Bilim dünyası her gün yeni gelişmelere imza atıyor.
Bilim dünyası her gün yeni gelişmelere imza atıyor. Truva Otel’de gerçekleştirilen ‘Probiyotics in Animal Husbandry’ AB Projesinin eğitim çalışmalarında önemli gelişmeler ortaya konuyor. Probiyotiklerin insan ve hayvan sağlığında ne kadar önemli oldukları dikkati çekiyor.
Arıların beslenmesinde mamalarına veya şuruplarına probiyotik eklemek suretiyle bazı hastalıklara karşı dirençli hale getirmek mümkün oluyor.
Uzmanlar son yirmi yıldan bu yana arıların desteksiz kendilerini sürdürmelerinin imkânsız olduğunu belirtiyorlar. Varroa, nosema, yavru çürüklüğü gibi etmenler her yıl kolonilerin yarı yarıya çökmesine neden oluyor.
Yapılan çalışmalara göre probiyotik kullanımı, arılarda koloni çöküşlerini yarı yarıya azaltıyor. Bu amaçla yoğurt ve peynir altı suyu gibi doğal probiyotikler yanında, kültüre alınmış ürünleri de kullanmak mümkün.
Nosema arı ölümlerine en fazla neden olan hastalıklardan biri olarak kabul ediliyor. Asya kökenli tek hücreli bir mantar olan Nosema, arıların sindirim sisteminde önemli sorun oluşturuyor. Kimyasal ilaçları bulunuyor ama dayanıklılık kazanıyor. Dolayısıyla ilaçla mücadelenin sonu gelmiyor. Diğer yandan kullanılan ilaçlar arıların sindirim sisteminde yararlı bakterileri öldürdüğünden daha büyük sorunlara neden olabiliyor.
Probiyotik kullanmak suretiyle nosemayla mücadele etmenin mümkün olduğu araştırmalarla ortaya konuluyor. Domuz, tavuk, karides ve alabalık çiftliklerinde kullanılan ticari probiyotiklerle, sağlıklı arıların sindirim sisteminden izole ettikleri probiyotiklerin kullanıldığı çalışmada, ilginç sonuçlar tespit edilmiş. Probiyotikler arılara şeker şurubuna ilave edilmek suretiyle uygulanmış.
İki haftalık testten sonra nosema ile bulaşık olan arıların ölüm oranının probiyotik alanlarda almayanlara göre %20 ila %40 arasında daha düşük olduğu bulunmuş. Testte kullanılan probiyotiklerin hepsi aynı etkiyi göstermiş. Arıların sindirim sisteminden alınan probiyotik bakteriler ticari bakteriler kadar etkili olması, gelecekte arı tedavisinde kullanılabileceğini gösteriyor. Çok yüksek bir enfeksiyon oranı göz önüne alındığında, test edilen probiyotiklerin arılarda bulunan hastalığı azaltmadığı, ancak toleransı artırdığı en önemli sonuç olarak gösteriliyor.
İlaçlı bölgelerde de arıların ilaca toleransını artırmak için peynir altı suyundan yararlanılıyor. Benzer şekilde bağışıklık sistemini destekleyen doğal probiyotikler de arılarda hastalıklara karşı koruyucu özelliklere sahip bulunuyor.
Arılarda görülen hastalıklarla mücadelede kimyasal ilaç kullanımı, hem bal ve diğer arı ürünlerinde kalıntıya neden oluyor hem de kalıcı çözüm olmuyor. Bir defa kullandıktan sonra sürekli kullanmak gerekiyor. İlaçlı mücadele yeni ilaçlı mücadelelere zemin hazırlıyor. Bu nedenle nosema gibi hastalıklarla mücadelede, doğal yollara başvurmak daha verimli görünüyor.