Bu günlerde deve güreşleri afişlerini hemen her yerde görmek mümkün. Salgın koşulları nedeniyle iki senedir yapılamıyordu.

Bu günlerde deve güreşleri afişlerini hemen her yerde görmek mümkün. Salgın koşulları nedeniyle iki senedir yapılamıyordu.
Develerin ilginç özelliklerinden birisi çöle dayanabilen ender evcil hayvanlardan birisi olmasıdır. Geniş aralıklarda seyreden sıcaklık değişimlerine nasıl dayandıkları bilim insanlarının sürekli araştırma konusu olmuştur.
Develerin hörgüçlerine su depoladığı ve bu sayede susuzluğa uzun süre dayandığına dair bilgiler oldukça yaygındır. Aslında yine hörgüçteki yağ sayesinde de susuzluğa dayandığına dair bilgiler az değildir.
Öncelikli olarak develer hörgüçlerinde su depolamazlar. Diğer yandan develerin hörgüçlerinde depolanan yağın, su tutma özelliği olsa da, susuzluğa dayanmayla doğrudan ilgisi de yoktur. Develeri aşırı kuraklarda başarılı kılan asıl sebep, yaşadıkları coğrafyanın şartlarına bağlı olarak sağladıkları adaptasyondur. Kurak ve sıcak coğrafyalara uyum gösterebilenler hayatta kalmış ve hayatta kalanlar nesillerini sürdürebilmişlerdir.
Develer, su kullanımı konusunda diğer evcil hayvanların neredeyse tamamından çok daha verimlidirler ve susuzluk ile mücadele konusunda onlara yardımcı olan uyum yeteneklerine sahiptirler. Örneğin derilerinin yapısı ve tüyleri sayesinde pek fazla terlemezler. Ayrıca kan hücreleri de diğer hayvanlardan oldukça farklıdır.
Develerin hörgüçlerinde depoladıkları yağ, hazır enerji kaynağıdır. Uzun süre aç kalmaya hörgüçteki yağları sayesinde dayanabilirler. Aç kaldığı süre boyunca hörgüçleri küçülür ve açlık devam ederse hörgüç kaybolur. Bunun nedeni, hörgüçte depolanan yağın susuzluktan ziyade enerji ihtiyaçlarını karşılamak için var olmasıdır. Yerli koyunlarımızdan karaman, dağlıç ve ivesi ırkları da genellikle kuyruklarında yağ depolar ve kış döneminde yeterli beslenemediklerinde kuyrukları küçülür.
Develerin aşırı sıcak ve kuraklara dayanabilmelerinin asıl sebebi, kan hücrelerinden eritrositlerin insanlardakinin aksine oval olmasıdır. Sıvı kaybı esnasında kan hacmi azalır. Buna karşılık kalp ritmi hızlanır. Dış organlara akımı azaltılan kan, daha hayati organlara yönlendirilir. Yuvarlak yerine oval olan ve normalden daha küçük olan eritrositler, kan akışında rahatça hareket ederek en küçük kılcal damarlardan bile sorunsuz geçerek gerekli dokuya oksijen taşıyabilir.
Çoğu hayvan, eritrositlerinin hacimlerini yırtılma olmaksızın % 150 kadar arttırabilirler. Develer ise kırmızı kan hücrelerinin hacmini % 240'a kadar arttırabilirler. Böylece bir seferde 100 litreye kadar büyük hacimlerde su içerek sıvı kayıplarını giderebilirler ve sıvıyı uzun süre koruyabilirler. Her ne kadar bu suyun develerin sahip olduğu 3 mideden birinde depolandığı iddia edilmiş olsa da, ne yazık ki develerin bu aşırı miktarda suyu herhangi bir şekilde uzun süreli depolayabildiğini gösteren herhangi bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.
İnsanlar, vücutlarında bulunan suyun % 12'sini kaybettiğinde ölürken; develer, vücutlarındaki suyun % 40'ını kaybetseler bile ölmezler. Ayrıca dış yollara giden kan yolu, susuzluk esnasında kapandığı için, vücut ısısı hızlı bir şekilde artar. Bu yüzden develer, gündüz vücut sıcaklığını 41 dereceye kadar çıkartan mekanizmalara sahiptir. Sıcaklık artışı terlemeyi geciktirir. Aynı zamanda gece düşen sıcaklıklara karşı normal vücut sıcaklığını 30 dereceye kadar düşürebilirler. Bu sayede geniş sıcaklık aralıklarına tolerans gösterebilirler.