Çanakkale, Türkiye’nin tarımsal yapı itibariyle mikro düzeyde bir örneğini oluşturmaktadır. Siyasi sonuçlarıyla dahi, Türkiye’yi temsil edebilmektedir.
Çanakkale, Türkiye’nin tarımsal yapı itibariyle mikro düzeyde bir örneğini oluşturmaktadır. Siyasi sonuçlarıyla dahi, Türkiye’yi temsil edebilmektedir. Tarımda yapılan uygulamaların birçoğunu, Türkiye geneline uyarlama imkânı vardır. Bu anlamda öncü niteliklerinden biri de organik üretim potansiyeli ve değerlendirme imkânlarıdır.
Ülkemizde ve dünyada her geçen gün organik ürünlere olan talep artmaktadır. Talep artışı, temelde üretimi destekleyen en önemli unsurdur. Bu nedenle, organik üretimle artan nüfusu beslemek mümkün değildir şeklindeki tartışmaların anlamı yoktur. Talep varsa, üretim de olacaktır.
Çanakkale tarımsal nüfusu en yüksek illerden biridir. Bu özelliğiyle doğu ve güneydoğu illerinden de önlerde yer alıyor. Geçim endeksleri içinde tarımın yüksek pay almasına rağmen, Türkiye genelinde olduğu gibi, işletmelerin küçük arazilerden oluşması, üreticiyi farklı geçim ve üretim alanlarına yönlendirmektedir. Özellikle orman köylerinde arazi satışları hızlanmakta, binlerce dekar arazi el değiştirmektedir. Köylülerimiz atalarından dedelerinden kalan arazileri satarak şehre göç etmeye çalışmaktadırlar. Oysa atalarının dedelerinin yaptığı gibi yapmaya çalışsalar daha fazla kazanabilme şansları bulunmaktadır. Çünkü eskiden bu topraklar çok daha fazla nüfusu beslemiş, çok daha fazla nüfusu geçindirmiştir.
Köylerin nüfusu bundan elli yıl önce çok daha kalabalıktı. Bütün köylerde ilkokullar açıktı ve yüzlerce çocuk ilköğretimini köylerinde tamamlıyordu. Gelirler daha yüksek değildi, ancak üretim ve geçim masrafları düşük olduğu için kazançlar yüksekti. Dolayısıyla geçim sorunu pek yaşanmıyordu. Tarımda teknoloji kullanımı arttıkça masraflar arttı, ancak ürün değerleri yerinde saydı. Neticede küçük ölçekli üretim yapan çiftçilerimiz, yatırım yapamadılar, teknolojilerini yenileyemediler, bir yerde teknolojiye yenildiler.
Organik üretim, düşük girdili üretim sistemlerinin başında gelmektedir. Atalarımızın, dedelerimizin sistemine yakınlık göstermektedir. Ancak daha geniş bilgiye, detaya ve emeğe ihtiyacı vardır. Zor değildir. Tersine ekonomik anlamda rahatlığı vardır.
Küçük ölçekli işletmelerin çıkış yolları içinde organik üretim kayda değer bir potansiyel oluşturmaktadır. Çanakkale’nin iklim ve toprak koşulları hemen her türlü ürünün yetiştirilmesine izin vermektedir. Biyolojik çeşitlilik çok yüksektir. İki büyük iklim gurubunun kesiştiği yerde bulunması, ekolojik zenginlikleri artırmakta, bunu değere çevirme yollarının başında organik üretim gelmektedir.
Organik üretimde arazilerin çok parçalı oluşu, sıkıntılı gibi görünse de, birlikler veya kooperatifler aracılığıyla, kırsal kesimde eski zenginliklere ulaşmak mümkündür. Türkiye’de organik üretimde arz açığı bulunmaktadır. Dolayısıyla ürün sayışında çok ciddi sorunlarla karşılaşılmayacaktır. Kaldı ki, konvansiyonel ürünlerle aynı fiyata satılsa dahi üretim masrafları düşük olduğu için, yeterli gelir elde edebilme şansı vardır.
Gerek bitkisel, gerekse hayvansal üretimde küçük ölçekli işletmelerin iki üretim dalını birlikte gerçekleştirmeleri, doğal çevrimi tamamlamak anlamında da önem taşımaktadır. Bu özelliği ile de kırsal kesimdeki üretim faaliyetleri organik üretime uygunluk göstermektedir. Bu üreticilerimizi sertifikalandırmakla kazançlarını artırmak daha kolay olsa gerek.