Müslüm Gürses’in vefatının ardından koca bir 9 yıl geçti. Müslüm Baba lakabıyla anılan Arabesk müziğin usta ismi Müslüm Akbaş, 2013 yılında aramızdan ayrıldı.
Duruşu, unutulmaz şarkıları, asiliği ile her kesimin dinlediği Müslüm Baba’nın en sevdiğim şarkısı, “Dünya tersine dönse vazgeçmem, gökteki güneş sönse vazgeçmem, sensizlik inan ki ölümden beter. Canımdan geçerim, senden vazgeçmem, senden vazgeçmem, ölsem vazgeçmem” Bir de tabii ki, “İtirazım var, bu zalim kadere itirazım var bu sonsuz kedere, feleğin cilvesine, hayatın sillesine, dertlerin cümlesine itirazım var. Yarım kalan sevgiye şu emanet gülmeye, yaşamadan ölmeye itirazım var.”
Arabesk müziğin efsanelerinden Müslüm Gürses, 5 Temmuz 1953 yılında Şanlıurfa’da dünyaya geldi. Yaşadığı döneme şarkıları ile damga vuran Müslüm Gürses’in hayatı “Müslüm” filmiyle beyaz perdeye taşınmıştı. Timuçin Esen de çok güzel ruh vermişti. Hatta Esen şarkılarını o kadar iyi söylemişti ki, belirli yerlerde ayırt etmek bile insanı zorluyordu.
Hayranları tarafından Müslüm Baba lakabıyla tanınan ünlü sanatçı geride çarpıcı bir yaşam öyküsü ve unutulmaz şarkılar bıraktı. Erken yaşta 3 Mart 2013 tarihinde 60 yaşında vefat etti.
Asıl adı Müslüm Akbaş olan Müslüm Gürses 7 Mayıs 1953 yılında Şanlıurfa Halfeti’de dünyaya geldi. Müslüm Gürses'in annesi Emine Akbaş ve babası Mehmet Akbaş tarım işçisidir. Ailenin ilk çocuğu olan Gürses’in Zeyno ve Ahmet adında iki kardeşi bulunuyor. Ünlü sanatçının ailesi, ekonomik sıkıntılar nedeniyle kendisi 3 yaşındayken Adana'ya göç etti. Müslüm Gürses, ilkokuldan sonra eğitime devam edemedi ve bir süre ayakkabı tamircisi ve terzi olarak çalıştı. Babasının engellemesine rağmen, annesinin desteğiyle 1967'de henüz 14 yaşındayken Adana'da bir çay bahçesinde düzenlenen ses yarışmasına katılarak birinci oldu. Arabesk 'in usta ismi, yarışmadan sonra "Gürses" soyadını kullanmaya başladı. Halk eğitim merkezinde müzik dersleri almaya başlayan usta sanatçı, katıldığı bir televizyon programında, o günleri şu sözlerle anlatmıştı: "Adana'ya geldik. Küçük bir evde oturuyorduk. O zaman Adana tabii ki çok sıcaktı. Herkes damda yatıyordu. Biz de tabii damda yatıyoruz, sıcak olması münasebetiyle. Kendimizce (şarkı) okuyorduk. Komşular, "Sesin güzel. Bir tane daha, bir tane daha oku." derdi. O sıralar, Mustafa diye bir kunduracı arkadaşımız vardı. Halk eğitim merkezine gidiyordu, bağlama çalıyordu. Halk eğitim merkezinin güzelliğinden bahsetti. 'Ben de gidebilir miyim?' dedim. Gelebilirsin dedi. Gittim, orada gayet güzel, müzik adına, insanları eğitiyorlar. 4 ya da 5. sınıftaydım. Bir müddet gittik. Orada piştik. Neyin ne olduğunu gördük. Değerli hocalarımız vardı." Kendisine gelen teklifle kısa bir süre çay bahçesinde türkü söylemeye başlayan Gürses, işlerin iyi gitmemesi sebebiyle terziliğe geri dönmek zorunda kaldı. Ünlü sanatçı, müziğe başladığı ilk yıllarla ilgili yaptığı açıklamada, "İlkokulu bitirdim. Gerisi yok. Adana'da damda yatarken uzun hava okudum. Arkadaşım Halkevine gidiyordu. Ben de gittim. Derken Çukurova Radyosu'nda sanatçı oldum." Kelimelerini kullanmıştı. İlk plağı "Emmioğlu / Ovada Taşa Basma" büyük başarı elde etti. Arabesk müziğin usta ismi, 29 Mayıs 1969'da babası tarafından annesi öldürülünce büyük bir sarsıntı yaşadı. Bir iddiaya göre, aynı gün Gürses'in kız kardeşi Zeyno Akbaş'ı da öldüren babası, cezaevine girdi. Hayatının bu noktasıyla ilgili konuşmak istemeyen ünlü sanatçı, annesinin vefatının ardından geldiği İstanbul'da, "Giyin Kuşan Selvi Boylum / Hayatımı Sen Mahvettin" ve "Gitme Gel Gel/Haram Aşk" adlı iki 45'lik plak doldurdu. Gürses, ''Sevda Yüklü Kervanlar'' adlı şarkısıyla adını geniş kitlelere duyurmayı başardı. "Sevda Yüklü Kervanlar / Vurma Güzel Vurma" isimli 45'liği 300 bin basılarak dönemin rekorunu kırdı. Askerliğini Mamak'ta yapan Gürses, vatani görevini tamamladıktan sonra Burhan Bayar'ın bestelerine yer verdiği çok sayıda plağı hayranlarıyla buluşturdu. Müslüm Gürses, 1978 yılında Anadolu turnesi dolayısıyla Tarsus'tan Adana'ya dönerken Trafik kazası geçirdi. Sürücünün hayatını kaybettiği kazada, öldü sanılarak morga kaldırılan Gürses'in yaşadığı son anda fark edildi ve ameliyata alındı. Kazada, alnı ciddi biçimde zedelenen sanatçının başına, beynini koruyacak plaka takıldı. Gürses, kazadan dolayı koku alma duyusunu yitirdi. İşitme duyusu da ciddi biçimde zarar gören sanatçı, yavaş konuşmaya başladı. Usta sanatçı, 1990'lı yılların başında "Özür Diliyorum Senden", "İsyankar" ve "Ben İnsan Değil miyim?" albümleriyle müzik dünyasında ikinci büyük çıkışını yakaladı. Arabesk dünyasına adını altın harflerle yazdıran Gürses, şarkılarında kendisini çaresiz, umutsuz hissedenlerin hislerine tercüman olmaya çalıştığını dile getirdi. Bir röportajında Orhan Gencebay ile arasındaki farkı, ''Orhan ağabey bizim pirimizdir. Orhan Gencebay, 'Böyle gelmiş, böyle gitmez' diyor. Bizse 'Böyle gelmiş, böyle gider' diyoruz'' sözleriyle ifade etmişti.”
Müslüm Gürses’i saygı ve rahmetle anıyoruz…