Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları Cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış:
Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları Cennette buluşmuş.
Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış.
Şeytanı çağırtmış:
-"Cennet ile Cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?"
-"Boşuna oynamayalım, biz kazanırız", demiş Şeytan.
-"Olur mu en iyi futbolcular bizde, ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde..."
Şeytan şeytanca gülümsemiş:
-"Ama bütün hakemler de bizde..."
***
Göz doktoru:
-“Şu tablodaki harfleri okur musunuz?”
Temel:
-“Siz bana okur musunuz? Benim gözlerim bozuk da…”
***
Adamın birinin evinde yangın çıkmış. Komşuları yardıma koşmayıp olayı seyretmeye başlayınca iş başa düşmüş…
İlk önce oğlunu yangının içerisinden çıkarıp dışarda beklemesini söylemiş.
Dalmış tekrar duman ve ateşin içerisine, kızını çıkartmış dışarıya.
Sonra karısını, sonra köpeği ve kedisini.
Daha sonra dışarı hiçbir şey getirmeden 3 kere daha içeri girmiş çıkmış.
Onu seyreden komşularından biri sormuş:
-“Niçin yanan eve girip çıkıyorsun dışarı hiçbir şey getirmiyorsun?” diye.
-“Kayınvalidem içeride!” demiş adam; “Arada bir girip çeviriyorum!”
***
Ambulansta hasta soruyor:
-“Doktor beni nereye götürüyorsunuz?
-“Morgaaa…”
-“Ama ben daha ölmedim ki?”
-“Olsun biz de daha gelmedik zaten...”
***
Evde kadın kocasını haşlıyor:
-“Hiç olmazsa şu yan komşularımızı örnek al. Kaç yıllık evliler ama birbirlerine hala balayında gibi davranıyorlar. Adam karısını arabada, kapının önünde, her yerde öpüyor. Yazıklar olsun! Sen neden aynı şeyi yapamıyorsun?”
-“Yaparım yapmasına ama, ben kadını iyi tanımıyorum ki...”
***
Sabah anne, oğlunun odasına girdi ve onu uyandırdı.
“Haydi oğlum, uyan artık. Okula geç kalacaksın...”
Oğlu, yarı açık gözlerle annesine baktı ve uykulu bir sesle: “Fakat anne, bugün okula gitmek istemiyorum” dedi.
Anne, oğlunun isteğine karşı çıktı:
“Okula neden gitmek istemiyormuşsun bakayım?” dedi.
“İki ciddi neden söyle bana...”
Oğlu bir yandan esnerken, bir yandan da annesini yanıtladı: “Okuldaki tüm öğretmenler benden nefret ediyorlar, biiir... Tüm öğrenciler de nefret ediyorlar, ikiii... Bu iki ciddi nedenim yeter mi, anne?”
Annesi oğlunun nedenlerini geçerli bulmadı; “Bunlar okula gitmemen için neden olamaz” dedi. “Şimdi hemen kal ve çabuk hazırlan...”
Bu kez oğlu iki ciddi neden göstermesini istedi annesinden: “Sen de bana, okula kesinlikle gitmemi gerektirecek iki ciddi neden gösterebilir misin, anne?” dedi.
Sabrı tükenme noktasına gelen anne, oğlunun üstündeki yorganı hızla çekti ve oğlunun istediği iki ciddi nedeni ondan sonra açıkladı: “Birinci ciddi neden, 52 yaşında koskoca bir adamsın...” dedi şöyle devam etti: “İkinci ciddi neden ise, sen okulun müdürüsün, oğlum...”
***
Adam evinin merdivenlerinden çıkarken düşüp, bacağını dört yerinden kırmıştı.
Hemen hastaneye kaldırılmış, doktor bacağı boydan boya alçıya almış ve “Beyefendi bundan sonra daha dikkatli olun, en azından alçınız çıkana kadar merdivenlerden inmek çıkmak yok” demişti.
Üç ay sonra kırıklar kaynamış, alçı çıkarıldı.
Adam bu arada doktora: -“Doktor bey artık merdivenlerden inip çıkabilir miyim?” diye sordu.
Doktor da: -“Tabii, ancak yine de bir süre daha dikkatli olmalısınız” dedi.
Adam doktorun bu cevabı üzerine sevinçle bağırdı:
-“Oh be şükürler olsun, üç aydır eve su borusundan tırmanarak girip çıkmaktan anam ağlamıştı…”
***
Karı koca yemek yiyor.
O sırada masaya yaklaşan heykel gibi güzel bir esmer, adamı ensesinden öperek geçiyor.
Adamın karısı sinirle soruyor:
-“Kim bu Ahmet?”
Adam:
-“Eğer mutlaka bilmek istiyorsan söyleyeyim, metresim!”
Kadın:
-“Bir de bu kadar pervasızca söylüyorsun. Derhal boşanıyorum senden!”
Adam gayet sakin:
-“Tamam o zaman, O halde Etiler’deki apartman dairemin, Kandilli’deki yalımın anahtarları ile Göcek’teki teknemin, Nice’deki villamın ve BMW’min anahtarlarını rica edeyim lütfen.”
Uzun bir sessizlik olur.
Çift yemeğini yerken kadın birden sorar:
-“Şu arkada oturan Fuat değil mi? Yanındaki kadın kim?”
Adam:
-“O da Fuat’ın metresi.”
Kadın derin bir nefes alır:
-“Ay bizimki çok daha güzel!”
***
Kayseri’nin bir köyünde imece yöntemiyle yol yapılıyor.
Bunun için de eşekten yararlanılıyor.
Eşek hangi yolu izlerse, orası genişletip araba yoluna dönüştürülüyor…
Köye gelmiş olan Amerikalı Barış Gönüllüsü, ne olup bittiğini kavrayamadığı için sorar:
-“Ne yapıyorsunuz böyle?”
-“Yol yapıyoruz.”
-“Bu eşek ne için?”
-“O, yolun mühendisi. Yola salıyoruz, o nereden geçerse oradan yol yapıyoruz…”
Barış Gönüllüsü katıla katıla güler:
-“Ya eşek bulamasaydınız?”
-“İşte o zaman Amerika'dan mühendis getiriyoruz!”
***
Öğrenci sınıfa yeni gelmişti.
İkinci günü öğretmenine sordu: - “Öğretmenim, insana yapmadığı bir şey için ceza verir misiniz?”
-“Olur mu evladım? Yapılmamış bir şey için ceza da olmaz. Niye sordun bunu?”
-“Efendim dün verdiğiniz ev ödevini yapmamıştım da ceza verirsiniz sanıyordum…”
***
85 yaşından da bir adam doğum hanenin kapısında beklemektedir.
Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
Doktor: -“İçerde doğum yapan bayan yakınınız mı?"
Adam: -“Evet, eşim.”
Doktor: -“Ama bayan 25 yaşlarında...”
Adam: -“Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?”
Doktor: -“Yoo, aklıma benim dedem geldi de.”
Adam: -“Nesi varmış dedenizin?”
Doktor: -“Kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, ‘aman yapma dedeciğim, sen yaşlandın, ava gidemezsin’ diye. Kendisi Israr etti ve hazırlandı. E, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü...”
Adam: -“Olur mu canım… Bastonla geyik mi vurulur? Başkası vurmuştur onu…”
Doktor: -“Ben de onu demeye çalışıyorum işte… Başkasıdır o başkası…”
***
Kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor.
Ameliyat masasındayken ölüme yakın, birden bir Ölüm Meleğini görüyor ve soruyor: “Benim saatim geldi mi?”
Melek cevap veriyor:
-“Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay ve 8 günün var.”
Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar veriyor.
Yüzünü gerdiriyor, dudaklarını doldurtuyor ve göğüslerini düzelttiriyor.
Kısacası: “Yeniden doğmuş gibi” oluyor.
Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor.
Tam karşıdan karşıya geçiyorken ambulans çarpıyor ve ölüyor.
Meleğe soruyor: “40 seneden daha fazla yaşayacağımı söylemiştin neden o zaman bana o ambulansın çarpmasını engellemedin?”
Melek cevap veriyor: “Kız, Allah canını almasın…! Ben seni tanıyamadım ya…”
***
Adamın biri işten eve gelmiş bir bakmış, karısı başka bir adamla yatakta.
Hemen tabancasını almış ve öteki adama:
-“Madem karımı istiyorsun onu benden erkek gibi al. Seni düelloya davet ediyorum” derken göz kırpmış.
Öteki adam tam ne olduğunu anlamasa bile bunu kabul etmiş, ikisi birlikte yandaki odaya girmişler kapıyı kapatmışlar.
Kadının kocası öteki adama fısıldamış:
-“Aslında kimsenin canının yanmasına gerek yok, ikimizde havaya ateş edelim sonra ölmüş gibi yere yatalım… Karım ilk önce hangimizin yanına koşarsa en çok sevdiği odur…”
Böylece ikisi havaya bir el ateş edip hemen kendilerini yere atmışlar...
Kadın silah sesini duyar duymaz koşarak içeri girmiş...
Yere yatan iki adama bakmış ve bağırmış:
-“Hayatım çıkabilirsin, ikisi de öldü…”
***
Temel kapıcılık yaptığı binanın asansörü bozulunca bir kâğıt asmış.
Üzerinde şu yazılıymış:
“Asansör pozuk, en yakın asansör yüz metre ileride, yandaki pinadadur…”
***
Temel hayvanat bahçesinde gezerken açık bulduğu bir kafesten içeri dalmış.
-“Hoop! Dur ne yapıyorsun? Orası aslan kafesi…”
Temel gayet sakin geri dönmüş ve
-“Sankim aslanınuzu yedük…” demiş.
***
Temel askerdeymiş.
Teröristlerin köprünün altına gelip pusu kuracakları haberini almışlar.
Temelin bölüğü de teröristlere operasyon düzenlemek için köprüde pusuya yatmışlar.
Bir saat olmuş gelen giden yok…
İki saat olmuş yok…
Beş saat olmuş yok...
Temel’in canı sıkılmış ve komutanın yanına gitmiş:
-“Komutanım… Ben gidip bakayım… Sakın başlarına bir şey gelmiş olmasın…”