Bundan 10 yıl önce Lâpseki ve Umurbey yörelerinde, bahçelerde hatırı sayılır ağaç kurumaları ortaya çıkmıştı.
Bundan 10 yıl önce Lâpseki ve Umurbey yörelerinde, bahçelerde hatırı sayılır ağaç kurumaları ortaya çıkmıştı. Yerli badem ve eriklerin önemli bir kısmı tomurcuklandı, çiçeklenmeye başladı. Havalar da ıslak gidiyor.
Bitkiler su isteklerine göre sucul, kurakçıl ve normal ortam bitkileri olarak üçe ayrılmaktadır. Bu guruplar içinde de birbirinden farklı, kurağa veya suya daha dayanıklı türler bulunmaktadır. Çeltik sadece su içinde yetişir. Çeltik dışındaki kültür bitkilerinin tamamı normal ortam bitkisidir. Tarla bitkileri içinde darılar kurağa dayanırken, yulaf su baskınlarına hoşgörü gösterebilmektedir. Meyveler içinde de antepfıstığı, zeytin, badem, ahlat, iğde gibi türler kuraktan zarar görmezken, erik ve güvem gibi türler suca zengin ortamlardan hoşlanmaktadır.
Sonbaharda batı bölgelerinde uzun süren bir kurak dönemin sonunda, şubat ayının sonlarına doğru yağışlar artmaya başladı. Martta da devam edecek gibi görünüyor. Atalarımız martta yağmasın, nisanda dinmesin diyerek, marttaki yağışları tehlikeli olabileceğine işaret etmişlerdir. Hububat ekili alanlarda göllenmelere ve sararmalara neden olurken, meyve bahçelerinde de ağaç kurumalarına neden olabilmektedir.
Kurumanın temelinde kök solunumunun yetersizliği yatmaktadır. Eski takvimlerde cemrelerin düşmesini, ağaçlara su yürümesini gün be gün yazar. Tomurcukların patlamasıyla birlikte ağaçlara su yürümektedir. Diğer bir deyişle su alımını sağlayan kılcal kökler oluşmaktadır. Çeltik dışındaki bütün kültür bitkilerinde kılcal kökler toprak havasızlığına hassastır. Toleransı düşüktür. Toprağın suca doygun olduğu erken ilkbaharda kılcal kökler havasızlık nedeniyle canlılıklarını yitirmektedir. Uyanmaya başlayan meyve ağacı topraktan su ve besin elementlerini alamamaktadır. İlk yaprakların oluşmasıyla birlikte terleme başlamakta, bitki su kaybetmeye de başladığından kılcal köklerin öldüğü, bitkinin su alamadığı belirginleşmektedir.
Kuruma meyve türlerinde çiçeklenme seyri ile ortaya çıkmaktadır. Erken uyanan şeftali, kiraz ve kayısı türlerinde genç fidanlarda daha fazla kuruma gözlenmektedir. Geç uyanan elma ve ayva gibi türlerde kök solunumuyla ilgili kuruma gözlenmemektedir.
Belli dönemlerde erken ilkbaharda meydana gelen uzun süreli yağmurlar toprağı doygun halde tutmakta ve yeni uyanan bitki kökleri solunum yapamamaktadır.
Aslında ağaç kurumalarının önüne geçmek zor değil. Çözümü aslında basit ama ihmal ediliyor. Su tutma kapasitesi yüksek topraklarda su tahliye sistemlerini geliştirmek suretiyle bu sorun ortadan kaldırılabilir. Yeni tesislerde sırta dikimi mutlaka yaygınlaştırmak gerekmektedir. Eğimli alanlarda, bahçenin üst tarafına ve bahçenin uzunluğuna göre eğime dik kapalı drenaj sistemlerinin yerleştirilmesinde yarar vardır. Tarlanın-bahçenin içinde su oyalanmamalıdır.
Eskiden su tutan bölgelerde hem tarlaların, hem de bahçelerin çevresinde hendekler vardı ve hendekler her yıl temizlenirdi. Tarlada veya bahçede bir damla su kalmazdı. Günümüzde yer kaplıyor tarlayı daraltıyor diye hemen hepsi dolduruluyor. Oysa bu hendekler atadan kalma en güzel miraslardır.