Bir zamanlar TV kanallarında Orhan Boran hatanın belirli günlerinde program yapardı. Bunlar eski sanatkârlar. Her konuda konunun kahramanı kendi olurdu bazı acı gerçekleri esprili şekilde izleyicileri
Bir zamanlar TV kanallarında Orhan Boran hatanın belirli günlerinde program yapardı. Bunlar eski sanatkârlar. Her konuda konunun kahramanı kendi olurdu bazı acı gerçekleri esprili şekilde izleyicilerine yansıtırdı.
Hikaye: Her ay başı biz arkadaşlar ilçemizin değişik memuriyetlerin de görevliyiz. Mesai sonu Hüsnü abimizi de alıp lokantada güzelce yiyip içkilerimizi de içip zıp zip Ahmet’in kumarda oynatılan kahvesinde kumara oturup aynı zamanda kumarda Hüsnü abimizin o ayki aylığını da alıp böyle ederken; şimdi biz almasak adam mutlaka oynayacak başkası alçağına biz alıyoruz arada harçlık veriyoruz. Derken bir akşam Hüsnü abimiz acayip bir ses neticesi masaya yığılıp öldü. Ailesine sen haber ver derken kuraya baş vuruldu. Haber verme işi bana düştü. Eh zor bir görev. Evine gittim kapıyı çaldım hanımı çıktı beni görünce dur ben anlatayım dedi ve aylıkları aldınız lokanta da yediniz içtiniz sonra kumara oturup bütün parasını aldınız. Yeter be bıktım artık inşallah onun ölüm haberini getirmişsindir dedi. Ben de aynı anlattığın gibi oldu dedim. Bu zor işi selametle sonuçlandırdık.
Sağlık merkezinde görevli iken 1970’li yıllarda Bayramiç’ten kızını okutmak için bir sağlık memuru tayin oldu. O yıl bitirilmiş bulunan 40 dairelik Kaymakam Hayri Kozakçıoğlu tarafından kuralar neticesi lojmanlara yerleştik. Abimizin kurası dairesinin altı şehir kulübü aldığı aylığı her ay orada veriyormuş. Bir bayram günü daire arkadaşı hemşire hanım kocası ben ve eşim hemşire hanıma abe abla sen aylığı aldığı gün çok güzel bir sofra hazırlayıp aşağı salmasan ya dedim. Kadının sinir sistemi bozulmuş hemen bu varya dedi eline para geçti mi adeta kuduz köpek kesilir nereye saldıracağını bilmez aşağı kulübe iner bütün parasını verir. Ondan sonra çok rahattır. Hayvan de eşek de hihihi, hihihi güler ben ne napayım dedi.
Bir gün abimize İzmir Kızılçullu köy enstitüsünden birlikte; bu okul öğretmen ve sağlık memuru yetiştiriyormuş mezun olduğu bir arkadaş geldi. Hoşbeşten sonra adam hanımını anlatmaya başladı. Eve gelirim bana benden yemek mi bekliyorsun zıkkım ye diyormuş. Ben de odada bir yere kıvrılıp yatıyorum tam uykuya yeni dalmışım hanım eline bir tepsi almış beni uyandırıp tepsiye tempo tutup hadi oyna bakalım biraz sonra sen çalıcan ben oynucam diyormuş. Böyle bir olayın çok etkisinde kaldım. O gidince abimiz şöyle dedi. Bu varya dedi her aylığı alınca kumara verir ondan sonra rahattır. Ama hanımı kafayı bozmuş dedi. Velhasıl bu kumar çok kötü bir hastalık Allah cümlesini korusun.
Okuyan okuyucularımıza selam olsun…