Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan Maden Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'te...
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan Maden Yönetmeliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'te, "elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin" zeytinlik alanlarına denk gelmesi durumunda "zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına" Bakanlık tarafından izin verilebileceği belirtiliyor.
Buna karşın Türkiye'de 1939 yılında hayata geçen ve "Zeytincilik Kanunu" olarak bilinen bir yasa hâlâ yürürlükte. 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun, bugüne kadar zeytinliklerin korunmasında kilit rol oynamıştı.
2015 yılında Manisa'nın Soma İlçesi'ne bağlı Yırca Mahallesi'nde yapılması planlanan bir termik santral projesi için 3573 Sayılı Yasaya dayanılarak çıkarılan Yönetmelik'te yapılan değişiklikle zeytinlikler "kamu yararı" aranmak koşuluyla maden ve yenilenebilir enerji projelerine açılmıştı. Bunun ardından çevre örgütlerinin çalışmalarıyla açılan davalar sonucunda Danıştay iptal etmişti.
Uzun süreden beri zeytin ve zeytinliklerin korunmasına yönelik olarak hazırlanan ve 1939 yılında çıkartılmış olan kanun, birilerinin ayağına dolaşıyor. Doğayı tahrip ederek yüksek paralar kazanma hesabı içerisinde olan, sonradan görme yatırımcılar, uzun süreden beri iktidarları zeytin yasasını değiştirtmek için zorluyorlar.
Sonunda bir kez daha değişiklik yaptırdılar ama zeytinliklerin kökünü kazımak mümkün bu yasayla.
Aslında millet olarak çok gelişmediğimiz, kişisel hesapları sosyal hesaplardan hep üstün tuttuğumuz için zaten zeytinlikler talan ediliyor.
Zeytin yasasını uzun yıllardan beri pek takan da yoktu hani. Eğer takılmış olsaydı, asırlık zeytin ağaçları sökülüp, yerine beton yığını yazlıklar yapılmazdı. Yasal olmayan işleri, yaptırmayan yok neredeyse. Zeytinliklerimiz de benzer şekilde, kenardan köşeden hep yok edildi durdu.
Zeytin yasasının değişen kısımları zeytinlikleri daha mı iyi koruyacak? Elbette hayır. Değişmeseydi zeytinlikler korunur muydu? Elbette hayır. Bundan yirmi otuz sene evvel, küçük bir Akçay ve küçük bir Altınoluk vardı. Şimdi her ikisi de bazı şehirlerden daha büyük nüfusa sahip. Yerleşim yerleri dışında bir karış boş yer yoktu. Tamamı zeytinlikti bugün oturulan binaların olduğu yerler. Kim imar izni aldı? Kim imar izni verdi? Zeytinin o kadar çok sahibi vardı ki. Hepsi birden izin verdiler. Belediyeler yapı ruhsatı verdi. İlgili bakanlıklar da yine aynı şekilde, site yapanların ricalarını, hediyeli ricalarını kabul ettiler.
Bir millet topluca çöker, topluca kalkınır. Birileri talan peşindeyken, diğerleri aman bana ne, durup dururken başıma iş mi alayım diye düşünürken, yasalar paranın ve siyasetin gücüne göre kılıfına uydurulurken, yasanın kıralı olsa hiçbir işe yaramaz.
Zeytine millet olarak sahip çıkmak gerekir. Yoksa eski zeytinliklerin tamamı kömüre ve madene teslim olur gider. Daha öncesinde yazlıklara teslim edilmedi mi? Bugün zeytinliklerin tamamı tarihi eser niteliğinde. Ağaçların hepsi yüz yaşın üzerinde ve gayet verimliler.
Zeytin, kutsal kitaplarda adı geçen birkaç üründen bir tanesi. Taşlık arazileri, başka türlü bir işe yaramayan arazileri ürüne dönüştüren çok kıymetli bir tür. Ne yazık ki böyle araziler ekilmeden daha çok gelir getirince, az gelişmiş ülkelerde paranın karşısında ahlak firar ediyor değil mi?