Pazartesi günü döviz ve altın fiyatları yerinde duramadı. İstikrar için oy toplayan iktidar sahipleri istikrasızlığın istikrarına da imza atmış oldular.

Pazartesi günü döviz ve altın fiyatları yerinde duramadı. İstikrar için oy toplayan iktidar sahipleri istikrasızlığın istikrarına da imza atmış oldular.
Malum koinler de sanal alemde çarşılar pazarlar oluşturunca, altın ve döviz fiyatları %20’lik gidiş geliş yaşadı. Yaşamaya da devam ediyor.
Devlet idaresi ciddiyet ister. Enflasyon varsa var denir. Stagflasyon varsa var denir. Paranız değersizleşiyorsa kıymetlendirmenin yolu aranır. Faizlerin artırılması en kolay yöntemdir. Paranızı kıymetli yapacak malınız yoksa vay halinize. Değerli tutmak için piyasaya ne sürerseniz sürün faydası olmaz. Paranın değeri üretimle artar. Teknoloji üretimiyle artar. Bilgi ve teknoloji üretemiyorsanız paranız pul olmaya devam eder. 50 kuruşunuzu 1 lira masrafla basarsınız.
Paranın bu derece oynak olması tarihte görülmemiştir. Pazartesi günü 1050 lirayı gören gram altın, aynı günün gecesi 830 lirayı da gördü. Burada altın fiyatlarının değişimi gibi bir kavram gelişmiş olsa da, esas sorun Türk Lirasının zayıflığıdır.
Paranın değeri düşer, bir yere gelir durur. Enflasyon olur, devalüasyon olur, para gelir bir yerde bir gün olsa bile durur. Dakikada on defa değer değişimi olmaz.
Böyle oynak bir ortamda hangi imalat sektörü, hangi tüccar, hangi toptancı elindeki malı satmak ister. Malı kapıdan çıkmadan değer kazanacak. Bakkaldan çıkarken bile malın fiyatı değişiyorsa, böyle bir ortamda ticaret yapmak, şeytanla çelik çomak oynamaktan daha zordur.
Pazartesi günü akşamı iki saat içinde avronun 20 lirayı, doların 18 lirayı geçtiğini sonra bir gün öncesine geri döndüğünü gördük. Böyle devlet idaresi olmaz. Devlet ciddiyetle yönetilir. Son bir ayda fiyatlar %60 aralığında oynadı. Parayla para kazanılmaz ama kazananlar köşeyi dönenler oluyor demek ki. Madalyonun öbür yüzünde kazananlar kadar kaybedenler de oluyor.
Maliye ve hazine işlerine bakanlar evlerine boynu eğik gidemezmiş. Nasıl gidiyorlar acaba. Bakan oldum, yetkili oldum diye gidiyorlardır. Milletin canı çıksın umurlarında değil herhalde.
Hep anlatılır. 1980 öncesinde hükümetlerin gelip gittiği dönemlerdi. Rahmetli Ecevit Adalet Partisinden 11 milletvekilini transfer edip bakanlık vermişti. Onlardan biri de Urfa Milletvekili idi. Nur içinde yatsın. Özel kalemi bakanlar kurulu kararını imzalatır. Tam kapıdan çıkarken bakanımızın cumhurbaşkanının isminin altına imza attığını fark eder. Geri döner ve Sayın Bakanım cumhurbaşkanımızın altına imza atmışsınız der. Sevgili bakanımız hiç merak etme kızım O’nu da olacağım der. O günlerde bu bakanlıklar yaratılmış, koltuk bakanlıkları idi. Okuma yazma bilmesen de olurdu.
Hazine ve maliye işleri başta olmak üzere bazı bakanlıklar ehliyet ister. Ehliyetin yoksa baştan almayacaksın. Üç ay sonra affını istemek devleti zarara uğratmaktan başka işe yaramıyor. Bakanlar ve diğer bakanlar değiştikçe elin parası değerleniyor. Değerlense iyi, TL’nin canını çıkarıyor.