Tarım ve Orman Bakanımız, mecliste milletvekillerine bilgi verirken zarar eden çiftçimiz olmaması lazım dedi.

Tarım ve Orman Bakanımız, mecliste milletvekillerine bilgi verirken zarar eden çiftçimiz olmaması lazım dedi. Aslında eden olabilir manasına geliyordu. Daha önce zarar eden çiftçi görmedim diyordu. Çiftçinin masraflarının arttığını fark etmiş olmalı ki zarar eden olmaması lazım şeklinde yumuşak bir ifade kullanmış.
Çiftçi yanlış yaptığı için zarar ediyor. Zarar ede ede, buğday, arpa, mercimek, nohut, fasulye, susam ekmekten vazgeçmeye başladı ve memleketi elin gavuruna mecbur etti. Dış güçler yüzünden buğdayın anavatanında, üretilenden daha fazla buğday ithal eder hale geldik. Sırada arpa görünüyor. O da Anadolu kökenli.
Evet çiftçimiz yanlış yapıyor. Bu nedenle zarar ediyor. Aslında çok kestirme yolları var. Tarlayı kökünden satsa hiç zarar etmez. Millet ne yiyecek diye bir derdi de olmaz. Kredi borçlarını, faizlerini, gübre, tohum, ilaç paralarını nasıl ödeyeceğim diye de düşünmez. Hatta bu sene fiyatlar nasıl olur diye de bir derdi olmaz.
Çiftçinin zarar etmemesi lazım. İkinci kolay yolu da tarlayı kafadan kiraya vermektir. Başkası zarar etsin. Ne gerek var ekip de zarar etmeye. Zaten eksen bile senelerdir elin gavuruyla yarış yaptırıyorlar. Gümrük vergilerini kaldırıp, malın fiyatını yerlerde süründürüyorlar. Harmanda ele geçen para borçların faizini bile karşılamıyor. Ne dert edeceksin. Zaten para var ithal ederiz deyip, elin gavuruna para kazandırmıyorlar mı?
Çiftçinin zarar etmemesi lazım. Üçüncü en önemli yol üretim maliyetlerini düşürmek gerekiyor. Çok kolay aslında. Akşama kadar 8 liralık elektrik yakan elektrikli traktörden alması lazım. Böyle olunca dönüme mazot masrafı 10 kuruşa düşüverir. Hatta 5 kuruşluk daha elektrik yükledin mi toprağı un ufak edersin. Elin kontağa giderken de titremez.
Şimdi on kuruşa tarlayı sürüp işlemek mesele olmaktan çıktı. Ancak ekmek için tohum lazım, taban gübresi lazım, çimen gübresi lazım, ot ilacı lazım, lazım da lazım. Hepsi pahalanmış. Hadi elektrikli biçerdöver ile 5 kuruşa hasat etmek mümkün tarlayı. Ama diğer masrafları ne yapmak lazım. Elbette onların da bir çaresi var. Ekmezsen hiçbir masraf olmayacak gerçi ama beleşe işlenmiş bir tarlayı da ekmesen olmaz. Onların da elektriklileri olsaydı iyi olurdu ama. Hani elektrikli ot öldüren falan. Gerçi Ruslar bir defa ekilip 5-6 sene biçilen çok yıllık buğdayı elde etmeye çalışıyorlardı ama daha başaramadılar.
Kontrolsüz yapılan ithalatlar çiftçinin alın terini toprağa gömdüğü gibi, üretimden elini eteğini de çektirmeye devam ediyor. Rakamlar ortada. Dünyanın en fazla buğday ithal eden ülkesi Türkiye. Mercimek, nohut, arpa ve mısır ithalatında ilk onda yer alıyor. Toplamda 130 gıda kaleminde ithalat devam ediyor. Türk çiftçisi kazansa ithalata gerek kalır mı?