Bilişim sistemleri hayatı kolaylaştırıyor ama öğrenme ve düşünme yeteneklerini köreltiyor. Böyle giderse, hazırcı, üretmeyen, üretilmişi bile doğru dürüst kullanamayan bir toplum haline geleceğiz deme
Bilişim sistemleri hayatı kolaylaştırıyor ama öğrenme ve düşünme yeteneklerini köreltiyor. Böyle giderse, hazırcı, üretmeyen, üretilmişi bile doğru dürüst kullanamayan bir toplum haline geleceğiz demektir.
Hemen her alanda çalışanlar yaptıkları işin ucundan tutuyorlar. Düşünerek iş yapma veya bir işi düşünce ürünü olarak ortaya çıkarma çok azaldı. Hatta bazıları eskiden bir usta vardı bu sanayide diye başlarlar söze. Bir mühendis vardı, oturur bütün matematik hesapları yapar, köprünün kaç ton çekeceğini bulurdu şeklinde hayıflanmalar da artıyor iş dünyasında.
Tarımdan sanayiye fikre dayanan tespit ve uygulamalar sürekli azalıyor. Sebep olarak da okulda okutmuyorlar herhalde deyip geçiyoruz. Aslında okullarda fazlasıyla bilgi veriliyor. Kim hangi alanda eğitim görüyor, sertifika ve diploma alıyorsa işinin inceliklerini öğreniyor demektir. Herhangi bir meslek alanında çıraklık okuluna dahi gitse insan mesleğinin gerektirdiği eğitimi almış demektir.
Mühendislerimiz, teknikerlerimiz, ustalarımız, kalfalarımız neden acaba zaman zaman istediğimiz güzellikte işlerini yapmıyorlar? Bunun sebeplerini nerelerde bulabiliriz? Çözümü için neler yapılabilir?
Dört işlemden başlanırsa aslında sorunun temelinde yatan çok kolay görülebilir. Üniversite öğrencisi üç veya dört basamaklı çarpmayı yanlış yapıyor veya yapamıyor. Esnaf dahi basit hesapları, iki ekmek bir sigarayı akıldan toplamıyor. Para üstünü hesaplamıyor. Masanın üstündeki hesap makinasıyla yapıyor iki kalem hesabı. Makinayı kullanmak veya kullanmayı bilmek daha önemli. Servis elemanı için de cihaz kullanmak, cihazın ekranında görünen değerleri anlamak daha önemli. Motordaki arızanın bulunduğu parçanın neden arızaya neden olduğu fikrinin gelişimi çok önemli değil. Parçayı değiştirince sorun giderilecek çünkü. Ziraat mühendisi için de aynı. Çantada taşınabilen cihazlarla bitki ve topraktaki sorunları görülebiliyor, hatta çözüm önerileri de sunulabiliyor. İnşaatta, mimarlıkta benzer şekilde işlerimizi kolaylaştıran makine ve cihazların hızla yaşamımızda yoğunluğunun arttığını görüyoruz. Mühendislerimiz yaprağına bakıp bitkinin beslenmesi konusunda fikir geliştiremiyor. Bu yolu buraya kim yaptırdı dedirten, bu evin planını kim çizdi dedirten yüzlerce örnekler var. Düşünce yetisini körelten sadece makine ve otomasyon değil elbette. Çocukluktan başlayan tarifler de çok etkili düşünce ve karar verme yetisinin gelişmemesinde. Büyüklerin öneri ve telkinleriyle kalıplanmaya başlanan çocuk zaman içerisinde dersime çalışsam iyi olacak düşüncesini bile geliştiremiyor. Çünkü yapması gerekenler saati saatine tarif ediliyor. Çocuk kendi içinden gelen ve mutlu olacağı bir eylemi yapmaya özgür iradesiyle karar veremiyor.
Düşünce yetisi insanın doğadaki en önemli farkıdır. Yanlış bir davranış düşüncesiz kalmak veya düşüncesiz davranmaktan çok daha önemli olmalıdır insan için. Bu anlamda yetişme devresindeki tariflerden kaynağını alan toplumsal baskı uzak olmalıdır. Kategorik yaşam tarzı da beyinsel üretimin önünde önemli engellerdendir.
Düşünen beyin sürekli geliştiren ve kolaylaştırandır. Birileri teknoloji üretip kolaylaştırırken, kullananların düşünce yetisi ortadan kalkmaktadır. Yolda kalan bir arabanın sorununu olduğu yerde çözmek artık mümkün mü?