Zeytingiller familyasından olan Zeytin, Ege, Marmara ve Akdeniz bölgesi için oldukça yüksek tercih edilebilir geçim kaynağına sahip bir meyvedir.

Yerli halktan olup zeytini olmayan da yoktur.
Yaşantımızda bir kültürdür.
Meyvesinin ve yağının sağlıklı özellik taşıması dolayısı ile sofraların eksilmez bir parçasıdır.
.
2000 yılına kadar yaşayabilen zeytin ağacı, tüm kutsal kitaplarda bolluğun, adaletin, sağlığın, gururun, zaferin, refahın, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür.
.
Bir taraftan da dalının “Barış”ı simgelemesi başka bir yönüdür.
.
İlahiyatçı Yazar Cemil Kılıç diyor ki:
“Kur’an’da zeytin ağacından ve dolayısıyla zeytinden bahsedilen 7 ayet var.
Bunlar;
En’am 99 ve 141,
Nahl 11,
Muminun 20,
Nur 35,
Abese 29,
Tin 1.
.
Ayetlerde ‘Allah’ın gökten indirdiği su ile yeryüzünde yetiştirdiği çeşitli bitkiler sayılırken zeytin ağacı da’ sayılıyor.
.
Ama bir ayette zeytin ağacı, açıkça ‘Kutlu/mübarek bir ağaç’ olarak niteleniyor. Yani bir nevi Kur’an bu ağacı kutsal ilan ediyor.
 
Hangi ayet mi?
Nur Suresi 35. Ayet...
Ayetin Türkçesi şu şekilde:
‘Allah, göklerin ve yerin ışığıdır. Onun ışığının örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil bir sırça içindedir. O sırça, inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı neredeyse kendisine ateş dokunmasa bile ışık saçar. O, ışık üzerine ışıktır. Allah dilediği kimseyi ışığına iletir. Allah, insanlara işte böyle örnekler verir. Allah herşeyi bilmektedir.’
Ayetin özgün metninde Arapça olarak zeytin ağacından açıkça ‘...Şeceratin mübareketin...’ diye bahsedilmektedir.
Bu ifade, ‘mübarek/kutlu yani kutsal bir ağaç’ anlamına gelmektedir.
.
Nur Suresi 35. Ayet, Alevi ritüellerinde / ibadetlerinde de önemli bir yere sahiptir.
Zira Cem ibadeti sırasında çerağcı/delilci tarafından çerağ uyandırılırken (Hz. Allah, Hz. Muhamed ve Hz. Ali adına üç mum yakılırken) bu ayet okunur.
.
Kur’an’da zeytin ağacının kutluluğu/kutsallığı noktasında Tin Suresi’ndeki ifade de dikkat çekicidir. Zira Tin Suresi’nin 1. Ayetinde ‘Zeytin ağacının meyvesi üzerine yani zeytine’ and içiliyor.
.
Ayette; ‘İncire ve zeytine andolsun ki/yemin olsun ki!’ denilmektedir.
.
Anlaşılacağı gibi Kur’an’a göre zeytin ve zeytin ağacı kutsaldır.
Peki, Allah’ın kutsal/kutlu/mübarek ilan ettiği zeytin ağacına bir takım sözde ekonomik gerekçelerle kıymaya yeltenmek nasıl izah edilebilir?
.
Elbette ki bu kutluluk asla ‘dokunulmaz’ anlamına gelemez.
Zira öyle olsa o zaman bu, o ağacın putlaştırılması sonucunu doğurur.
Zaruri durumlarda elbette ki icap ediyorsa zeytin ağacı da kesilebilir.
Ama hükümetin son uygulamasının bir takım zorunluluklardan ziyade bazı rant işlerine dayandığı aşikar.
.
Doğaya ihanet eden insanı doğa affetmeyecektir.
Bu ihanetin bedelini ne acı ki hepimiz ödeyeceğiz.
İnsan doğaya/çevreye sahip çıktığı sürece şerefli bir varlık olarak yaşamaya devam edebilir.
Aksi halde Kur’an’ın ifadesiyle; sefil olmak, sefillerin sefili (aşağıların aşağısı) olmak kaçınılmazdır.
.
Memleketin dağını, taşını, otunu, ağacını rantiyeye kurban etmekte beis görmeyen bir anlayışı Kur’an’la uyarmak işe yarar mı?
.
Yarayacağını umarak sözlerimizi Tin Suresi’ndeki birkaç ayetle (1, 5 ve 6. Ayet) bitirelim:
‘İncire ve zeytine andolsun ki;
Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.
Sonra da onu aşağıların aşağısına çevirdik...’”
.
Bu yazı 2017 yılında yazılmıştı.
.
Peki şimdi ne oldu?
.
Haber şöyle:
“Zeytinlikler bozulacak maden sahası açılacak…
Enerji Bakanlığı yönetmeliğe ek bir madde koyarak, zeytinliklerin maden sahalarına çevrilmesinin önünü açtı. Değişiklik, ‘Elektrik ihtiyacının karşılanması’ gerekçesiyle yapıldı ancak Türkiye kurulu gücün yarısını kullanıyor.”
.
“Zeytinlik alanlara konut, konaklama tesisi ve turizm tesisi yapılamayacak. Ancak zeytinlik alanlara hükümetin kamu yararı gördüğü her türlü maden ve sanayi yatırımı yapılabilecek. Bu yatırımlar için zeytin ağaçları kesilebilecek. Kesilen ağaçlar için ağaç başına 4 bin lira ceza ödenecek.”
.
Komisyonda da tartışmalar çıkmış:
CHP’li vekiller bu haliyle de zeytinliklerin büyük tehlike altında olduğunu söylediler. Zeytin üreticileri komisyon salonunu terk etmişti.
.
Komisyonda:
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi İcra Direktörü Dr. Mustafa Tan konuşmuş:
“Sizin zeytin üreticisine saygınız var mı?” demişti.
Başka bir üretici de milletvekillerine: “Binlerce yıllık ağaçları siz dikmediniz, siz kesemezsiniz” demişti.
.
Eğri oturalım doğru konuşalım:
Koskocaman ülkede elektrik santrali kuracak yer kalmadı da, bula bula zeytinlikler mi bulundu?
Birisi çıkıp bunu izah etsin.
.
Ben yetkili olsam, birisi böyle bir teklifle bana gelse ve “Zeytinliklerin maden sahası olarak kullanılmasının önünü açmamız lazım” dese, vallahi terlikle kovalarım.
.
Sürekli olarak muhafazakâr yapılarıyla övünen ve zaman zaman şeri kanunlara göre cephe bile alan iktidarımız, iş ranta gelince ne zeytinin kutsallığı kalıyor, ne de başka bir şey.
.
Yahu günahtır ve ayıptır.
Zeytin ile alıp veremediğiniz nedir?
Yazıktır, yazık…
 
***
BAŞKALARI
Bilindiği üzere CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrat Parti ve DEVA Partisi Genel Başkanları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” için “Sunum ve Tanıtım Toplantısı” yaptılar.
.
Birlik ve Beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde partiler arasında böylesine geniş katılımları görmek insana moral veriyor.
.
Ülkeyi yönetmeye talip partilerin genel başkanlarının ortak noktalarda buluşarak bir araya gelmelerine vesile olan iktidara da ayrıca teşekkür etmek lazımdır.
O kadar kötü yönettiler ki,
“Başkanlık Sistemi” olarak adlandırılan sistemin yürümeyeceğini iddia edenler haklı çıktı ve ülkenin durumu da ortada zaten.
.
Sürekli, “Eskiye dönülmeyecek” mesajları verilerek yaşanmış “tüp, sigara, yağ ve ekmek kuyrukları” örnek gösterilerek kötülendiği “Parlamenter sistemin” vatandaşın kurtuluşu olacağı artık belli oldu.
.
Anket sonuçlarına bakarsak, dibe çakılan iktidarın ilk seçimden nasıl sıyrılacağı merak konusu.
.
Muhalefet toplantısında şu cümleler dikkat çekti:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni sona erdirirken geçmişe dönmüyor, özgürlükçü ve çoğulcu yeni bir sisteme geçiyoruz…”
.
“Meclis’i güçlendirirken hükümeti zayıflatmama, hükümeti güçlendirirken Meclis’i zayıflatmama kararlılığı içerisindeyiz…”
.
“Yeni yönetim modeliyle beraber Türkiye’nin kuvvetler ayrılığına dayalı yeni bir sisteme geçmesi amaçlanıyor. Devletin temel organları ve demokratik hukuk devletinin güçlendirilmesi hedefleniyor.”
.
Bu toplantıyla ilgili düşüncelerimizi daha sonra detaylı olarak yazarız.
.
Ancak, ülke çıkarları için ellerini taşın altına koyan muhalefet partileri için, “Biz fikrin, inancın, düşüncenin mücadelesini verenlerin ardından gidenlerle toplantı yaparken, bir diğer tarafta da başkaları başka türlü toplantılar yapıyorlar” denmesi hiç hoş olmadı...
 
***
GÜNÜN SÖZÜ:
“Başarısız olursan hayal kırıklığına uğrayabilirsin, ama denemezsen mahvolursun…”
.
GÜNÜN FIKRASI:
Üç köpek, köpek fuarında bir araya gelirler.
Biri Amerikalı, biri Polonyalı, biri de Rus...
Sohbet derinleşmiş, hal hatır sorulmuş ve sahipler çekiştirilmeye başlanmış.
Amerikalı köpek halinden memnunmuş:
-“Ben hayatımdan memnunum” demiş, “ne zaman havlasam ‘hav hav’ desem hemen pirzola verirler.”
Polonyalı köpekle, Rus köpeği birbirine bakmışlar...
Polonyalı sormuş:
-“Anlamadım, o pirzola dediğin ne? Ben onu hiç bilmiyorum.”
Rus daha da şaşkın sormuş:
-“Peki o ‘hav hav’ diye yaptığın nedir? Biz onu hiç bilmiyoruz!”