Televizyon kanalları bir yandan, sosyal medya araçları diğer yandan her biri afyon misali insanımızı esir almaya çalışıyor.

Televizyon kanalları bir yandan, sosyal medya araçları diğer yandan her biri afyon misali insanımızı esir almaya çalışıyor. Bazı alanlarda gerçekten bağımlılık yapan, tedavi gerektiren olumsuz gelişmeler meydana geliyor. İnsanların ilgi alanları adeta bombardıman altında. İnsanlar sürekli bir yerlere çekilmeye çalışılıyor veya yönlendiriliyor.
Kendi işi ve gücüyle ilgili düşünsel anlamda harcayacağı zamanın önemli bir kısmı sosyal medyada geçiyor. Sosyal medya ve oyunlar daha fazla bağlamak için ellerinden geleni yapıyor.
Yirmi sene öncesine kadar akşamları televizyon kanallarında televole olarak nitelendirilen magazin programları, artistlerle, sanatçılarla ve yaptıkları eylemlerle, sürekli gündemde kalmanın verdiği, insanların beyninde olmanın gerekliliğiyle insanı adeta meşgul ediyordu. Bunların yerini artık tuberler almaya başladı. Youtube kanallarında, instagram, facebook gibi sosyal medya araçlarında akla ziyan hareketlerle yeni yüzler ortaya çıkmaya başladı. İyi de para kazanıyorlar. Yüzbinlerce takipçileri var. Akılda kalmayan bu ilgi bombardımanları insanı kendi gerçeğinden uzaklaştırıyor ne yazık ki.
Öğrencilerde ilgi dağınıklığı çok belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Akıllı telefonlar ve sosyal paylaşım sitelerin adeta toplumdan uzaklaştırıyor. Facebook, instagram, whatsup, youtube ve twitter gibi sosyal paylaşım siteleri aracılığıyla kendilerine ulaşmak belki daha kolay görünüyor. Kırkbeş dakikalık ders süresince telefonuna bakmadan durabilen öğrenci sayısı çok az. Böyle bir ortamda ders işlemek neredeyse imkânsız görünüyor.
İnsanlar kendi inandıkları veya hissettikleri olgularla ilgili eylemlere iştirakte zorlanmalarının sebebini anlamak zor. Zaman ayırmak veya zaman yaratmakla ilgili sorunlar sürekli olarak artıyor. Sosyal paylaşım siteleri, satış siteleri intenetten bir bilgi taramasına dahi engel olabiliyor. Bununla birlikte sosyal paylaşım sitelerinde dersle ilgili bir konu çok etkili bir şekilde tartışılabiliyor. 
Gurupsal veya toplumsal dinamiklerin canlı bir şekilde içinde olamamak, canlı sosyal ortamlardan uzaklaşmak, ağırlıkla ilgiyi toplayamama ve sosyal medya araçlarının prangası altında olmasından kaynaklanmaktadır. Oysa pek bir işe yaramaz konularda yüzlerce paylaşıma rastlayabiliyorsunuz. Aynı insanımız, canlı sosyal etkinliklere katılmakta zorlanıyor. Bu çelişkiyi anlamak gerçekten çok zor. Evde oturduğu yerden aslan kesilen insanlar, gerçek hayatta çok önemli etkinliklere iştirak etmiyor. Sanal afyona adeta yenik düşüyor.
Düşünce atölyelerinde de ilgisizliğin çeşitli boyutlarını görmek mümkün. Aynı düşünce etrafında bir araya gelmiş gurupların aktiviteleri oldukça zayıf geçiyor. Üçüncü meclislerde mangalda kül bırakmayanlar dahi etkinliklerde yer alamıyor. Oturduğu yerden sanal alemde oluşturulan etkinlikler adeta uçuyor.
İnsanın duyarlılığını artırmak, gerçek hayattaki etkinliklere odaklamak neredeyse imkânsıza doğru gidiyor. Altmış, yetmiş yaşlarındaki bireyleri esir alabilen sosyal medya, üç beş yaşlarında tablet bilgisayarla tanışan çocuklarda neler yapabilir hiç düşündünüz mü?