Muhalefetin gündeminden “Seçim” düşmüyor.

Muhalefetin gündeminden “Seçim” düşmüyor.
Her daim vurgu yapmalarıyla halkı seçim olacağına inandırmaya başladılar.
İktidar kanadı her ne kadar “Zamanında olacak” diye diretse de, pek öyle olmayacak gibi gözüküyor.
.
Memlekete uzaktan bakınca iktidar için şu ekonomik ortamda seçime gitmek pek hayırlı olmayacak gibi.
Şu şartlarda seçim yapmak, intihar ile eş değer.
Zaten siyasette iktidarlar, kendilerinin kazanacaklarına emin oldukları tarihte seçime giderler.
.
Girilecek bir seçim için Cumhur İttifakı’nın adayı zaten belli.
Bahçeli’nin zamanında söylediği, “Herkesten Cumhurbaşkanı olur, Recep Tayyip Erdoğan’dan olmaz” lafını unutup, iktidara yanaşınca “Bizim adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır” demesine bir anlam verilmese bile olan oldu ve bu kanatta aday büyük ihtimalle “Erdoğan” oldu.
.
Bu seçimde adaylar açısından şu seçenekler karşımıza gelecek...
a.Erdoğan-Millet İttifakının adayı-HDP adayı.
b.Erdoğan-Herkesin şemsiyesi altında birleştiği Millet İttifakı adayı.
c.Erdoğan-Başka partilerin ittifak adayları-Millet İttifakı adayı.
d.Cumhur İttifakı adayı (Erdoğan değil)-Diğer seçenekler.
 
***
Geçenlerde de yazdım.
Yapılacak erken veya günündeki bir seçime katılacak “Millet İttifakı’nın adayının” televizyonlarda sürekli olarak tartışılması “Hedef saptırma” olarak nitelendirildi.
.
Ama iktidar kanadı bu görüşe katılmadı ve “Sürekli Millet İttifakı adayının tartışılması” seçmeni, “Zaten kazanacak da, acaba kim olacak?” şeklinde bir algıya götürdüğü düşünüldü.
.
Sonuçta itiraz ettiler:
“Başka konu yok mu?”
.
Yayınlanan anketlerde Cumhur İttifakının yüzde 40’ı geçemeyeceği apaçık ortada.
.
Çünkü ankete katılanlara sorulan soru şuydu:
“Asla oy vermeyeceğim dediğiniz kişi kim?”
Bu oran “Erdoğan” için % 60’ı bulmuş.
.
Cumhur İttifakı adayının da “Erdoğan” olacağı kesin olunca, ortaya sonucu belli bir seçim çıkacak gibi.
.
Elbette normal seçim mevcut kanunlarla ve zamanında yapılırsa, Erdoğan’ın aday olma ihtimali kanunlara göre yok.
O başka.
.
Ancak herkes Erdoğan’ın bir şekilde (kanunlara uydurularak) aday olacağı görüşünde.
 
***
Televizyonlara bakınca her kesimden “Millet İttifakı” adayı konusunda birçok tahmin yapılıyor.
.
Anketlerde Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları’nın isimleri en önde çıkmasına rağmen, bir görüşe göre, Kılıçdaroğlu’nun bu isimleri aday göstermeyeceği yönünde.
.
Sebebi ise,
Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının aday gösterilmesi halinde bu belediyelerde başkanlığın karşı tarafa geçeceğinin kesin olması.
.
Şöyle ki:
Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinde Cumhurbaşkanlığına aday olmak için istifa eden başkanın yerine meclis içinden yeni bir başkan seçilmesi gerekiyor.
.
Bu belediyelerde meclis üye çoğunluklarının Cumhur İttifakı’nda olması dolayısı ile seçilecek olan başkan elbette Cumhur İttifakı’ndan olacaktır.
.
“Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Millet İttifakı böylesi bir strateji uygulamaz ve kendi elleriyle büyükşehir belediye başkanlığını rakiplerine vermez” diyenler çoğunlukta.
.
Böylece belediye başkanlarının Millet İttifakı adayı olarak gösterilme ihtimali kalmıyor gibi bir şey.
.
Anketçiler ise şöyle düşünüyor.
.
Aslında seçimler şahıslardan çok, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” (yani Başkanlık) ile “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” arasında geçecek.
Çünkü Millet İttifakı sürekli olarak kulağa hoş gelen ve yıllardır denenmiş “Parlamenter Sistemi” vurgulayacak.
.
“Uçacağız, hızlı hareket edeceğiz, Avrupa bizi kıskanacak, Şahlanacağız” şeklinde halkın ruhunu okşayıp Başkanlık Sistemini referandumla kabul ettiren iktidarın, ekonomik götürüler karşısında elinde savunacak bir söylemi kalmadı.
.
İnsanlar, “Denetimsiz bir başkanlığı”,
“Denetimli Parlamenter Siteme” tercih ediyorlar.
.
HDP’nin aday göstermediği bir seçim olursa, Millet İttifakının İlk turda seçimi alacağı görüşü oldukça yaygın.
.
Anketçilere göre;
“Selahattin Demirtaş işaret etse bile Cumhur İttifakına oy vereceğini söyleyen Kürt seçmenlerin oranı %3 müş...”
.
Durum böyle olunca Cumhur İttifakının HDP kanadından oy alma şansı oldukça cüzi miktarda görülüyor.
.
Yapılan anketlerde, çoklu adaylarla girilecek bir seçimin ilk turunda hiç kimse yüzde 51 çoğunluğu alamıyor.
.
Ancak ikinci tura kalıp yarışacak olan iki adayı halk belirlemiş olacak.
.
Böylece Erdoğan ve (birleşecek olan) karşıtları 2. tura seçime ortak aday ile gitmiş olacak.
Anketlere göre, 2. tura kalacak olan aday kim olursa olsun Erdoğan karşısında seçilme ihtimali oldukça yüksek.
.
Başta da söylendiği gibi Cumhur İttifakı’nın alacağı oy en fazla % 40.
Böylece Erdoğan’ın 2. Turda kazanması için kendisine en az % 11 oy gerekiyor.
.
Kurmayları sabah, akşam düşünüp, taşınıp “Bu oyu kimden ve nasıl alacağız?” diyerek hesap yapıyorlardır.
.
Kendilerine bir takım yeni ortaklar bulmak zorundalar.
İttifaklar dışında “Muharrem İnce, Mustafa Sarıgül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan” gibi yüzde 5’in çok altında oyu bulunan başkanlar var.
.
AK Partinin “Bir tane bile oy olsun, bizim olsun” şeklindeki ihtiyaç hanesine yazdırmak için bu partilerle ittifak arayışına girecekleri malum.
.
Bakalım bu ittifak savaşlarından kim galip gelecek ve en tepede oluşturulan birlikteliklere halk ne kadar katılacak?
Seçimi yaşayıp göreceğiz…
 
***
Bu seçimin “Erken” olacağı ihtimali üzerinde görüşler var.
.
Ancak İktidar ise “Zamanında olacağını” deklare ediyor.
.
İktidarların kaybedeceği bir seçime girmeyeceğini düşünürsek, seçim zamanını uzatmasının veya kısaltmasının sonucunu da iyi hesaplaması gerekiyor.
.
Halk arasında yapılan araştırmalarda “İktidarın seçimi kaybedeceği” algısı oldukça fazla yayılmaya başladı.
.
Durum böyle olunca, “Şüyu’i vukuundan beter” şeklinde değerlendirildiğinde, olmayacak gibi de durmuyor.
.
Seçim zamanı uzadıkça bu söylem kemikleşecek ve Cumhur İttifakı için kazanılması zor bir seçime dönüşecektir.
.
Genel bir bakış yaparsak;
Eğer kedi trafoya girmezse,
Atı alan Üsküdar’ı geçmezse,
Bir şeyler olmazsa,
İktidarın işi zor.
.
“Ben daha son kozlarımı oynamadım” diyerek seçime girecek olan iktidarın,
“20 senedir seçim kaybetmediği (!)” de düşünülürse, anketlere güvenip peşin konuşmamakta yarar var…
 
***
Seçimlerin sadece adayla değil, seçim şartlarıyla da “Alınması veya verilmesi” mümkün.
.
Mesela “Seçim sistemi nasıl olacak?” sorusuna kimse bir cevap veremiyor.
.
“Dar bölge mi?”
“Genişletilmiş bölge mi?” olacak.
.
Misal; “Baraj oranı olacak mı?”
“Olacaksa kaç olacak?”
.
Öyle ya,
Referandumda, “Yetmez ama evetçilere”, 12 Eylül kalıntısı olan seçim barajının “Kaldırılacağına” söz vermişlerdi.
Şimdi “Pişmancılar” olarak anılan bu kesimin hoşuna gidecek bir seçim barajı sunmak için çabalanıyor.
.
Hesaplar yapılıyor.
Baraj düşerse Cumhur İttifakının küçük ortağının parlamentoya girmesi de garanti altına alınacak.
Ama seçim sonrası ne kadar güveneceksiniz?
Bütün problem orada.

Anayasa’ya göre:
“Seçim yasalarında yapılacak değişikliklerin uygulamaya girmesi için, seçim tarihinden bir yıl önce Meclis’te kanunlaşması gerekiyor.”
.
Buna göre AK Parti ve MHP yönetimi, en geç “2022 yılı başında” seçim yasasında yapılacak değişiklikleri Meclis gündemine getirmeyi gerekiyor.
.
Cumhur İttifakı, seçim barajının “Yüzde 7”ye indirilmesi konusunda bir uzlaşma sağlamıştı ama bu konuda kesin bir açıklama yapılmadı.
Kulislerde barajın “Yüzde 5” seçeneğinin de konuşulduğu kulaktan kulağa geziyor.
.
Cumhur İttifakı, seçim yasasını hazırlarken kimseye sormuyor.
Kendi hesaplarına uyacak şekilde hazırlıyor.
.
Anketlere göre ülke çoğunluğunu kaybetmiş bir iktidarın tek başına böylesi bir kanun hazırlaması, alışkın olduğumuz bir durum.
.
Her daim “Avrupa’yı yakalayacağız, Dünya bizi kıskanacak” nutukları atanların iş seçime gelince demokratik hakları bir kenara bırakarak sadece kendisini iktidarda tutacak seçim kanunları yapacak olması, samimiyet çizgisinden oldukça saptığını gösteriyor.
.
“Demokrasi” kelimesinin 21. Yüz yılda hala bize bol gelmesini insan içine sindiremiyor.
Bu ülke hepimize yetecek kadar büyükken,
Akıllı davranılıp kaynaklarımızla dünyada söz sahibi olmamız gerekirken,
Hala çağ dışı yöntemlerle yönetilip, el âleme muhtaç bırakılmak da insanın içine sinmiyor.
.
İnşallah önümüzdeki seçimlerde bu ülküye hizmet edecek partiler kazanır da, “Ya Bismillah” diyerek yola koyulup, 50 sene geri kaldığımız medeniyet ışığını yakalarız.