Nasıl iş bu anlayamadık.

“Kendi aşımızı ürettik” diye havalara sıçradık, Avrupa İlaç Ajansı (EMA), “Bize Turkovac’la ilgili hiçbir şey gelmedi” diyerek tanımadığını açıkladı.
Bilindiği üzere Turkovac aşısı AB üyesi ülkeler dahil olmak üzere İsviçre, İngiltere, İrlanda, Kanada, ABD ve diğer bir çok ülkede geçerli sayılmıyor.
Bakan Fahrettin Koca, “Koronavac’ı bekleyenler gitsin aşısını olsun” dedi, ortada 1., 2. ve 3. faz uygulama sonuçları yokmuş meğer.
Türkiye şimdi EMA’ya başvursa bile, incelemeler ancak 2023’te sonuçlanabilecekmiş.
Kim haklı, kim haksız anlayamadık.
.
Aşısız kişiler için PCR test mecburiyeti tümüyle kalktı.
Neden olduğunu kimse anlayamadı.
Derken ertesi günü yayınlanan bir kararla, tren ve otobüs yolculuklarında PCR testi hala istenmezken uçaklarda mecburi oldu.
Bir öyle, bir böyle kafamız karıştı…
Karışmaz mı?
Bize, “Bu virüs havada mı bulaşıyor?” dedirtti.
İşin aslı sonra anlaşıldı tabi.
Çünkü uçuşların uluslararası kuralları var.
Misal:
Türk Hava Yolları Hong Kong’da kurallara uymadığı gerekçesiyle uçuş yasağı almış.
Eğer PCR zorunluluğu kaldırılsaydı tüm dünyada uçuş yasağına maruz kalabilirdik.
Düşündüm, taşındım kim haklı, kim haksız karar veremedim.
.
Bizim ülkede 4’üncü hatta 5’inci aşıların önü açılırken, İsrailli bilim insanları dördüncü doz corona virüsü aşısının Omicron varyantına karşı koruma oranının düşük olduğunu duyurdu.
Gelin cevap verin, kim haklı?
.
Sağlık sistemi, yöneticiler, aşılar, koruyucu önlemler v.s…
Hangisini anlatsak ki?
“Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete…”
.
Nasreddin Hoca, kadılık yaparken bir gün bir ahbabı burnundan soluyarak gelmiş.
Hasmı için söylemediğini bırakmamış. Sonra:
-“Hocam, Allah aşkına söyle” demiş, “haklı değil miyim?”
Hoca ne yapsın?
-“Haklısın” demiş.
Ahbabı sinirleri yatışmış olarak gitmiş.
Onun hemen arkasından hasmı gelmiş.
Bu defa da o başlamış atıp tutmaya, “yok bana şöyle, yok böyle yaptı” demeye.
O da Hoca’ya sormuş:
-“Haklı değil miyim?”
Hoca:
-“Vallahi çok haklısın” demiş.
Adam da sakinleşerek gitmiş.
Tüm bunlara tanık olan Hoca’nın karısı bile bu işe şaşırmış kalmış.
-“Senin kadılığında bir garip Hoca Efendi. İkisine de sen haklısın dedin. Hiç öyle şey olur mu?”
Nasreddin Hoca hanımının yüzüne bakıp:
-“Hatun” demiş, “vallahi sen de haklısın!”
 
***
SEZEN AKSU.
Müzik dünyasının duayenlerinden.
Her yaptığı eseri “Hit” olan sanatçı.
.
Bazen yaptığı açıklamalar bizi de kızdırıyor ama bu onun değerli sanatçı olmadığını göstermez.
.
Minik Serçe lakabıyla da tanınan Aksu’nun, geçtiğimiz günlerde “Şahane bir şey yaşamak” adlı yeni bir şarkısı yayınlandı.
.
Sözleri şöyleydi:
Acısıyla, tatlısıyla
Ne şahane bir şey yaşamak
Dibe vurmak, dimdik durmak
Bin bahane, bin oyun kurmak
Binmişiz bir alamete
Gidiyoruz kıyamete
Selam söyleyin o cahil
Havva ile Âdem’e
Aha yine, aha yine
Önümüz uçurum, ardımız dağ
İlle yanacağız, yanacaklar
Elbette Gül de var, diken de
Aşk da var, savaş da
Her şey hepimiz için
Kısmet hayatta
Yazın veda edişi
Şölenlerle, şarkılarla
Baharların gelişi
Kırmızı, mor, yeşil lila la la ne şahane
.
Vay sen misin bunu yazan, söyleyen?
Ne tepki, ne tepki…
.
Bir gazete bu haberi şöyle veriyor:
“Sosyal medyadan gelen tepkiler çığ gibi büyürken ‘skandal ve hakaret içeren sözlere’ yorum yağıyor.”
.
Gazete kendi yorumunu başlığına “Skandal ve hakaret içeren sözler” diyerek taşımış zaten.
Nasıl habercilikse artık?
.
Neyse biz konumuza dönelim.
.
Şarkı içinde geçen:
“Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e” sözleri için milyonlarca kişi tepki mesajı yayınlamış (!).
.
Develi Erciyesspor Başkanı Yılmaz Özalp; şarkının sözleri nedeniyle sanatçı Sezen Aksu’ya, “İslamiyet’e hakaret ettiği gerekçesiyle” suç duyurusunda bulunmuş.
.
Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, dini şahsiyet, sembol ve değerlerle ilgili gelişigüzel tartışma ve polemiklerin yapıldığına dikkat çekilerek, “İslam’ın seçkin şahsiyetlerine dair söylenen her cümlede, yapılan her açıklama ve yaklaşımlarda son derece hassas ve dikkatli olunması gerekmektedir. Dini şahsiyet, sembol ve değerlerle ilgili özensiz tutum ve davranışlarda bulunulması, en hafif tabirle saygısızlıktır” denilmiş.
.
AK Parti Nevşehir Milletvekili Mustafa Açıkgöz “Modanız geçti” diyerek Sezen Aksu’ya sitem etmiş mesela.
.
Cübbeli Ahmet Hoca, şarkıya ilişkin, “Allah Âdem’e bütün isimleri öğretti buyruğunu bilmeyecek derecede echeller bugün toplumun en meşhur ve gözde sanatçısı olarak kabul ediliyorsa...” diyerek tepki gösterdi.
.
Avukat Mikail Yılmaz ve beraberindekiler “Dini değerlere hakaret ve tahrik veya aşağılama” dan suç duyurusunda bulunmuşlar.
.
Beykoz’da toplanan Milli Beka Hareketi üyelerinden 20 kişi, şarkıcının evinin önüne gelerek “Minik Cahile haddini bildirmek için burada toplanmış bulunmaktayız.” açıklaması yapmışlar.
.
Zülfü Livaneli ise twitter’de yaptığı yorumda bu olay için şöyle demiş:
“Sezen Aksu’ya şarkı sözlerinden dolayı bir linç kampanyası başlatıldı.
Bu sözleri çarpıtanların, sanatla, kelimelerle, kültürle hiçbir ilgisi yok.
Sanat deryasını, daracık siyaset pencerelerinden izleyip yorum yapıyorlar.
‘Cahil’ kelimesi halk şiirimizde, tecrübesiz genç, dünyayı görmemiş anlamında kullanılır.
Neşet Ertaş’ın ‘Cahildim dünyanın rengine kandım’ türküsünde olduğu gibi.
Bir halk türküsünde ‘Ergen kız, cahil oğlan/ İnkârdan gelinir mi’ denildiği gibi.
Sezen’in de Adem ve Havva’nın Cennetten atılmalarına yol açan hatayı gençliklerine ve bilmemeye bağlayan sözlerinden, hakaret anlamı çıkarmak ilkel bir zorlamadır.
Ve bu halkın bağrına bastığı Sezen Aksu’ya böyle haksız bir saldırı, saldıranı küçültür Sezen’i daha da büyütür…”
.
Mustafa Sandal:
“Sen otur oturduğun yerde…
Gördüğüm kadarıyla bir gram aklın var onu da bu ülkenin en derin ozanlarından biri olan sanatçının ne dediğini anlamaya çalışmakla yakma güzel kardeşim!..
Bir şarkı sözünü böylesine çarptırmak akıl ve mantık dışıdır…”
.
Ceyhun Ertem:
“Şarkı sözlerini çarpıtmalar, abuk bir yerden tutmalar, iyice zıvanadan çıktı insan aklı.
Bir daha dünyaya gelirsek başka bir yaratık olmak istiyorum, ‘insanlık’ yerlerde sürünüyor.
Neyi gündem yapacağını şaşırdılar.
Memleket elden gitmiş, insanlar aç, konuya bak!
Diz boyu cehalet...”
.
Kendisini “Dindar” olarak belirten iktidarımızın yönettiği memleketimizde o kadar:
“Yolsuzluk, tecavüz, taciz, intihar, açlık, yoksulluk, pahalılık, adam kayırma, haksız kazançlar” varken:
Gündeme bakar mısınız?
Tek derdimiz:
Sezen Aksu…
.
Bu kadar lafa bir fıkra lazım değil mi?
.
Ramazan ayı gelince yeni evlendiği hanımı özenle hazırlamış ilk sahur sofrasını.
Afiyetle yemiş Baba Erenler…
Hanımı ertesi gün bakmış Erenler’de oruç moruç yok;
“Belki maruzatı vardır, sonraki gün tutar” diye yine hazırlamaya devam etmiş sahur sofrasını.
Ancak Baba Erenler hiçbir sahuru kaçırmadığı gibi, bakmış oruç da tutmuyor…
Böylelikle ramazanı yarılamışlar ki hanımı sonunda dayanamayıp laf etmiş;
-“Efendim her gece size sahur hazırlıyorum yiyorsunuz ancak oruç tuttuğunuz yok, öyleyse hazırlamayayım artık boşuna sahur sofranızı!”
Baba Erenler cevabı yapıştırmış;
-“A be hanım… Oruç farz, sahur sünnettir. Zaten mahcubum farzı yerine getirememekten, bir de sünneti terk edeyim de iyice mi mahcup olayım!”