Kültür seviyesi ve yetişmişliğin yanında, egoların önüne geçilemediği yerlerde ötekileştirme çabaları daha da ön plana çıkmaktadır.

Kültür seviyesi ve yetişmişliğin yanında, egoların önüne geçilemediği yerlerde ötekileştirme çabaları daha da ön plana çıkmaktadır. İktidar hemen bütün ortamlarda kendinden olmayanı, kendi gibi düşünmeyeni sert dillerle eleştirmek suretiyle tabanda da sert çizgiler oluşturmaya çalışıyor. Yıllardır süregelen terör yandaşı, iş bilmez, bugünler daha iyi günlerin şeklindeki sözlerin yakışıksız olduğunu artık hemen herkes görüyor.
Türkiye’nin bir mozaik ve bu mozaiğin bir zenginlik olduğu hep söylenir ama uygulamada ayrımcılığın tepesine çıkılır.
Uçak, otobüs veya tren yolculuğunda insanların hep birbirlerine sorusu vardır. Memleket neresi hemşerim diye sormayan yoktur neredeyse. İkinci soru da genelde içinden mi şeklindedir. Muhabbet biraz ilerlerse, ırk boyutuna geçilir. Cehalet bazen peşin hükümleri de beraberinde getirir. Oysa Türkiye Cumhuriyeti nüfus kâğıdını taşıyan herkes bu ülkenin vatandaşı ve sahibidir.
Ötekileştirme insanın iç dünyasında iki boyutlu ortaya çıkmaktadır. Ya insan kendini ötekileştirmekte ya da başkaları tarafından ötekileştirilmektedir. Aslında olumlu tarafları olması gerekirken genellikle ötekileştirmenin sonunda olumsuz duruşlar ortaya çıkmaktadır.
Kamuda egolar, kifayetsiz muhterisler sayesinde güçlenmektedir. Ülkemiz insanının az okumuşluğu, hoşgörü ve herkesin yaşama hakkının kabulü konusunda fanatizmi sıklıkla ortaya çıkarmaktadır. Baskıcı davranışlar, benden veya bizden değiş duruşları olumsuz bakışı geliştirdiği gibi insanlar arasında zamanla husumetleri çoğaltmaktadır.
Farkına varmadan bu gelişmeler yıllardır yaşanıyor aslında. Devleti babasının çiftliği gibi görenler az değil. Kamu hizmetleri yıllardır yandaşlara yönlendiriliyor. Hatta kanıksanmaya başladı artık.
Sağcı solcu ötekileştirmeleri çok gerilerde kaldı ama yeni boyutlarıyla çok çoğaldı. Oysa Allah insanları kavimler halinde yaratmıştır birbirini daha iyi tanısınlar muhabbetleri artsın diye.
Büyük şehirlerde yöresel derneklerin ötekileştirmede çok etkisi görünmüyor. Tersine siyasi keskinlikleri memleket ortak paydasında örseleyerek hoşgörüyü geliştirebiliyorlar. Bununla birlikte yöresel olup da siyasetin içine çekilmiş dernek ve guruplarda ötekilik davranış ve tutumları çok yüksek düzeylerde görünüyor. Devleti suçlayarak başlayan söylem ve eylemlerde bu guruplar kendini devletten ve milletten ötekileştiriyor ve bunda başarılı olabiliyorlar.
Ötekileştirmeyle ilgili iddialarda haklı yoktur. Devleti idare edenler birilerini ötekileştirirken, aslında kendilerini de ötekileştirmektedirler. Zaten ötekileştiren konuşmaları kendi içlerindeki ötekileşmiş düşüncelerden kaynağını almaktadır.
Egonun örselenemediği yerde ne yazık ki çalışanlar da kendi içinde ötekileşebilmektedir. Oysa bu vatan milletin, dünya ise tüm insanların yaşama hakkı olan habitattır. İnsan olan hemen herkes varlığına saygıyı hak eder.
Kamu yönetiminde daha da keskinleşen bizden veya bizden değil anlayışı ne yazık ki çok keskinleşmiştir. Millet de birbirinden uzaklaşmaktadır. Oysa normalleşme kaçınılmazdır. Sağduyu ve adalet güçlenmelidir. Hoşgörü sınırları genişlemelidir.
İnsanların birbirine tahammülü azalmaktadır. Üstüne üstlük sokağa çıkın da görelim, çıkanlar ne hale geldi şeklindeki ifadeler doğru değildir.