biridir.
Brahmanlar döneminde, kozmik gücü meydana getirdiğine inanılan ve yaratılışın sırrı, kâinatın devamının anahtarı olarak kabul edilen kurban merasimi rahiplerin nezaretinde gerçekleştirilir ve kutsal soma içkisini yere dökerek, atalara yer tanrılarına ve ruhlara yiyecek takdim ederlerdi.
.
Yahudilik’te bazı hayvanların veya yiyeceklerin Tanrı’ya bağlılığın bir işareti olarak ve O’nun lütfunu kazanmak, affını sağlamak niyetiyle bir mezbah üzerinde tamamen ya da kısmen yok edilmesinden ibaret olan kurban ibadetinin tarihi Hz. İbrahim’e kadar götürülmektedir.
.
İbranice’de Kurban karşılığında kullanılan bir diğer terim, “grb” kökünden “Yaklaştıran şey” anlamına gelen ve kanlı kansız bütün takdimeler için kullanılan “Gorban”dır
.
Rahmetli Yaşar Nuri Öztürk Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan bir yazısında:
“Kurban ameliyesinde ibadet olan, yoksula yardımdır.
Yoksulun korunması, ona et vermek yerine başka bir şey vermekle daha iyi sağlanacaksa, o şeyi kurbana tercih etmek gerekir.
Zaten kurban, Allah'ın hoşnutluğuna vesile olan şey anlamındadır ve kurban bu anlamda tüm ibadetlerin ortak adı olarak kullanılmaktadır.
O halde, örneğin ameliyat parası bulamayan bir yoksula kurban eti yerine o parayı vermek, Kuran'a göre daha üstün bir ‘kurban’ olacaktır.”
.
Kısacası kurban bayramı:
“Yoksulun ve yoksunun imkân sahiplerinin varlıklarından pay aldığı bayramdır, hayvan kesimi bayramı değil.”
.
“Allah’a, Kuran’ın gösterdiği yoldan yaklaşmak isteyenler artık kurban bayramlarında, çevrelerindeki yoksulların en acil ihtiyaçları neyse onu aramalı, sormalı ve kurbanlarının tutarını yoksulların o ihtiyaçlarını gidermek için harcamalıdırlar.” demişti.
.
Efendim cümleten geçmiş Kurban Bayramınız ve Cuma’nız mübarek olsun.