İki senede bir sistem değiştiren iktidar sahipleri gençleri eğitimden de soğutmaya devam ediyor.
İki senede bir sistem değiştiren iktidar sahipleri gençleri eğitimden de soğutmaya devam ediyor. Militarist yaklaşımlarla sistem değiştiren zihniyet, bilimsel olmayan uygulamalarla okuduğunu anlamayan bir neslin de gelişmesine neden oluyor.
İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) tarafından, eğitim sistemlerinin güncel durumlarını ortaya koyan Bir Bakışta Eğitim Raporu 2021 yayınlandı. Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM, “Eğitimde Eşitlik Eğitim Fırsatlarının Güçlendirilmesi” ana temasında hazırlanan raporu Türkiye açısından yorumladı.
Anılan rapora göre, Türkiye’de 25-34 yaş aralığındaki genç yetişkinlerin %41’i ortaöğretim mezunu bile görünüyor. Aynı yaş gurubundaki gençlerin %32’si tabiri caizse sokakta geziyor. Türkiye, bu oranın en yüksek olduğu ülkeler arasında Kolombiya’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Oysa ya öğrenimlerine devam etmeliler, ya da meslek edinme ve iş kurma peşinde koşmalılar.
Türkiye, yükseköğretim mezunu nüfusun istihdam oranının en düşük olduğu iki OECD ülkesinden biri olarak görünüyor. Kadın ve erkeklerin istihdam oranları arasındaki farkın kadınların aleyhine en yüksek olduğu ülkelerden biri yine Türkiye.
Türkiye’de yükseköğretim mezunlarının gelir düzeyi, ortaöğretim mezunlarına kıyasla %61 daha yüksek bulunuyor.
Türkiye OECD genelinde yükseköğretimin bireysel maliyetinin en düşük olduğu ülkelerden biridir. Buna karşılık Türkiye’de yükseköğretimin getirisi oldukça yüksektir. Özel üniversiteler iyi para kazanıyor demek ki.
25-64 yaş aralığındaki yükseköğretim mezunu yetişkinlerin eğitim düzeylerine göre dağılımları incelendiğinde Türkiye’de lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim alan yetişkin oranlarının OECD ortalamasının oldukça gerisinde kaldığı görülmektedir. Özellikle yüksek lisans kademesinde Türkiye’de bu oran %2 iken, OECD ortalaması %13,5 civarında görünüyor. Tam altı kat daha fazla. Lisansüstü eğitimi gençler boşa geçen zaman olarak görmeye devam ediyor. Oysa lisansüstü eğitim gençlerin hayata bakış açılarını biraz daha geliştirir. İş odaklı koşullanan gençler ne yazık ki lisansüstü eğitimden uzak duruyorlar. Diğer yandan, yabancı dil ve ALES baremleri de caydırıcı rol oynuyor yüksek öğrenimde.
OECD’nin eğitime ilişkin raporunda 15-19 yaş aralığının eğitiminde okullaşma oranı %69 civarında ve çok düşük görünüyor. Okul öncesi eğitimde ise okullaşma oranı çok daha düşük düzeylerde, %39 olarak belirtiliyor. OECD ülkelerinde bu oranlar Türkiye’den çok yüksek düzeylere çıkıyor.
Okul öncesi eğitimden itibaren okullaşma oranlarında çok ciddi bir geri kalmışlık bulunuyor. Dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olma yolunda olan Türkiye’nin, aynı yolda geriye doğru gittiği söylenebilir.
Çocuklar okuduğunu anlarsa, muhakeme yetenekleri gelişirse, gençler bilginin önemini kavrar, daha iyi eğitim alırsa eğer bu ülkenin kaynaklarını daha iyi değerlendirir. Aksi takdirde başka ülkelere gitmenin hesaplarını yapar.