Artan gıda fiyatları toplumun bütün kesimlerini etkiliyor.
Özellikle asgari ücretli ve emekliler açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Her gün halk ekmek büfelerinin önünde oluşan kuyruklar bunu ispatlıyor. Beş ekmekle tasarruf mu olur diyebilen halden anlamazla artsa da memlekette kuruşun hesabını yapmak zorunda olan insanımız az değil.
İktidar sahiplerinin gıda tedarikinde memleketi dışarı bağımlı hale getirmesi meyvelerini çok acı bir şekilde veriyor. Gıda ürünlerinde KDV alınmasa da olur. Ancak fiyatları düşürmek artık imkânsız görünüyor.
Türk Lirası diğer ülkelerin parası karşısında erimeye devam ediyor. Bütün ithalat dolarla veya avro ile yapılıyor. Yurt dışından ithal edilen mercimek, nohut, fasulye, susam, pirinç, buğday, arpa başta olmak üzere süt ürünleri dışında sofrada ne varsa hemen hepsi ithal ediliyor.
Uluslararası borsalarda oluşan gıda fiyatları dolar bazında %30 civarında bir artış gösterdi. Korona salgını gıdanın değerini artırdı. Ancak bunun farkına varamayan siyasi erk, üretimi destekleyeceği yerde üç katına çıkan gübre ve yem fiyatlarını seyretti. Ekim alanları daralmaya, ekilmeyen arazi miktarı artmaya devam etti.
Gıdada KDV %8’den %1’e düşürüldü. İlgililer çok sıkı takip edeceklerini ballandıra ballandıra anlattılar. Sokak ağzında bir laf vardır çokta tın diye. Son bir yılda üç katına çıkan gıda fiyatlarında %7’lik vergiyi almasanız ne olur? Hiç bir şey olmaz. Artan fiyatları geri getirmez.
Gıda üretimini destekleyen politikalar geliştirilmedikçe gıda güvenliğini tesis etmek imkânsızdır. Bakın siyasi erk dalga geçer gibi neler yaptı. Gübre desteğini bir defa yüzde yüz arttırdı. Hububatta gübre desteği 8 liradan 16 liraya, diğer ürünlerde 4 liradan 8 liraya çıktı. Yandaş medya yere göğe sığdıramadı ama aynı dönemde gübre fiyatları iki katına çıktı. Çiftçinin gübre kullanımı yarı yarıya azaldı. Desteğin bir işe yaramadığı ayan beyan ortaya çıktı.
Mazot desteği artırıldı. Artan destek miktarı 1 litre mazot bile almadı. Çiftçi mazot fiyatlarındaki artışa isyan ederken, elektrikli traktör gösterileri yapıldı. 8 liralık elektrikle akşama kadar çalışan traktör gösterildi. Ondan sonra ses yok.
Üretim dışı kalan arazi miktarı her geçen gün artıyor. İnternet satılık çiftlik, satılık tarla ilanları ile dolu. Tarlasını, bahçesini, evini, damını satıp köyden kaçan kaçana. Hal böyle iken, Türkiye gıda ihtiyacını karşılamaktan hızla uzaklaşırken, KDV indirimi hiçbir işe yaramaz. Önce zihniyetin değişmesi gerekir. Önce memleketin çiftçisi diyebilen bir zihniyet ancak gıda güvenliğini ve istikrarını tesis edebilir.