Benim yaşlardaysanız, Liberal Parti’nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı iş insanı Besim Tibuk’u elbette bilirsiniz…

Benim yaşlardaysanız, Liberal Parti’nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı iş insanı Besim Tibuk’u elbette bilirsiniz…
.
O tarihlerde siyaset sahnesindeki iyi tespitleri ile aslında vatandaşın gönlüne girmeyi başarmıştı, ancak bunu oya dönüştürememişti.
.
Sebebi ise bizim vatandaşların:
Siyasi partisini,
Gittiği berberini,
Tuttuğu takımını,
Bindiği arabasının markasını ve
İçtiği içeceğini,
Kolay kolay değiştirmediği gerçeği idi.
.
Zamanında: “Ben asgari ücretten vergi almayacağım” iddiası oldukça fazla tartışma konusu olmuştu.
.
Ama o sakince şöyle bir açıklama yapıyordu:
“Asgari ücretli parayı ne yapacak?
Gidip ihtiyaçlarına harcayacak.
Biriktirecek hali yok ya!
Elbise alacak,
Ayakkabı alacak.
Ben vergiyi alışveriş yaptığı, parayı harcadığı o esnaflardan alacağım.
Esnaf, alışveriş yapıldığı için kar edip memnun olacak, vergisini güle oynaya verecek.
Ben devlet olarak vergimi alacağım,
Esnaf ayakta duracak,
Asgari ücretli mest olacak,
Piyasa hareketlenecek.
Ekonominin temel kanunudur bu…
Korkmamak lazım…”
.
Besim Tibuk geçenlerde ortaya çıkarak bir röportaj verdi.
İnşaatında sona yaklaşılan Çanakkale köprüsü hakkında şöyle dedi:
“Memlekete atılmış en büyük kazıktır. Birisi de çıkıp ‘ya bunu kaça mal ediyorsun, kaç kişi geçecek?’ diye sormuyor… 3-4 senedir söylüyorum, tekrar söylüyorum köprü memlekete atılmış en büyük kazıktır. Çanakkale Köprüsü aleyhine muhalefet de ses çıkaramıyor. Neden çıkaramıyor biliyor musun? ‘Çanakkaleli, Gelibolulu bana düşman olur’ diye düşünüyor. Çok enteresan, muhalefet de ‘ben bunu söylersem oy kaybederim’ diye düşünüyor…”
.
Biz Çanakkaleliler olarak hiçbir zaman köprüye karşı çıkmadık.
Bazı iyi tarafı olduğu gibi,
Bazı kötü tarafı da vardı elbette...
.
Bunu teraziye koyarak hak hukuk çerçevesinde iyi tartmak gerekti.
.
Köprünün, Çanakkale-Eceabat feribot geçiş güzergâhında olan şehrimizin trafiğini alt üst ettiği muhakkak.
.
Trafiği rahatlatmak adına, zaman zaman iskelenin, “Nara tarafına” kaydırılması fikri bile tartışıldı.
.
Esnafların zarar göreceği düşüncesi olsa da köprü, şehrin rahatlaması için tam bir çözüm olacaktı.
.
İlk köprü fikri ortaya atıldığında güzergâh olarak Kilitbahir-Çimenlik Kalesi arası düşünülmüştü.
.
Şehrin ortasına kurulacak ayaklara ve Gelibolu tarafının SİT Alanı olması sebebi ile herkes buna karşı çıkmıştı.
.
Köprü yapma fikri tekrar gündeme gelince yer tespitinde itirazları değerlendiren yetkililer, köprüyü şimdiki yerine taşımaya karar verdiler.
.
İtiraz edenler tabi ki oldu.
Zira iş sadece köprüyü yapmakla bitmiyordu.
Yollar ve geçiş noktaları arazi kaybına yol açıyor, ormanlık alan, ekili arazi v.s. gibi yerlerin yok olmasına yol açıyordu.
.
Ayrıca bu yolların yapımında kullanılacak binlerce metreküp çakıl, kum gibi dolgu malzemelerinin temini için açılacak taş ocaklarının çevre zararları meydana çıkacaktı.
.
Elbette medeniyet genişlerken bazı etkilerinin de gözardı edilmesi gerekebilir.
Ancak bunların kabul edilebilir değerlerde olması beklenir.
.
Nihayetinde köprü yapımı için karar verildi ve ihale aşamasına gelindi.
Köprüyü yapacak gücü olmayan iktidarın, bunu tamamıyla yatırımcılara pazarlaması gerekiyordu.
.
Kar getirisi az olan oldukça maliyetli bu yatırıma, ekonominin gidişatını iyi görmeyen şirketler ilk başlarda haklı olarak pek ilgi göstermedi.
.
Köprüyü yapmakta ısrarcı olan iktidar,
Yapım ve işletme işinde, “Euro ile ödemeyi” taahhüt edince,
Üzerine,
“40 bin araç günlük geçiş garantisi” de verince,
“Bal üzerinde kaymak” olan ihaleye girecek bir konsorsiyum anında bulundu ve ihale edildi.
.
Daha ihale aşamasında “15 Euro+KDV” olarak belirlenen geçiş ücreti o tarihte 70 lira ediyorken, daha köprü bitmeden 200 liraya çıkması,
En başta köprünün ihale şartlarına karşı çıkan bizleri ve
Ekonomimize güvenmeyen yatırımcıyı haklı çıkardı.
.
Köprü yaptırma konusunda ısrarcı olup, alternatif bulamayan iktidarın bütçeye verdiği zarara karşılık Besim Tibuk da bu sözleri çekinmeden söyledi.
.
Bu ülkeye atılmış en büyük kazık mıdır?
Bilemeyiz ancak,
25 sene ödenecek köprü parası hesap edilirse:
“2.5 köprü parasına 1 köprü yapmak pek akıl karı değil…”
.
Köprü 18 Mart 2022 tarihinde iktidar tarafından seçim yatırımı olarak açılacak.
.
Açıldığı andan itibaren;
Van’da kahvede pişpirik oynayan vatandaş,
Karadeniz’de lüfer avındaki bir balıkçı,
Urfa’da kebabını yapan bir usta,
Erzurum’da bir düğünde Atabarı oynayan bir vatandaş,
Ezine’de peynirini mayalayan bir usta,
Bodrum’daki yazlığında kebap yapan bir vatandaş,
Ve bunun gibi milyonlar,
Hiç haberleri bile olmadan, (köprüden geçmeyen araçların taahhüt edilen kısmını) ceplerinden bu şirkete ödemeye başlayacak.
.
Sizler ödemeyi yaparken, iktidar “Ne büyük bir iş başardığını” meydanlarda “Bağıra bağıra, övüne övüne ve kabararak” anlatacak, sizden yeni bir beş sene için oy isteyecek.
.
Ama kimse Besim Tibuk gibi çıkıp:
“Bu köprü memlekete atılmış en büyük kazıktır. Birisi de çıkıp ‘ya bunu kaça mal ediyorsun, kaç kişi geçecek?’ diye sormuyor…” demeye cesaret edemeyecek…
 
***
HAYDİ GENÇLER AŞIYA
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarına göre yaşanan virüs vakalarının yüzde 40’lık kısmı 23 yaş altı gençlermiş.
.
Virüs baktı ki aşılanan yaşlılardan iş çıkmıyor, yönünü gençlere çevirmiş belli.
.
Gençlerin bu kadar çok vakaya sebep olmasının tek sebebi ise “Aşılanmamaları…”
.
Ulen,
Pandemi yasaklarında sokağa çıkan 65 yaş üzeri vatandaşları kovalayan siz değil miydiniz?
“Girin içeri, virüs bulaştıracaksınız” diyerek?
.
Allah’ın sopası yok.
Sıra döndü dolaştı ve size geldi.
Şimdi biz söylüyoruz:
“Aşı olmuyorsanız, girin içeri…”
.
İşin şaka tarafını bir yana bırakırsak,
Gençler olarak bu işi fazla dallandırıp, budaklandırmadan ciddiye alarak aşınızı olun.
.
İnternetten her duyduğunuz “komplo teorilerine” inanmayın.
Siz yanı başınızda size yardımcı olacak “Doktorlarımıza” inanın.
.
Her fırsatta Atatürkçü olduğunuzu söyleyen sizler, onun “Beni Türk doktorlarına emanet ediniz” sözlerine güvenin ve doktorlarımızın dediklerini uygulayıp aşınızı olun...
.
Elbette gençlere de ulaşmak zor.
Ama bakanlık bunun da yolunu bulmuş gözüküyor.
Sürekli olarak ellerinden telefonu bırakmayan bu yaş grubuna youtuberlar kanalıyla ulaşmayı hedefliyormuş.
.
Haber aynen şöyle:
“COVID-19 virüsüne karşı aşılamayı hızlandırmak ve bulaşı azaltmak için gençleri hedefleyen bakanlık, aşının önemini anlatabilmek için youtuberlar ile işbirliğine hazırlanıyor.”
.
Yaşlısı, genci herkes taşın altına elini koymalı ve bu illetten bir an önce kurtulmalıyız.
.
Bir zamanlar kızamık ve suçiçeğine karşı kampanyalar yapılmıştı bu ülkede:
“Haydi çocuklar aşıya” diye.
.
Dönüp dolaşıp aynı kapıya geldik galiba:
“Haydi gençler aşıya…”