Demokrasinin mucitleri, bundan 2500 sene evvel, demokrasinin eğitimli ve erdem sahibi insanların yönetim biçimi olduğunu belirtmişler.

Demokrasinin mucitleri, bundan 2500 sene evvel, demokrasinin eğitimli ve erdem sahibi insanların yönetim biçimi olduğunu belirtmişler. Az gelişmiş toplumlarda suiistimal edilebileceğine dikkat çekmişler.
Yine demokrasilerde hoşgörü önemli yer tutmaktadır. Bununla birlikte, insanların diğer insanların kişilik haklarına tacizde bulunmak demokratik hak değildir. Eğitimli erdem sahibi insanlar nezaket sahibidir zaten.
Demokrasinin en çok konuşulduğu bugünlerde bazı istatistiklere bakmakta yarar var. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı seçildiği 2014'ten 2020 yılına kadar 38 bin 581 kişi hakkında hakaret davası açılmış. Erdoğan öncesi bu sayı Evren'den itibaren toplam 1716 olmuş.
Abdullah Gül döneminde açılan davalardaki sanık sayısı, bir önceki döneme göre dört kat artarak 848'e çıkmış. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilk 4 yıllık görev süresinde toplam sanık sayısı ise bir önceki döneme göre yaklaşık 20 kat artmış.
1994-2014 arasında, “Cumhurbaşkanı'na hakaret” suçlaması ile hakkında dava açılan kişi sayısı bin 138 olmuş. 2014–2020 yılları arasında ise bu sayı adeta zirve yaparak 38 bin 581'e ulaşmış.
2018'de yılında 6 bin 270 sanıktan 2 bin 775'i, 2019'da 13 bin 990 sanıktan 4 bin 291'i, 2020'de ise 9 bin 773 sanıktan 3 bin 655'i hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş.
Geçmiş dönemlerde açılan hakaret davaları sayısı oldukça düşük düzeylerde bulunuyor. Abdullah Gül döneminde 848 adet dava açılırken, Kenan Evren döneminde 340, Turgut Özal döneminde 207, Ahmet Necdet Sezer döneminde 163, Süleyman Demirel döneminde ise sadece 158 adet Cumhurbaşkanına Hakaret davası açılmış.
Elbette bir ülkede cumhurbaşkanına hakaret etmek çok doğru bir davranış değildir. Partili cumhurbaşkanlığı döneminde hakaret sayılarının aşırı düzeyde artması ciddi bir problemdir. Zaman zaman muhalefetin de şikâyet ettiği nokta budur. Siyaseten eleştirilerin dozu kaçınca söylemler cumhurbaşkanına hakaret çizgisine gelmektedir. Partili cumhurbaşkanı milletin genetiğine uymamaktadır.
Cumhurbaşkanına hakaretten on binden fazla mahkûmiyet kararı verilmesi, eleştiri kapılarını da kapatmaktadır. Biraz daha hoşgörüye, ifadelerin de yumuşatılmasına ihtiyaç vardır. Adli makamların da baskı altında kalmadan karar vermeleri gerekmektedir. Bazı kararlar, kamu vicdanını rahatsız etmektedir.
Atatürk, ilk köy ziyaretini Balıkesir’in Gökçeyazı köyüne yapmıştır. 8 Şubat 1923 yılında yaptığı ziyarette, köylülerle oturup dertleşmiş, problemlerini dinlemiştir.
Ziyarette, Atatürk muhtara dönerek, epey yaşlı olduğunu, hangi harbe katıldığını sorar. Muhtar da 93 harbine katıldığını anlatır. Atatürk, o harpte kendisinin de savaştığını, kendisini görüp görmediğini sorar. Muhtar da, hadi be Sen 93 harbinde daha ananın karnında bile değildin diye cevap verir. Atatürk kahkahalarla güler ve muhtara son lafını tekrar söylemesini ister ama muhtar kabul etmez.
Bu sohbette muhtarın sözleri başka türlü de anlatılır ama neticede hoşgörü ve erdem, insanları seçtiklerine yaklaştırır. GırGır dergisinin Rahmetli Özal’la ilgili karikatürleri, Rahmetli Levent Kırca’nın Demirel başta olmak üzere, siyasileri tiplemeleri hep demokrasinin hoşgörü örneklerindendir.
Memleket demokraside geriye gidiyor sanki.