Bugün günlerden Cuma.
Bugün günlerden Cuma.
Mübarek olsun.
Her hayırlı gününüz gibi.
.
Dünya düzeni içinde yaşamaya ve yaşatmaya çalıştığımız İslam’ın “Çeşitlerinden” bahsetmeye başladık.
.
Ne kadar anlamsız, ne kadar saçma bir durum.
.
Tek bir kitap olmasına rağmen, içtihatları konusunda bu kadar çelişki olması sizce de garip değil mi?
.
Her ülkenin kendine göre bir uygulaması var.
En son örneği:
“Komedi sanatçısının Talibanlarca öldürülmesi…”
.
Adam “Espri yaptı diye öldürülüyorsa” o din sorgulanması gerekmiyor mu?
.
İlahiyatçı yazar Cemil Kılıç İslamiyet hakkında şunları yazmıştı köşesinde.
.
Başlıklarıyla size aktarmak istedim.
.
“Miladi 680 yılının 10 Ekim günü Kerbela’da büyük bir katliam gerçekleşti. Katliam, İslam toplumunu derinden sarstı.
Zira İslam peygamberi Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin ve yanındaki 72 yakını, Emevi Arap İslam Devleti’nin halifesi Yezit’in ordusu tarafından Kerbela’da hunharca katledildiğinde İslam’ın doğuşunun henüz 70. yılı idi.”
.
“Bir din düşünün ki, doğuşunun üzerinden henüz 70 yıl gibi kısa bir süre geçmişken o dinin peygamberinin çok sevdiği torunu, yine o peygambere iman ettiğini söyleyenler tarafından acımasızca katledilsin.
İşte İslam, böyle bir facianın dinidir. İslam, Kerbela çölüne Hz. Hüseyin’le birlikte gömülen mazlum ve mahzun bir dindir.”
.
“Gerçek şu ki Kerbela’da katledilen Hz. Hüseyin’in bedeni değildi. Onda simgeleşen İslam’ın ta kendisiydi.
İslam, o gün orada aslında 73 kez katledildi.
73 şehidin biri Hüseyin’di, diğerleri ise onun en yakını olan kardeşleri, çocukları, kuzenleri ve yol arkadaşlarıydı.
Her birinin şahsında İslam bir defa daha katledilmiş oldu.”
.
“Peki, neydi İslam?
Neden katledildi?
Emeviler Kerbela şehitlerinin şahsında İslam’ı katletmeyi neden çok istediler?
Oysa onlar da İslam’a iman ettiklerini iddia ediyorlardı.
Ne var ki onlar tarihe İslam peygamberi Hz. Muhammed’in en yakınlarını katledenler olarak geçse de bizce onlar doğrudan doğruya dinin kendisini öldürdüler.”
.
“Bunu anlayabilmek için İslam’ın, üzerine kurulu olduğu beş ilkeyi iyi bilmek gerek.
Evet;
İslam beş ilke üzerine kurulmuştur.
Biz buna İslam’ın beş şartı diyoruz.
Apaçık Kur’an ayetleriyle sabittir ki;
İlk şart:
“Adalettir.”
İkincisi:
“Emanettir.”
Üçüncüsü:
“Ehliyet”,
Dördüncüsü:
“Maslahat”,
Beşincisi ise:
“Meşverettir.”
.
“Ne oldu?
Şaşırdınız mı?
Yoksa siz namaz, oruç, hac gibi ritüellerden mi bahsedeceğimi sanmıştınız?”
.
“Hayır, hayır!
Onlar İslam’ın şartı değildir.
‘Şart öyle bir şeydir ki o olmazsa onun temsil ettiği sistem de olmaz.’”
.
“Adalet olmadan İslam olur mu?”
.
“Emanete sadakat olmadan İslam olur mu?”
.
“İşi ehline vermeden yani ehliyet olmadan İslam olur mu?”
.
“Bir şahsın yahut bir grubun değil halkın yararını esas almadan yani maslahat olmadan İslam olur mu?”
.
“Danışma, fikir alışverişi, düşünce özgürlüğü ve şurayı ikame etmeden yani meşveret olmadan İslam olur mu?”
.
Dediler ki:
“Bunlar olmadan da İslam olur.
Yeter ki namaz kıl ama Muaviye’nin, Yezid’in adaletsizliğine itiraz etme!”
.
“Yeter ki oruç tut ama açın, yoksulun halini sorma!
Devlet erkânının lüks ve şatafat içinde yaşamasını dert etme!”
.
“Yeter ki hacca git ve Kabe’yi tavaf et ama ‘farklı düşünüyor, farklı inanıyor’ diye zalim iktidarlar tarafından hapse atılıp şehit edilen İmamı Azam Ebu Hanife’leri,
Çöle sürgün edilip ölüme terkedilen Ebu Zer Gıfari’leri,
Kılıçla boynu kesilen Hucr bin Adiyy’leri sakın gündeme getirip de fitne çıkarma!”
.
“Evet; böyle dediler.
Allah’tan başkasına kul olmamayı ve gerekirse zalim sultana karşı kıyam etmeyi öğreten mukaddes namaz ibadetini yozlaştırıp onu neredeyse iktidar sahiplerine itaat etme ritüeline dönüştürdüler.”
.
“Aynı tahribatı oruçta, hacda da gerçekleştirdiler.
Allah, ‘İhtiyaçtan fazla olanı yoksullara verin’ dediği halde zekâtı kırkta bire indirdiler.
İnfakı unutturdular.”
.
“Saraylar yaptılar.
Servetlerine servet kattılar.
Ezdiler, sömürdüler, yoksulun ve geniş halk yığınlarının iliğini emdiler.
Kendileri sözde dünya nimetlerinden alabildiğince yararlandılar da yoksul müminler içinse sadece öbür dünyada Cennet hayalini bıraktılar.
Hesap vermediler.
Hesabı ahirete havale ettiler.”
.
“Sonuçta Muhammed-i İslam’ı yerle yeksan edip yeni bir din ürettiler.
Ürettikleri din, aslında İslam öncesi şirk dininin İslam maskesi giydirilmiş halinden ibaretti.”
.
Herkesin fikri sonuçta.
Ama bu kalıba günümüzü oturttuğumuzda, sanki her şey yerli yerine oturuyor gibi.
.
Diyeceğim şu:
Allah sonumuzu hayır etsin…
***
GÜLME YASAĞI
Ben de hobi olarak tiyatro yapıyorum.
Genelde komedi türü oyunlarda rol almayı seviyorum.
Aktarmak istediğim mesajımı sert sözlerle değil, esprilerle aktarmayı seviyorum.
Zira insanların algılarının bu yönde daha açık olduğuna inanıyorum.
.
Yazılarımda da genelde bu üslubu kullanmayı seviyorum.
.
Ama Atatürk Türkiye’sinde olduğum için bunları yapabiliyorum.
.
Ya Afganistan’da olsaydım?
.
İşte haber şöyle:
“Afganistan’ın ünlü komedyeni Nazar Mohammed, ‘İnsanları güldürmek haramdır’ düşüncesiyle Taliban tarafından ağaca bağlanarak işkence edilerek öldürüldü.”
.
Haber aynen böyle:
“Güldürmek haramdır…”
.
İslam adına yaşatılan tüm acıların yanında bir de “Gülme yasağı” gelmiş oldu.
.
Haberde şöyle deniliyor:
“Afgan komedyen evinden sürüklenerek çıkarılıp infaz edildi.
Ailesi Taliban’ı sorumlu tuttu…”
.
“Afganistan’ın popüler komedyenlerinden Khasha Zwan ismiyle tanınan Nazar Mohammad, Kandahar'ın dışında birkaç kişiyle birlikte infaz edildi.
Taliban'ın ‘Ruhani başkenti’ kabul ettiği Kandahar'ın dışında çatışmalar devam ederken, Mohammed'in zorla evinden sürüklenerek çıkarıldığı ifade edildi.
Sosyal medyada paylaşılan bir videoda Mohammad’in bir arabaya bindirildiği ve militanlar tarafından tokatlandığı görülüyor.
Taliban, Kandahar’a yaklaşırken birçok kişi şehri terk edip Kabil'e doğru yol almaya başladı.”
.
İnsanların kendi iktidarlarını sürdürebilmek adına “Dini” kullanmalarının getirdiği son nokta.
.
“Gülme yasağı…”
.
Günümüzde etrafımızı saran tarikat ve cemaatlerin de fırsat bulduklarında ve kontrolden çıktıklarında gelecekleri nokta bu.
.
Bir önceki yazıda Cemil Kılıç’ın belirttiği şartlardan biri olan “Ehliyet” kısmından değerlendirirsek,
Dinin ehliyetsiz kişilerin elinde ne hale geldiğinde ne hale geleceğinin açık bir göstergesi.
.
İşte bu tehlikeyi gören Atatürk’ün “Diyanet İşleri Başkanlığını” kurmasının önemi ortaya çıkıyor.
.
Bir insan “Güldürdü” diye katledilebilir mi?
.
Bu insanlık suçunu “Din” olarak nasıl kabul edebiliriz?
.
Yazıktır,
Günahtır.
.
Lütfen bizi inançlarımızla başbaşa bırakın,
Sizler de kendi yolunuza gidin…
***
ALLAH RAHMET EYLESİN
Salih Ağabeyi de kaybettik.
Allah rahmet eylesin.
.
Eski Aynalı Çarşı’daki dükkânından hatırlarım.
Malın en iyisini, en güzelini satardı.
Esnaf olarak örnek teşkil eder, ahlak konusunda da en önde giderdi.
.
Çanakkale’nin yaşayan en eski esnafıydı belki de.
Birçok değerimiz gibi onu da kaybettik.
Değerlerimizden biri olarak yaşadı ve “Baharatçı Salih” olarak saygıyı, sevgiyi hak etti.
.
Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabırlar diliyorum…