Ekonominin E’sini bilmeyenlerin ahkam kesmesiyle olmuyor bu iş.

Ekonominin E’sini bilmeyenlerin ahkam kesmesiyle olmuyor bu iş. Üretmiyor, üretene köstek oluyorsanız paranızın değeri pul olur. 50 kuruşu darphanede 90 kuruşa basarsınız. Metal sektörü piyasadan 50 kuruşunuzu toplar, adi metal işlerinde kullanır. Çaydanlık yapar.
Ekonominin kitabını yazanlar, memlekette üretimin olmadığının farkında değiller. Osmanlının son döneminde de değillerdi. Patlıcanın yalakası olmayan şamar oğlanları padişahları yanıltmak suretiyle memleketi batırdılar.
Saray çevresi de aynı. İstatistik kurumu sürekli düzeltilmiş, yamultulmuş verilerle kendini iyi göstermeye çalışırken, memleketin batışına neden oluyor. Cahil ama cesur olan bu idareciler ne yazık ki, daha hafta başında Türk lirasını bir daha pul ettiler. Akademik kariyer yapmış bir insanın merkez bankasının başında hala duruyor olması çok ilginç. Biraz direneni uçuran zihniyet, bu adamı yerinde tutuyor.
Memleketin üst yönetiminde görev yapan bir Allah’ın kulu, faizlerin arttırılması gerekir, üretimin desteklenmesi gerekir diyemiyor. Kapıkulu olmuş zavallı beyinler memleketi batırmaya devam ediyor.
Kamu yatırımlarının neredeyse tamamını satarak piyasayı kontrol etmeyi başaran iktidar sahipleri, artık piyasayı kontrol edemiyor. Adalet ve insan hakları temelinde ciddi sorunlar yaşanan memlekette yabancı sermaye de kaçıyor. Başka bir ülkede yatırımın en büyük riski adalet mekanizmasıdır. Sağlıklı çalışmıyorsa yatırım yapmaz.
Aslında bir ülkenin karşılıksız gelir getiren en önemli sektörü tarımsal üretimdir. Son istatistiklere göre memlekette 55 milyon dekar arazi ekilmiyor.
Eğer 55 milyon dekar arazide buğday yetiştirirseniz en az 12 milyon ton buğday üretirsiniz. Bunun parasal değeri 4 milyar dolardır. Gübre ve ilaçtan tutun da un, ekmek ve pasta sektörüne kadar bütün işletmelere gelir sağlar. Türk çiftçisi de kazanır. Dışarı giden para Türk çiftçisinin cebinde kalır. Enflasyon en az 2 puan düşer. Halihazırda Türkiye buğday ithalatında dünya lideri durumunda ve ekilmeyen arazilerin bedelini bütün millet ödemektedir.
Tarım karşılıksız üreten bir sektördür. Hammadde kalemlerinin başında güneş, yağmur, toprak ve hava gelir. Bu dördüne de kira ve ücret ödenmez. Dolayısıyla masrafı olmayan kalemlerin ekonomiye kazandırılması her zaman artı değerdir. Tarımsal üretimini sakat ithalat politikalarıyla çökerten iktidar sahipleri ham maddede devlete yıllık bazda 5 milyar dolar, işlenmiş üründe 15 milyar dolar kaybettirmişlerdir. Buna karşılık ekilmeyen arazilerin bedelini ithalat yoluyla yine millete 15 milyar dolar ödeterek, 30 milyar doların kaybına neden olmuşlardır.
Merkez Bankasının bağımsız olmadığı ayan beyan ortadadır. Dövizin artmasına seyirci kalan bu kurum ne yazık ki halkın fakirleşmesine de idarecileriyle birlikte seyirci kalmaktadır. Az buçuk bilgisi, onuru varsa istifa etmelidir. Eğer istifa etmiyorsa bunun sokak ağzıyla ifadesi Koltuğu İçin Memleketi satmaktır.