Bugünlerde altmış ve üzerinde yaşı olanların çocukluklarında ninelerinden sıklıkla duyduğu inanışlar vardır.

Bugünlerde altmış ve üzerinde yaşı olanların çocukluklarında ninelerinden sıklıkla duyduğu inanışlar vardır. Öyle veya böyle gelenekselleşmiş inanışları her zaman bir gerekçesi vardır. Günümüzde gülünüp geçilse de, gerekçesinde bir mantık, bir akıl, bir dayanış noktası mutlaka vardır. Yoksa binlerce yıldır süregelmezdi.
Geceleri dışarı sofra örtüsü silkelenmez. Su da dökülmez. Elektriğin bulunmadığı dönemlerde kimin veya neyin üzerine gideceği bilinmez. Sofra yaygısında bulunan ekmek kırıkları köy yerinde yaban hayvanlarını çekebilir.
Gece ıslık çalmak şeytan çağırmaktır. Islık çalınca şeytanlar gelir inanışı yaygındır. Çok dayanağı olmasa da ıslık bir işarettir.
Gece sakız çiğnemek ölü eti çiğnemeye benzer. Haksız sayılmazlar. Ağzında sakız ile uyuyakalma tehlikesi vardır.
Yine gece aynaya bakmak ve tırnak kesmek uğursuzluk getirir. Gündüz başına mı göçtü derler. Tırnağın midenin sindiremediğini herkes bilir. Keserken de oraya, buraya kayar.
Çocuğa en çok anne babasının nazarı değer inanışı yaygındır. Bu nedenle kundağına nazar boncuğu takılır. Aslında anne babanın kibre düşmemesi, egolarının güçlenmemesi istenir.
Çocuğun karnı ağrıdığında, beline atkı sarılıp üzerinde ütü gezdirmek, nazar duası okumak iyi gelir. Çocuğun ayakları üşür ve sindirim sistemi ağrı yapar. Isıtınca iyi gelir.
Eskiden muskasız çocuk olmazdı. Nazar boncuğu ile birlikte sol omzuna çatal iğneyle iliştirilen muskanın iyi geldiğine inanılırdı. İnanmak pozitif duyguları da destekler aynı zamanda.
Tuvaletlerin yaygın olmadığı dönemlerde küçük tuvaleti yaparken destur çekmek gerekirdi. Melekler kaçsın üzerlerine çiş gitmesin diye.
Bıçağı ters koymak, makası açık bırakmak kesinlikle istenmez, kavgayı çağırır denirdi. Gece karanlıkta biri üzerine basar yaralanır.
Pilav yerken tabağında bıraktığın bulgur taneleri kadar çocuğun olacağı inancı yaygındı. Burada israfın önüne geçmek, çocuğun daha iyi beslenmesini sağlamak hedeflenirdi. Benzer şekilde ekmeği yarım bırakırsan ardından ağlayacağı da söylenirdi.
Gidenin ardından su dökme inanışı yolun açık olması dilemekti. Bu gelenek Kızılderililerde de var.
Okula, camiye, devlet dairesine sağ ayakla girmek, evden sağ ayakla çıkmak en çok uyulan inanışlardandır. İnsanların çoğunun sağ adımı daha kuvvetli ve emniyetlidir.
Çömerek su içmek, boş eli enseye götürmek hala uygulanır. Suyun, hele soğuk suyun şelaleden düşer gibi mideye inmesi sağlıklı değildir. Bunu bütün doktorlar söyler.
Akşam yemeğinden sonra ağzı yıkamak lazımdır. Yoksa gece uyurken şeytanlar gelir yalarlar. Ağız ve diş sağlığı yönünden ne kadar sağlıklı bir inanış.
Sabah kalkınca elleri ve yüzleri yıkamak gerekir. Gece şeytan yalamıştır. Aslında sabah el yüz yıkamak insanı uyandırır, uyku sersemliğini giderir.
Önünden kedi geçmesi uğursuzluk getirir. Bu inanışın dayanağı olmasa da dikkatli olmanın zararı yoktur.
Daha pek çok var. Ezan okunurken uluyan köpekten, gece yarısı öten horoza kadar.