Küresel ısınmanın önüne geçmek için 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması tarafından belirlenen 1,5°C artış hedefiyle sınırlamak zor görünüyor.

Küresel ısınmanın önüne geçmek için 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması tarafından belirlenen 1,5°C artış hedefiyle sınırlamak zor görünüyor. Enerji tüketimi, haliyle enerji ihtiyacı sürekli artıyor. Artan enerji talebi de kömür ve petrol gibi fosil yakıt tüketimine bağımlılığı artırıyor.
Rüzgâr ve güneş gibi beyaz enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar, kömür ve petrol tüketimini hedeflenen seviyelerde azaltmıyor.
Enerji sektörünün karbondan arındırılması, küresel ortalama sıcaklıkların bu yüzyılda 1,5°C'nin üzerine çıkmasını önlemek için gerekli olan 2050 yılına kadar net sıfır sera gazı salınımı hedefine ulaşmak için özellikle önemli bir strateji olarak kabul ediliyor. Bununla birlikte, bu kadar ani ve kapsamlı bir geçişin tarihsel emsali bulunmuyor. Karbon tüketimi arzu edilen seviyede azalacak gibi görünmüyor.
Son 60 yılda bütün ülkelerde fosil yakıt kullanımındaki tarihsel düşüş istatistiklerini inceleyen çalışmalarda ne yazık ki fosil yakıt tüketiminde çok ciddi bir azalmanın olmadığı görülüyor.
Yapılan çalışmalarda, ülkelerin Paris İklim Anlaşmasına imza koyduğu, doğalgaz, kömür ve petrol gibi fosil yakıt tüketiminin azaltılacağına dair politikaların uygulandığı, ancak çok az bir düşüşün meydana geldiği dikkati çekiyor.
1960 ile 2018 yılları arasında 105 ülkeden oluşan bir örneklemede kömür, petrol veya doğal gaz kullanımının son 10 yıl içinde %5'ten daha hızlı düştüğü 147 gelişme bulunuyor. Fosil yakıt kullanımındaki hızlı düşüş, tarihsel olarak Danimarka gibi küçük ülkelerle sınırlı kalıyor. Hedeflenen düşüşün çok gerisinde bir azalma bulunuyor, buna da azalma denirse. Çin gibi esas ana tüketicilerde bir kıpırdama görünmüyor.
Petrol kullanımı enerji talebi yüksek ülkelerde yavaş da olsa azalıyor. Bu ülkeler petrolün yerine başka enerji kaynaklarını ikame ediyor. Bir yerde AB ülkeleri gibi gelişmiş ülkeler petrolde dışa bağımlılığı da azaltmanın yollarını arıyorlar.
Uzmanlar kömürün enerji kaynağı olarak yoğun bir şekilde kullanıldığı Çin, Hindistan ve diğer uzak Asya ülkelerinde, kömür tüketiminde az da olsa bir düşüşün küresel ısınmanın önüne geçmede yeterli olmayacağı görüşünde birleşiyorlar.
Kömür ve petrol kullanımının tamamen durdurulması halinde Paris İklim Antlaşmasında belirtilen hedeflere ulaşmak mümkün görünüyor. Aksi takdirde sıcaklık artışının önüne geçmek son derece zor.
Dünyada alternatif sürdürülebilir enerji kaynaklarına ciddi yatırımlar yapılıyor. Ancak enerji ihtiyacı Çin ve Hindistan gibi ülkelerde çok hızlı artıyor. Sanayi yatırımları ve elektriğe bağlı yaşam standartları, kömür ve petrolün toplam enerji tedarikindeki payını çok fazla azaltmıyor. Enerji verimliliği ve tasarrufu alanlarında da ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor. Aksi halde hava ısınmaya, kuraklık artmaya, göller kurumaya devam edecek.