Cumhurbaşkanı geçenlerde Fransa ve Almanya’nın gıda sıkıntısı, İngiltere ve ABD’nin petrol sıkıntısı çektiğini söyleyiverdi. Çok mantıklı görünmüyor.

Cumhurbaşkanı geçenlerde Fransa ve Almanya’nın gıda sıkıntısı, İngiltere ve ABD’nin petrol sıkıntısı çektiğini söyleyiverdi. Çok mantıklı görünmüyor. Dünyanın petrolünü İngiliz şirketleri tarafından çıkarılıyor ve işletiliyor. Tartışmaya gerek yok. Ancak gıda güvenliğinde Türkiye’nin hiç de iyi olmadığı görmezden gelmek de akıllıca değil.
Memlekette hemen bütün mal ve hizmetlerde yapılan kontrolsüz ithalatlar, yerli üretimi öldürüyor ve dışa bağımlılık artıyor. Enerjide net bir şekilde dışa bağlı hale gelen Türkiye, gıda tedarikinde de birçok üründe dışa bağımlı hale geldi.
Sürdürülebilir gıda üretiminde Türkiye, iyi bir yerde görünmüyor. Hatta riskli ülkeler gurubunda yer alıyor. Tanımlamada gıda fiyatlarının yüksekliğine ve para biriminin zayıflığına dikkat çekiliyor. Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı'nın The Economist Intelligence Unit (EIU) işbirliğiyle yaptığı çalışmaya memleketin durumu vahim görünüyor.
Anılan kurumların 3 ana başlıkta 38 gösterge ve 90 kriteri dikkate alarak hazırladığı Gıda Sürdürülebilirlik Endeksine göre, Fransa yaptığı yatırımlar ve aldığı tedbirler sayesinde gıda üretiminin sürdürülebilirliğinde hızla ön sıralara tırmanıyor. Aynı listenin 33’üncü sırasında ise Türkiye bulunuyor.
Bir zamanlar kendi kendine yeten, kendi insanını doyuran ender ülkelerden biri olan Türkiye, ne yazık ki, uygulanan politikalar yüzünden gıda tedarikinde sorunlu, birçok üründe ithalata bağımlı ülke haline gelmiştir.
Anılan endekste, sürdürülebilir gıda güvenliği alanındaki gelişmelerde Fransa’yı, Hollanda, Kanada, Finlandiya ve Japonya izlemektedir. Gıda güvenliği listesinde Birleşik Arap Emirlikleri son sırada yer almaktadır.
Topraklarının yarıdan fazlası çöl olan ülkelerde gıda üretimi zaten yetersizdir. Ancak petrol üreten ülkelerin önemli bir kısmı, gıda üretememekle birlikte, tedarikte sorun yaşamamaktadırlar.
Türkiye, yetersiz beslenmeyi önleme, sürdürülebilir tarım, su yönetimi, iklim değişimini önleme gibi uygulamalarla olumlu puan almasına rağmen diğer kriterlerde çok düşük puanlar almaktadır.
Ülkemiz ne yazık ki, 67 ülke arasında sürdürülebilir tarım başlığında 35'inci, beslenme sorunları başlığında 33'üncü sırada, gıda kaybı ve israfında ise son sıralarda yer almıştır. Hasat harman ve depo kayıplarında, ekmek ve yemek israfında Türkiye, dünya şampiyonluğuna doğru hızla ilerliyor. Gıda kayıplarının azaltılması için çok ciddi politikalara ihtiyaç duyulmaktadır. Sadece ekmek israfı, 2 milyon ton buğdaya denk gelmektedir. Yaş meyve ve sebze kayıpları 20 milyon tonları bulmaktadır.
Fransa, Hollanda, Kanada gibi gıda güvenliğinde ön sıralarda olan ülkeler, uyguladıkları politikalarla gıda kayıplarının önüne geçmişlerdir. Aynı zamanda, tarımsal üretime verdikleri desteklerle, verimliliği önemli derecede artırmışlardır. Türkiye’de ekilmeyen arazi miktarı sürekli artmaktadır. Yüzden fazla kalemde tarımsal ürün ithalatı, yerli üretime zarar vermektedir. Zaman zaman gümrük fonlarının kaldırılması, ülkeye ucuz ürün girişi üreticiyi üretimden vaz geçirmektedir.
Üretimi özendirici tedbirlerin süratle alınması gerekmektedir. Aksi takdirde, üretim daha da azalacak, ithalat artacak, gıda güvenliği daha riskli hale gelecektir.