Önce şu metni bir okuyun.

Önce şu metni bir okuyun.
“Dünyada bir sorun var, artan fiyatlar var, konjonktürel sorunlardan başta pandemi olmak üzere, savaşlar olmak üzere kıtlık olmak üzere bize de yansıyan etkiler var. Bunun da farkındayız ama bizim en büyük kıymetimiz milletimizle olan bağımız. Biz milletimizin bütün dertlerini biliyoruz, masaya yatırıyoruz, çözmek için adımlar atıyoruz. Asgari ücret başta olmak üzere bütün konuları değerlendirip adım atmak da bize yakışır diye düşünüyorum bu konuda biraz zamana ihtiyacımız var.”
.
Bunu kim demiş olabilir?
.
a.Muhalefet partisi sözcüsü.
b.İktidar partisi sözcüsü?
.
Hangisi?
.
Cevabın büyük ihtimalle “B” olarak verildiğini duyar gibiyim.
Çünkü “yapacağız, edeceğiz, zaman lazım” gibi cümleler var.
.
Doğru mu?
Doğru.
.
Bunu “19 sene tek başına iktidarda olan bir parti sözcüsü” söyler mi?
Söylemez.
.
Avrupa’da iktidar partisinin sözcüsü olarak böyle bir cümle kursanız,
Sizi alaya alırlar.
Dalga geçerler.
.
Zira orada,
“Yemezler…”
.
Ama bizde?
Farketmez.
19 yıldır bu sözlerin gideri var…
.
AK Parti sözcüsü, Kılıçdaroğlu için diyor ki:
“Genel Başkan olduğu günden bugüne kadar asla vazgeçmediği ‘iktidar gidiyor biz geliyoruz’ söylemi olduğunu bir kez daha gördük.

Kılıçdaroğlu, ilk kez bunu söylemiyor. Genel Başkan olduğu hafta CHP Sözcüsü ‘Recep Bey’e artık rahat uyku yok.’
O gün gideceğini söylemiş, yıl 2010.
Hemen ardından yıl 2011 genel seçim; ‘Yüzde 40 alamazsak istifa ederiz.’
Yıl olmuş 2018, Kılıçdaroğlu demiş ki: ‘Seçimi yüzde 60 ile almazsak bırakacağız.’
Her seçimde ‘iktidar gidiyor biz geliyoruz’ demiş.
11 kez seçim kaybetmiş.”
.
Sözcüye söylenecek tek cümle var:
“19 yıl tek başına iktidarı yönetmiş bir iktidar partisi söyleminde hala, ‘Zamana ihtiyacımız var’ diyorsa ve hala bu milletten oy alıyorsa muhalefet ne yapsın?”
 
***
Dün 3 Kasımdı…
19 yıl önce ne olmuştu önce bir hatırlayalım:
.
3 Kasım 2002 Genel Seçimi yapıldı.
.
Bu seçim öncesinde adaylar belirlenirken Anayasa Mahkemesi, Erdoğan’ın TCK’nın 312. maddesinden mahkum olduğu gerekçesiyle “Milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmadığını” belirterek parti kurucusu olamayacağını hükme bağlamıştı.
.
Yüksek Seçim Kurulu da Anayasa’nın milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen 76. maddesinde yer alan “İdeolojik ve anarşik eylemlere katılma” hükmünü gerekçe göstererek Recep Tayyip Erdoğan’ın adaylığını kabul etmedi ve Erdoğan, Genel Başkan olmasına rağmen seçimlere giremedi…
.
Olayr şöyle gelişti:
Seçim öncesi ittifak görüşmeleri oldu.
DYP ile ANAP arasında neredeyse bağlanan ittifak, bir anda “Nedeni anlaşılmaz şekilde” bozuldu.
.
Seçim “Erdoğan’sız” yapıldı.
.
Sonuçta AK Parti:
Yüzde 34,29 oy alarak 550 sandalyeli Meclis’te 363 milletvekiliyle tek başına iktidar oldu.
(Yani seçmenin üçte bir oyunu alarak meclisin yüzde altmışaltısına sahip oldu)
.
Deniz Baykal başkanlığındaki CHP, yüzde 19,8 oy alarak 178 sandalye elde etti.
.
9 tane de bağımsız aday meclise girdi.
.
Diğer taraftan;
DYP yüzde 9.5,
MHP yüzde 8.4,
Genç Parti yüzde 7.2
Oy alarak parlamento dışında kaldı.
(Halkın yüzde 25’den fazla oyu çöpe gitti.)
.
Böylece yıllarca tek başına ülkeyi yönetmiş iki parti anlaşılmaz bir şekilde baraj altında kaldı.
.
Üçüncü bir partinin Meclis’e girmesi durumunda tek başına iktidar şansını yitirecek AK P,arti bu garip sistem sayesinde yüzde 34 ile neredeyse Anayasayı değiştirebilecek Meclis çoğunluğuna ulaştı.
.
Hatırlarsanız o tarihte AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Genel Başkan olmasına rağmen Milletvekili olamadığından başbakan olamadı.
.
Tekrar genel seçim yapılana kadar başbakan olamayacak olan Erdoğan’ın şansı birden bire döndü...
.
Tesadüfe bakın ki,
Pervari İlçesine bağlı Doğanköy’de sandık kurulları oluşturulamadığı ve bir sandığın kırılmış olduğu haberi çıktı.
.
Ne olacaktı şimdi?
.
Adalet ve Kalkınma Partisi derhal harekete geçerek bu haksızlığın, hukuksuzluğun ortada kaldırılması ve milletin iradesinin sandığa yansımadığını öne sürerek, “Siirt’teki seçimlerin iptali için Yüksek Seçim Kurulu’na başvurdu.”
.
Hemen toplanarak başvuruyu haklı bulan YSK, 2 Aralık 2002 tarihinde, Siirt’teki seçim sonuçları iptal ederek:
“Bu seçim çevresindeki seçimlerin yenilenmesine karar verdi.”
.
Bu iptal kararıyla 3 Kasım’daki seçimde Siirt’ten milletvekili seçilen ve AK Parti’den Mervan Gül, CHP’den Ekrem Bilek ile bağımsız Fadıl Akgündüz’ün üyelikleri düştü.
.
Partiler yeni aday gösterecekti.
Fakat “Erdoğan” yine aday gösterilemeyecekti.
Çünkü önünde daha önce işlediği suçtan ötürü Anayasal bir engel vardı.
.
Seçimden sonra, 5 Kasım 2002’de Erdoğan’ı ziyaret eden dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal:
“Kanaatim, bir insanın siyasi suç niteliğinde mahkûm olması, ömür boyu siyasetten mahrum edilmesine gerekçe olmamalıdır” dedi.
.
Bunun üzerine AK Parti Anayasanın ilgili maddelerini değiştirmek üzere meclise teklif getirdi.
.
AK Parti’nin Anayasa değişiklik teklifinde, Anayasa’nın milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen 76. maddesinde yer alan “İdeolojik veya anarşik eylemlere” ifadesi ile “Affa uğramış olsalar bile” tabiri çıkarılarak yerine, “Terör eylemi” tanımlamasının getirilmesi öngörüldü.
.
Anayasa’nın 78. maddesinde öngörülen değişiklik ile de Erdoğan için ara seçim yolu açılması hükme bağlandı.
.
Madde metnindeki “Ara seçim her seçim döneminde bir defa yapılır ve genel seçimden 30 ay geçmedikçe araseçime gidilemez” ifadesi çıkartılması hükme bağlandı.
.
Ancak kanuna göre araseçim eski adaylarla yapılacaktı.
Bunun üzerine AK Parti listesinden ilk sırada seçime giren Merdan Gül istifa etti.
.
Yerine Erdoğan aday gösterildi.
Artık Erdoğan’ın önünde engel kalmamıştı.
Gönül rahatlığı ile seçime gidilebilirdi.
.
9 Mart 2003’te yenilenen ve yalnızca 4 partinin katıldığı araseçim sonucunda “Adalet ve Kalkınma Partisi Siirt’teki 3 milletvekilliğini de kazandı…”
.
Böylece AK Parti’nin milletvekili sayısı 365’e yükselirken,
Cumhuriyet Halk Partisi’nin milletvekili sayısı 177’e,
Bağımsızların sayısı ise 8’e düştü...
.
Aynı seçimde AK Partide 1. sıradan aday gösterilen Recep Tayyip Erdoğan da, Siirt’ten milletvekili seçilerek TBMM’ye girdi.
.
Sonrası mı?
.
Bu Anayasa maddelerinin değişikliği AK Parti ve CHP oylarıyla mecliste kabul edildi.
.
Cumhurbaşkanı Necdet Sezer yeni kabul edilen Anayasa maddelerini onaylamayarak “Veto” etti.
.
Meclise geri dönen maddeler, tekrar oylanarak CHP desteği ile aynen kabul edildi.
Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, bu kararı onaylamak zorunda kaldı.
.
O tarihlerde Erdoğan-Baykal ikilisinin İstanbul’da bir gizli buluşma gerçekleştirdikleri iddiası da tartışma konusu oldu.
.
CHP kaynakları bu görüşmenin Sezer’in anayasa değişikliğini veto ettiği 19 Aralık 2002 tarihinde yapıldığını öne sürerken, AK Parti’ye yakın kaynaklar ise görüşmenin Anayasa değişikliğinin ardından 23 Şubat 2003’te yapıldığını savundu.
Baş başa görüşmenin ayrıntıları muamma olarak tarihteki yerini aldı...
.
Bugün seçimin ve AK Parti’nin tek başına iktidar olmasının 19. Yılı.
.
AK Parti sözcüsü diyor ki:
“Biraz zaman verin…”
.
19 yılda bu milletin size vermediği oy, vermediği desteği kalmadı.
.
Memleketin şu “perişan haline” bakınca da adama sorarlar:
“Zaman mı?”