Bulunduğumuz çağda yaşadığımız ilişkilerde güven eksikliğini hepimiz yaşıyoruz.
Bulunduğumuz çağda yaşadığımız ilişkilerde güven eksikliğini hepimiz yaşıyoruz.
Çok güvendiğimiz insanlar nedeniyle yaşadığımız hayal kırıklığı çoğu zaman kendimizi kapatmamıza ve başka insanlarla aramıza mesafe koymamıza neden oluyor, inancımız azalıyor.
Evliliklerin azaldığı, evlenme kararının alınmadığı, hatta sağlıklı bir ilişkinin yürütülemediği ortamda bu durumun nedeni ne acaba?
Psikolog Meliha Şahin bu konuyla ilgili açıklamalarda bulunmuş. Şahin şöyle diyor: “Bu korkunun temelinde başarısızlığa uğrama korkusu vardır. Evlilik düşüncesinin onları kapana kıstırdığını düşünürler. Daima doğru insanı ararlar. Bir kısmı uzun vadeli beraberlik yaşar, ya da evlenir. Ama kaçma dürtülerini kontrol altına almak için çeşitli taktiklerle mesafeyi korumayı çalışırlar. Bir kısmı da ciddi ilişkilere girmeyen ve yalnız yaşamayı seçen ve yalnız yaşamayı iyi, ya da becerebilen gençlerdir. Bagˆlanma korkusu olan kis¸iler ilis¸kilerinde, "Ne evet, ne hayır" ya da "hayır" tarzını benimserler. Asla "evet" demezler. Bunun asıl sebebi, bagˆlanma korkusu yas¸ayanların terk edildiklerinde yas¸amlarını su¨rdu¨remeyecekleri konusunda hissettikleri derin ve bilinc¸dıs¸ı duygulardır. Terk edilmenin o¨lmek anlamına geldigˆine ic¸ten inanırlar. Yakınlas¸ma riskini go¨ze alabilenler ise ilis¸ki yu¨ru¨medigˆinde, as¸ırı u¨zu¨leceklerini bilirler ama yine de kendilerine gu¨venirler. Bas¸kalarına gu¨venebilmemiz ic¸in o¨nce kendimize gu¨venmeliyiz. Yani özgu¨ven sahibi olunmadan bas¸kalarına gu¨venilmez.”
Bu durumda yapılan en büyük yanlışlar da kendimizi geri çekmek, hislerimizi kapatmak, karşı tarafı suçlamak ve eleştirel olmak, durduk yerde tartışma çıkartmak ve sevgisiz, ilgisiz davranışlar sergilemekmiş…
Her sebebin bir sonucu var yani…