Haydi yine iyiyiz. Baksanıza Gerald Gardner’in dediğine göre: “2300 yılında uçacakmışız.”

Haydi yine iyiyiz.
Baksanıza Gerald Gardner’in dediğine göre:
“2300 yılında uçacakmışız.”
.
Öyle mecazi anlamda değil tabi, bildiğin “Kuşlar gibi” uçacakmışız.
.
Sadece insanlar da değil, şehirler de uçacakmış.
.
Peki kim bu Gardner?
1988 yılında İngiliz Hükümeti’nde çalıştığını ifade eden adam, zaman makinesi ile 2300 yılına gönderildiğini ileri sürerek geleceği anlatmış.
.
İnsanlığın geleceği için yapılan bir deneye katıldığını ve zaman makinesi ile 2300 yılına ışınladığını anlatan adam, yolculuğu için 2.3 milyon sterlin harcandığını da belirtmiş.
.
Zaman makinesinin 30 kilometre çapında büyük bir küre olduğundan söz eden Gardner, “Kürenin içindeyken, bilincimi kaybettim. Hiçbir şey hissetmedim. Uyandığımda ise büyük binaları olan yüzen şehirler gördüm” dedi.
.
Şehirlerin anti yerçekimi teknolojisi ile havadan metrelerce yukarıda olduğunu vurgulayan Gardner, “24. yüzyılda yer çekimi önleme teknolojisi teknikleri bütün şehirleri havaya kaldırabilecek ölçüde mükemmelleştirilmişti. Şehirleri havada tutmanın en önemli nedeni ise çevre kirliliğini önleyebilmekti.”
.
24.Yüzyılda dünyanın tamamen kuralsız bir sisteme dönüşmüş olduğunu gördüğünü anlatan Gardner,
“Şehirler tam donanımlı bilgisayarlar tarafından yönetiliyor. İnsanlığın tüm rehberleri bilgisayarlar. Eğer küçük bir suç dahi işlerseniz tüm gün çalışmanız gereken kamplara gönderiliyorsunuz. Kuralsız dünyada düzeni bozanların ise bilinçleri bilgisayar yükleniyor ve sonsuza kadar sanal bir ortamda hayatlarını sürdürüyorlar.” Diyerek geleceği ayrıntılı olarak anlatmış…
.
Hani:
Uçacaktık,
Şahlanacaktık ya!
Demek ki söylenenler doğru.
Ha 2023,
Ha 2300…
Arada 277 yıl gibi azıcık fark var.
Ne fark eder ki?
Bekleriz…
 
***
EMEKLİLERE MÜJDE
Buyurun buradan yakın.
Bankalar, kredi vermek için “Teminat” saydığı emekli maaşlarını artık teminat olarak sayamayacak.
.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (YHGK), milyonlarca emekliyi ilgilendiren bir karara imza attı.
.
Karara göre, emekli maaş ve ödenekleri, (Sosyal Güvenlik Kurumu’nun alacakları ile nafaka borçları dışında) haczedilemeyecek.
.
Çektiği tüketici kredisini ödeyemeyen bir emekli, maaşının dörtte birine bloke koyan bankaya karşı bu davayı açtı.
.
İptal davası sonucunda YHGK:
“Bankalar, emekli maaşlarına ödenmeyen kredi taksitleri nedeniyle bloke koyamazlar” kararını verdi.
.
Böylece bankalar artık emekli maaşlarını teminat olarak sayamayacaklar.
Çünkü hiçbir işlerine yaramayacak…
 
***
“SÖZÜM DİNLENSİN” DİYE SAKAL BIRAKMIYORUM
Gençlerde bir sakal modasıdır gidiyor.
.
Nedir bu Allah aşkına?
Kararan suratlar karşısında insanın da ruhu kararıyor.
.
“Bize söylüyorsun ama sende de var” diyenlerinizi duyar gibiyim.
Yerden göğe kadar haklısınız.
Ben sakalımı boş yere bırakmıyorum.
Bir amacım var elbette.
Ancak “Sözüm dinlensin diye” de bırakmıyorum, onu baştan söyleyeyim.
.
Arkadaşlar!
Ben ne yapıyorsam “Sanat” için yapıyorum.
Benim sakal bırakmamdaki sebep, yakında oynayacağım oyundaki karakterin makyajı.
.
Takma sakal kullanma alışkanlığım olmadığından, doğal olmasını istiyorum.
Elbette bu arada sizlerin göz zevkinizi bozuyorum, kusura bakmayın.
Fakat işin içine “Sanat” girince akan sular duruyor.
Yakında sizlere duyurusunu yapacağımız oyunun provaları hızla sürüyor.
Bizler özlediğimiz sahnemize kavuşacağız,
Sizler de tiyatro zevkinize kavuşacaksınız.
.
Ancak gençlerimize sakal hiç yakışmıyor bunu da peşinen söyleyeyim…
Herkesin sinekkaydı tıraş olduğu bir ülke bize daha çok yakışıyor oysaki.
.
Yaradılıştan kaynaklanan “Kadın-Erkek farkının” fiziken en belirgin olanıdır sakal.
Cins farkının göstergesi olarak bilinir.
.
Modern dünyada “Kadınların ilgisini çekmek için” bırakıldığı bilinen sakalın, aslında kadınlar tarafından pek ilgi çekmediği yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkmış.
Kadınların daha çok, temiz ve tıraşlı yüzlü erkekleri tercih ettikleri görülmüş.
Öyleyse sakalda ısrar edip, dominant görünerek kadın tavlamada rekabet ortamı yaratıp, ‘öne geçme’ düşüncesi içinde olmanın alemi yok.
Derhal şu sakal olayından vazgeçip, güzel güzel tıraş olalım ve kadınlarımızın göz zevkini bozmayalım…
 
***
İŞTE SAKAL İLE İLGİLİ OLAYLAR
Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’u ele geçiren IŞİD, bu şehirde yaşayan “Her erkeğin sakal bırakmasını” bir fetva yayınlayarak “zorunlu” kıldı.
.
Irak ve Suriye’de toplamı İngiltere’yi geçen bir toprak parçasına sahip olan IŞİD, ilan ettiği İslam Devleti’nde, şeriat kurallarına göre “Sakal kesmenin yasak olduğunu” ve buna uymayanların hak ettikleri cezaya çarptırılacaklarını duyurdu.
IŞİD aynı zamanda, Suriye’nin belli yerlerinde “Nişan yüzüğü takılmasını” da yasakladı.
.
IŞİD’in getirdiği zorunlu sakal uygulaması beraberinde bir “Yan sanayi” oluşturdu.
.
IŞİD’in Çeçen asıllı savaşçılarının eşleri “Sakal şampuanı” üretmeye başladı.
Cihada giden erkeklerine destek veren ve aynı zamanda küçük çaplı üretim yaparak para kazanan “IŞİD kadınları” çeşitli otlar ve yağlardan ürettikleri sakal yağına “Cennet Arzusu” adını verdi.
Cennet Arzusu yağı, sakalların sertleşmesi ve biçimlenmesinde önemli bir rol oynuyor ve güzel kokuyor.
.
Tabi ki, IŞİD “Zorunlu sakal” kuralını sert biçimde uygulamaya koyan ilk radikal İslamcı yapılanma değil.
“WorldTribune” internet sitesi, Somali’deki “Hizbi İslam” adlı grubun Mogadişu’daki bütün erkekler için “bıyık-sakal” uygulaması getirdiğini yazdı.
Buna göre, erkeklerden, bıyıklarını kırpmaları ve sakallarını ise uzatmaları istendi.
Radikal İslamcı grup, “Aksi takdirde sonuçlarına katlanırsınız” diye sert bir uyarıda bulunmayı ise unutmadı.
.
Ancak, sakalı bir rol modeli olarak topluma dayatan ilk grup Afganistan Talibanı oldu.
1996’dan sonra beş yıl ülkeye tam egemen olan Taliban, çok sıkı kurallar ile belirlenmiş bir “Sakal rejimi” başlattı.
Öyle ki, Taliban bu amaçla özel bir kavanoz bile kullandı.
Taliban, kavanozu erkeklerin çenesine tutuyor ve sakal dibe değerse bir sorun olmuyordu.
Ancak, sakalının boyu kavanozun dibine kadar ulaşmayan erkeklere “Yasak ihlali” cezası uygulanıyordu.
Taliban uçurtmaları da sevmezdi ve yasaklamıştı.
Kızlar için okul, kaset, DVD veya CD gibi şeyler de Taliban’ın yasak listesinde hep yer aldı.
“Burka” giyen kadınların sokağa çıkmaları ise sadece “Erkek bir akraba” eşliğinde mümkün olabiliyordu.
.
Yeryüzünde, IŞİD ve Taliban gibi radikal İslamcı yapılanmaların getirdiği sakal kurallarının tamamen aksinin yaşandığı yerler mevcut.
Örneğin, Tacikistan’daki sakal uygulaması “Pogonofobi” noktasına ulaşıyor.
(Pogonofobi: “Derin bir sakal korkusu” demektir)
Tacikistan’da sakal bırakmak neredeyse tamamen yasak.
Bazı Tacik vatandaşların, sakallarının zor kullanılarak yetkililerce kesildiği yolundaki şikâyetleri basında hayli yer buldu.
Tacikistan, sakal bırakanlara bütün kamusal alanları yasakladı.
Tacikstan’da başörtüsü ve cami okulları da yasak.
Ülkedeki bütün dini cemaatler devlet tarafından belirlenmiş bir dizi sıkı kurala tamamen uymak zorunda.
.
Tacik devletinin Rus Çarı “Deli Petro”dan etkilendiği söylenebilir.
Rusya’yı çağdaş bir ülke yapmak için çok kapsamlı bir modernizasyon programını hayata geçiren Deli Petro “Sakal vergisi” getirmişti.
Deli Petro, yoksul köylü veya zengin aristokrat demeden sakal bırakan herkesi vergilendirdi ve devlete büyük gelir sağladı.
.
Antik çağlardan günümüze sarkan yapıtlar sakalın popüler olduğunu gösteriyor.
Mezopotamya medeniyetlerinin tümü sakal ve sakal bakımına önem verirdi.
Eski Mısır’da sakallar renk renk boyanırdı.
.
Sakal, Hindistan’da, “Onur ve akıl göstergesi” olarak kabul görürdü.
.
Çin’de, Konfüçyüs’un takipçileri sakallarını ve tırnaklarını kesmezdi.
.
Pers kralları ve antik Yunan tanrılarının hepsi sakallı olurdu.
.
Sakal tıraşını tanıtan ünlü liderlerin başında ise Büyük İskender geliyor. Büyük İskender, savaşa gönderdiği askerlerinden temiz yüzlü ve traşlı olmalarını isterdi.
.
Hıristiyanlık diniyle ilgili ve 4. Yüzyıldan kalma bütün sanat eserlerinde Hz. İsa ve havarilerinin büyük kısmının sakallı olduğu görülür.
Leonardo Da Vinci’nin “Son Yemek” tablosunda Hz. İsa’nın çevresindeki sekiz kişinin sakallı olduğu gözlenir.
.
İslam dininin hadis alimlerinden El-Buhari, Hz. Muhammed’in “Bıyığınızı kırpın, sakalınızı olduğu gibi bırakın” dediğini yazar.
.
Ortodoks ya da geleneksel Yahudiler, “Sakalınızın köşelerine zarar vermeyin” kuralına göre davranarak, belli dönemlerde sakal ve saç tıraşından uzak dururlar.