Güçlü idareler kurumsallaşmış kamu idareleriyle mümkündür
Aynı zamanda kamu idaresinde denetim en önemli güven unsurudur. Memleketi başkanlık sisteminin ne hale getirdiği ayan beyan ortaya çıkıyor. Savaşa girme ihtimali bile bulunuyor.
Araştırıcılar, hırs, gurur, kendini beğenme gibi duyguları, belirli ölçüler içerisinde insan gelişimi açısından çok faydalı, hatta önemli bir gereksinim olarak buluyorlar. Bununla birlikte, bu özelliklerin bireydeki varlığı ölçüyü aştığında bireyin hem kendisine hem de çevresine zarar verebilecek davranışlara yol açabileceğine de işaret ediyorlar.
Hubris, aşırı derecede kendini beğenme, aşırı gurur ve güç zehirlenmesi kavramlarını içermektedir. İlk kez 2010 yılında “Brain” adlı psikoloji dergisinde Jonathan Davidson ve Lord Davin Owen tarafından yayınlanmıştır. Hubris kavramı, Yunan mitolojisindeki Nemesise dayandırılmaktadır.
Her ne şekilde olursa olsun kibir; liderin efsaneye giden başarı öyküsünün trajediye dönüşümüdür. Karizma, çekicilik, ilham yeteneği, ikna kabiliyeti, vizyon genişliği, risk almaya isteklilik, coşkulu başarma arzusu, yüksek özgüven gibi özellikler başarılı liderlik ile ilişkilidir. Bu özellikler aslında birçok uzman tarafından olumlu özellikler olarak tanımlanmaktadır. Ancak bu özelliklerin yanında, acelecilik, dinlemeyi ve tavsiye almayı reddetme, detaylara takılma, eleştiriye kapalı olma, kendi fikirlerini kabul ettirme baskınlığı, pervasızlık, empati yoksunluğu gibi özellikler de aynı bireyde gelişmektedir. İşte liderliğin bu yönü, kurumu felakete sürüklemekte ya da en azından büyük ölçekli zararlara sebebiyet vermektedir.
Hubris-kibir hastalığına yakalanmış olmanın 10-15 adet göstergesi bulunmaktadır: Dünyayı, gücünü sergileyebileceği bir alan olarak görme, Kişisel imajını sürekli artırma eğilimi, Hareket ve söylemlerinin aşırı derecede endişe içeren görünüm içermesi, Kendisini, millet ve devletle özdeşleştirmesi, toplumun kaderini kendi kaderine bağlaması, sözlerinde “biz” kelimesini kullanması, Aşırı özgüven göstermesi, Kendinden olmayanları ötekileştirme ve onları açıkça aşağılama, Kendini sadece üstün bir güce hesap verecek biri olarak gösterme, Gerçeklerden uzaklaşma, Pervasızlaşma, her şeye karışma, huzursuzluk, istikrarsızlık, bilinç çatışması yaşama, Yanlışlarını doğru göstermek için din, kutsallıklar ve dürüstlüğe dayandırma olarak özetlenebilecek göstergelerden en az 3 veya daha fazlasına sahip kişilerde hubris-kibir hastalığı olduğu kabul edilmektedir.
İrlandalı nöropsikolog Ian Robertson, The Winner Effect isimli kitabında, “Gücün beyin üzerindeki etkilerinin kokain benzeri uyuşturucularla benzerlikler taşıdığını belirtmektedir.
Yönetim sürecinde lider, iletişime kapalı ise, hatalarını söyleyebilecek kişilerin eleştirilerinden kendini mahkûm bırakacak yalnızlığa, kendi eliyle kendisini itmiş ise, hubrisin kıskacından kendini kurtarması ve sağlıklı bir kişiliğe dönüş yapabilmesi son derece zor olmakta, hatta birçok uzman tarafından imkânsız görülmektedir.
Uzun süre iktidarda kalanlarda kesinlikle ortaya çıkan bu hastalığın tedavisi ne yazık ki bulunmamaktadır. Tersine sürekli çevresi tarafından egosunun beslenmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca, ülke, kurum veya şirket yönetimleri çok yüksek riske sokulmaktadır. Bunun farkında olan birçok ülke yönetim süresini 10 yıl ile sınırlandırmışlardır. Tıbbi sorunların yönetime aksamasını önlemenin başka yolu bulunmamaktadır.
Memleketin uluslararası ilişkiler ne hale geldi. Sıfır sorun politikası sıfır dosta dönüştü. Ekonomi batmanın eşiğine geldi. Akıl ve bilgiden uzaklaşan, kifayetsiz muhterislerin egemenliği adaletten, haktan hukuktan uzaklaşan bir memleket idaresine dönüştü.