Arıcıların çoğunluğu amatör. Ticari olarak bu işi gerçekleştirenler de amatör bir ruhla çalışıyor.

Arıcıların çoğunluğu amatör. Ticari olarak bu işi gerçekleştirenler de amatör bir ruhla çalışıyor. Haliyle sorunları olan ama sorunları pek dillendirilmeyen bir uğraş olarak ortaya çıkıyor arıcılık. Profesyonel tarafı pek gelişmiyor neticede. Amatör olarak bu işi yapanların da hobiye yakın bir uğraşları olunca, sahte balcılar dışında hiçbir dertleri kalmıyor arıcıların.
Arıcılıkta dünya ikinciliğini elinde bulunduruyor memleket. Oysa arı ölümlerinde de fena sayılmaz memleket. Gerçi tüm dünyaya arı ölümleri artmaya başladı ama neden böyle diye sorgulayan yok nerdeyse. Aslında kim kime dum duma olmaktan ileri gelmiyor bu gelişmelere duyarsızlıklar. Sektör profesyonelleşemiyor da ondan ileri geliyor. Çöken koloni sayısı hala belli değil. Haliyle tedbir de alınmıyor.
Dünyada teknolojik gelişmelere bağlı olarak arıcılık kendini geliştirmekte ve sürekli olarak bilgiye dayalı yetiştiricilik ve modernizasyon süreci devam etmektedir. Arıcılıkta kullanılan girdi kalemleri neredeyse iki yüzü bulmaktadır. Hal böyle iken ülkemizde arıcılığın ticarileşmesi ve profesyonel arıcılıkta gelişmeler zayıf kalmaktadır.
Arıcıların yapısı ve davranışları profesyonelleşmede son derece etkili olmaktadır. Her ne kadar ağırlıklı olarak bal ürünü elde edilse de kovan başına verim çok düşüktür. Kovan başına alınan bal veriminin 15-16 kg civarında olması ve polen, propolis, arı sütü, arı zehiri gibi ürünlerin yeterince üretilememesi, arıcılığın ticarileşmede çok geri kaldığını göstermektedir.
Arıcılık öteden beri yaşlı ve emekli işi olagelmiştir. Arıcıların çoğunluğu elli yaşın üzerinde ve ağırlıkla emeklilerden oluşmaktadır. Her ne kadar genç yaşta başlayanlar varsa da, emekli mesleği gibi görünmektedir.
Duygusal bağlılık verimin azalmasında ikinci önemli etkendir. Teknik olarak zayıf arıların birleştirilmesi veya elenmesi gerekirken, arıcıların duygusal olarak arıya bağlılığı bu eylemin önüne geçmekte, arıyı yaşatmaya çalışırken de verimin azalmasına neden olmaktadır.
Türkiye’de kovan varlığının çoğunluğu gezginci arıcıların elindedir. Buna rağmen gezginci arıcılıkta az da olsa ticari hedefler daha güçlü olmakla birlikte, profesyonel özellikler oldukça düşüktür.
Profesyonel arıcılığın önündeki en önemli engellerden biri, hobi olarak yapılmasıdır. Emekli ve çalışanların boş zamanlarını değerlendirmek için yaptıkları uğraşta, her ne kadar bilgi kullanımı güçlü olsa da, ekonomik anlamda bir beklentinin olmaması ticarileşmeyi engellemektedir. Arıcılıktan gelir beklenmemesi, olsa da olur olmasa da düşüncesi, profesyonel arıcılığa geçişi ötelemektedir. Diğer yandan bu işi profesyonel olarak yapanlara karşı da haksız rekabet oluşturmaktadır.
Arıcılık sektörü diğer meslek gruplarına göre bilgi birikimi yüksek bireylerden oluşmaktadır. Bununla birlikte, hobi olarak değerlendirme, ürün ticaretinin kurumsallaşmaması, üretimi özendirmemektedir. Hal böyle olunca üretim, kalite ve kovan başına verim gibi ticari değerler geri plana düşmektedir.
Son zamanlarda üretici birliklerinin sayısı ve fonksiyonları artmaktadır. Aynı zamanda arı ürünleri büyük marketlerde yerini almaktadır. Ancak arı ürünleri pazarlayan şirket sayısı çok düşük düzeylerdedir. Toptan satışlarda rekabet oluşmadığından, balın değerine göre fiyatlandırma yapılmamakta, arıcıyı profesyonel üretime özendirecek unsurlar gelişmemektedir.