Türk çiftçisi her üründen para kazanmış, köşeyi dönmüş de haberimiz yokmuş.
Türk çiftçisi her üründen para kazanmış, köşeyi dönmüş de haberimiz yokmuş.
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Bayındır ilçesindeki Yahya Kerim Onart Kültür Merkezi'nde düzenlenen Küçük Menderes Havzası Tarım Orman Sektör Buluşması'nda yaptığı konuşmada, Bakanlık olarak çiftçinin ve üreticinin derdiyle dertlendiklerini ve her zaman çiftçinin yanında olduklarını vurguladı.
Tarımsal üretimin Türkiye'de son 3 senedir büyüdüğünü belirten Pakdemirli, Allaha şükürler olsu bugün itibarıyla çiftçimizin biz zarar ediyoruz dediği bir ürün yoktur. Besici ve yetiştiricimiz için zaman zaman maliyetlerin arttığı dönemler olabilir. Bunlarla da ilgili tedbirleri alıyoruz almaya da devam edeceğiz.’ şeklinde konuştu.
Daha önce bu köşede memleketi yönetenlerin milletin aklıyla dalga geçtiğini, milletin korkudan veya çekindiğinden bir şey diyemediğini defalarca dile getirmiştik.
Bakana göre çiftçinin zarar ediyoruz dediği ürün yokmuş. Bakalım varmış mı?
Çiftçi borçları 150 milyar lirayı devirdi. Çiftçiler öyle çok kazandılar ki, hiçbir üründen zarar etmediler, paralarına para kattılar, borçları üçe dörde katladılar.
Buğday ekim alanı 30 milyon dekar, arpa ekim alanı 10 milyon dekar azaldı. Buğday ve arpa sürekli para kazandırdığı için çiftçi buğday ve arpa ekmekten vaz geçti. Buğday ithalatı 10 milyon tona, arpa ithalatı 1 milyon tona dayandı. Son üç ayda 3 milyon ton arpa ve buğday ithal edildi. Hal böyle iken zarar ettiği ürün yok demek pişkinlikten başka bir şey değildir.
Türkiye bir zamanlar nohut ve mercimek ihraç ediyordu. Hem insanını doyuruyor, hem de artanını ihraç ediyordu. Demek ki para kazanamıyordu. Yıllardır nohut, mercimek ve fasulye ithal ediyor. Bu iki ürünün ekimi ve üretimi çok azaldı. Para kazansaydı ekmekten vaz geçer miydi?
Türkiye’de köylerde genç nüfus kalmadı. Çocuk sesi duyan yok. Köyde kalan yaşlılar torun özlemiyle yanıyor. Gençler tarımdan umudunu kesti. Geleceklerini başka alanlarda, başka sektörlerde arıyor. Yetiştirdikleri ürünlerden Allaha şükür hiç zarar etmemişler ve şehrin yolunu tutmuşlar. El insaf.
Gübre ve yem fiyatlarının iki katını geçtiği bir dönemde, üretici fiyatlarının yerinde saydığı bir dönemde ilgili bakanın çıkıp çiftçinin zarar ettiği bir ürünüm yok dediğini söylemesi için ya kör ya da sağır olması gerekir.
Çiftçi örgütleri çiftçinin sesini dile getirmekten korkuyor olabilirler. Çiftçiler dertlerini başımıza iş almayalım diye dile getirmiyor olabilirler. Millete açılmış on binlerce hakaret davası, milletin gözünü korkutmuş olabilir.
İyi de çiftçinin borçları neden artıyor, neden çiftçinin tarlasına, traktörüne haciz geliyor, neden ekmekten üretmekten vazgeçiyor diye düşünmez mi insan?