Hırsızlık her geçen gün artıyor.

Hırsızlığın hemen her türlüsü memlekette görülüyor. Hak edilmeyene insanlar nasıl tenezzül ederler anlamak mümkün değil. Bir çok ilde adeta geçim şekli haline geliyor. Şebekeler her geçen gün çoğalıyor.
Millet olarak çözmek gerekiyor. Yoksa gelecekle ilgili sorunlar daha da artacak. Hırsızlığın kökenine inilerek tanımının genişletilmesi gerekiyor. Şahit olunan adi hırsızlıklar bir şekilde cezalandırılıyor. Cezalar caydırıcı olmadığı için çalan tekrar çalıyor. Yakalanan hırsızların çoğunluğu on beş yirmi suçtan sabıkalı çıkıyor. Ne hırsızlık azalıyor ne de hırsızlar azalıyor.
Hırsızlık deyince hep komşunun tavuğunu çalmakla örnekliyoruz. Oysa hırsızlığın çok daha geniş boyutlarıyla değerlendirilmesi, suçun boyutlarının da insanımıza sağlıklı bir şekilde anlatılması gerekiyor.
Oto hırsızları, arabalar ne kadar gelişirse gelişsin, alarmlar ne kadar hassas hale getirilirse getirilsin faydası olmuyor. Hırsızlar gene işini yapıyor. Evet, işini yapıyor. Çünkü hırsızlığı meslek haline getirmişler.
Köylerin girişlerinde bohçacı ve hurdacı giremez yazıyor. Eskiden çok daha fazla oluyordu ama bugünlerde köylülerin daha çok hayvanları çalınıyor. Eskiden bohçacılar saf, temiz yürekli yengelerimizi çok kolay kandırıp, altınlarını, ziynet eşyalarını yürütüp geçiyorlardı.
Bugünlerde koyun ve keçi hırsızlığı çok arttı. Et pahalı olunca hırsızlar koyun ve keçi işine yüklenmeye başladı.
Çantacılar adeta şebeke oluşturmuşlar. Özellikle büyük şehirlerde tamamen organize olmuş şebekeler, cadde ve sokaklarda bayanlar için büyük tehlike oluşturuyorlar. Motorize oldukları için yakalaması da zor.
Telefonla şeytanın aklına gelmeyecek dolandırıcılık, hırsızlık operasyonları yapılıyor. Kimi polis süsü vererek, kimi sağlık personeli kimliği kullanarak masum insanları dolandırmaya devam ediyor.
Bu adi hırsızlık vakalarını daha da çoğaltmak mümkündür. Cezaevi eğitimleri dahi bu hırsızları, hırsızlıktan uzaklaştırmaya yetmiyor. Temel eğitimde hırsızlığın boyutu sağlıklı verilmediği için, geçim dünyası içine dahi girebiliyor yaptıkları iş. Hatta aç mı kalsaydım gibi sığınmalar dahi görülebiliyor. Oysa iyi eğitim almış, hırsızlığın ne kadar adi bir eylem olduğunu bilen bir insan acından ölse hırsızlık yapmaz.
Hırsızlık, hakkı olmayan bir şeye legal olmayan yollardan sahip olmak anlamına gelir kısaca. Hak edilmediği halde bir nesneye veya bilgiye sahip olmak temelinde, hırsızlığın okul sıralarında başladığı söylenebilir. Kopya çekmek olarak nitelendirilen vaka, öğrencilerin en fazla başvurduğu hırsızlık şeklidir. Sınav esnasında, bilmediği bir sorunun cevabını arkadaşının kâğıdından çekmek açık bir şekilde hırsızlıktır.
Öğrencilik hayatında kopya çekmeyen çok az insan vardır. Diğer bir deyişle hırsızlık yapmayan yok gibidir. Bir yerde insanımız, hırsızlığı ve hırsızı yakından tanımakta ve kanıksamaktadır. Bu nedenle hak edilmeyenlerin hak oluşuyla ilgili olarak içsel değerlendirme ve tepkiler zayıftır. Kanıksanması en büyük hatadır.