Evet bir Melahat sahibi çıksa da Kilitbahir’in yukarıda ki cami avlusunda ki atıl durumda bulunan ‘’Çanakkale Geçilmez’’ yapan komutan Cevat Paşa’nın veremden ölen 18 yaşındaki kızının gerekli izinler
Evet bir Melahat sahibi çıksa da Kilitbahir’in yukarıda ki cami avlusunda ki atıl durumda bulunan ‘’Çanakkale Geçilmez’’ yapan komutan Cevat Paşa’nın veremden ölen 18 yaşındaki kızının gerekli izinleri alıp, güzel bir mezar yapılmasıdır.
Çanakkale’ye geldiğim 1998 yılından itibaren merakım icabı okumuş olduğum bir yazıda harp gemilerinin boğaz önlerinde gövde gösterisi yaptıkları harbin başlayacağının kaçınılmaz olup, belki de son bir defa Cevat Paşa’nın cami avlusunda 18 yaşında veremden ölen kızını ziyaret ettiğini okumuş olup o zaman cami yanındaki binadan yatırlara bakan görevli bir kadın kendini bu göreve adamış ona hiç tereddütsüz kızının mezarını sordum. Odur demişti net ve kesin iyice tartışılsın iyice bilenleri varken 9 Ocak 1916 yılında İngilizlerin harp sahalarını terk edişinin 106. Yılında TRT’nin müzik kanalında 9 Ocak 2021 gecesi geçen seneki İÇDAŞ Kongre Salonundan anı gecesini naklen verdi. Saat 19:15-21:00 arası hakikaten vefalı milletiz bunlardan çok memnun oluyorum.
Bir Melahat sahibi hikayesi: 19 Ocak 1961 günü 1940/6.tertip olarak İzmir Bornova’da 57.top alayında acemilik döneminde hiç okul görmemiş bilhassa doğu kökenli vatandaşlara öğretmenlere yaz tatili boyunca 3 ay müddetle askerlik görevi yaptırılıp okuma yazma öğretiliyordu. Yağmurlu bir gün hangar derileri üzeri lame rina da denilen oluklu çinko örtülü binada sözlü derste komutan atom nedir dedi. Kimse çıkmadı yumruk kaldırdım. Söyle dedi ‘’moleküllerin en küçük parçasına atom denir’’ deyince sen ne mezunusun deyip hemen bunu bilemediğim bir yer için yazın dedi. Dağıtım olunca İzmit Köseköy Roket taburunda ve meteoroloji kısmında kendimi buldum. Astsubay komutanımız İzmir Urla’lı Güner başçavuş olup aynı zamanda taburun futbol antrenörlüğü de yapıyordu. Her sene 1-30 Eylül arası Kandıra’nın Babadağ’ın da tek kişilik çadırlarda eğitime amaçlı yatıp kalkıyorduk. Dağ başı bir akşam üzeri batarya bölük askerleri orada yakın köylerden piliç satın almışlar. Komutanlar bir adet tavuk bıraktılar. Bir müddet sonra yanlışlık oldu deyip başka bir tavuk getirip tavuğu değiştirdiler. Daha sonra astsubay gazinosu çadırından bir asker geldi beni çağırdıklarını söyledi. Gittiğimde bizim komutan tavuğu neden değiştirdin değip bana hakaret etmeye bağırmaya başladı. Herkes görüyor. Benim en küçük bir bilgim olmadığı söylesem de anlatamadım. Çok üzgün şekilde çadırıma döndüğümde aşka gelip elimi kulağıma atıp, canı gönülden bu gazeli okumaya başladım. ‘’Meskenim dağlar başıdır sahraya hacet kalmadı/göz göz oldu yarelerim cerraha hacet kalmadı/bir Melahat sahibi çıksa da alsa bu canımı/hasılı bu dünyada yaşamaya en küçük takatim kalmadı diyerek moral bulmaya çalıştım. Bu defa biri subay diğeri astsubay gazinolarında görevli imişler. Senin gazel adeta yankılandı gazinodakiler hep dışarı çıkıp dinlediler. Bu defa subaylarda dahil sana haksız davranılıp, teselli edeceklermiş. İkinci bir hararete tahammülüm olmayıp idam edeceklerini bilsem yine de gitmiyorum dedim. Okuyanlara selam olsun…