İngilizler bu mağlubiyetlerin acısını unutmamışlar. Öyle ki ülkelerinde güneş batmayan imparatorluk olarak görüyor ve geçmişten gelen asil bir ırka sahip olduklarına kendilerini inandırmışlar

 

  1. İngilizler bu mağlubiyetlerin acısını unutmamışlar. Öyle ki ülkelerinde güneş batmayan imparatorluk olarak görüyor ve geçmişten gelen asil bir ırka sahip olduklarına kendilerini inandırmışlar. Her konuda sporda dahi mağlubiyeti hazmedemiyorlar.
  2. Büyüklerin konuşmalarında bazı sebeplerden ülkemizin bütün kurumlarına girmişler istedikleri gibi yönlendirmişleridir.
  3. Bilhassa 1930 yılından sonra vakıfların gayrimenkulleri satılmış Vakıflar Genel Müdürlüğü ve devletçe gelir olarak kullanıldığı satılan vakıfların karşılığı olarak camilerin imam hatip ve müezzinlerinde 5 lira maaşla bu kuruma bağlandığını İngilizlerin yönlendirmesi neticesi istedikleri gibi mesela oğlum değil mi sabah namazına kaldıracaksın namaza alıştıracaksın. Bu çocuklar daha sonra adeta ateist olmuşlardır. Bazılarını iyi tanıyorum.
  4. Gökçeada sağlık merkezinde serbest meslek sivil hayatımdan sonra memuriyetimde ameliyathanesi olup her ay Türkiye’nin bir çok ilinden bir ay müddetle rotasyona operatörler geliyordu. Onlardan çok şey öğreniyordum. Necdet Bey diyorlar; üniversitelerin bazılarında solcu militan yetiştirilmesine esas atış poligonu oldu diyor. Bazılarında yürüyüşlerde ordu göreve pankartları daha nice pankartlar asılıyordu. Bazı üniversitelerde katil polis katil devlet sloganları atılıyordu. Halay çekiliyordu. Hatta 1960 darbesine 28 Nisan 1960 yılında İstanbul Üniversitesinden başlatılmış olduğu söyleniyordu.
  5. Ekonomimize girmişler. Borsa+Döviz+Faiz olarak dengeleri bozmuşlar. Uluslararası Derecelendirme Kurumu dahil ortak hareket edilerek döviz de ülkemizin notunu 1994 Ocak ayı on üçüncüsü günü kırdırılarak kriz yaratılmış daha sonra 6 Haziran 1994 günü %200 faizle üç aylık hazine bonosu hazırlanmış. Otuz dört bin lira veriyorsun üç ay sonra elli bin lira ellişer bin liralık küpürler iyi güzelde halkımızın bunlardan hiç faydalanamadı. Bazı holdinglere gittiği ve ertesi gün gazetelerde hazine başarılı bir ihale gerçekleştirdi, halkın güveninin kazandı diye büyük puntolarla yayınlandı. Hiçbir üretim yapılmayıp sanayi şirketleri üç, altı, dokuz aylık ve yıllık bilançolarında esas faaliyet dışı karlar olarak gösteriliyordu. Yüksek faizlerle de ekonomi kilitlenmiş işsizlik diz boyu ama medyalar her şeyi çok iyi çok güzel yazıyorlardı. Faizlerin yüksek oluşu bütün dengeleri bozuyordu. Askeri vesayet hükümetleri çalıştırmıyor. Adeta hükümeti yönetenler günü kurtarma politikası izliyor. Uzun vadeli düşünülmüyordu. Bazı doktor beyler her kurum kendi başına müstemleke diyorlar kurumlar arası saygı da pek kalmamıştı. Bir üstünlük mücadelesi hüküm sürüyor. Hiyerarşik düzen bozulmuştu. Okurlarıma izah etmeye çalıştım. Selam olsun. 1965 yılı Suat Hayri Ürgüplü karma hükümeti döneminde camilerin imam ve hatipleri Diyanet işleri Başkanlığı kadrosunda devlet memuru statüsüne bağlanmıştır.