Ezine’de arkadaşlar kahvehanede sohbet ediyoruz.
- Ezine’de arkadaşlar kahvehanede sohbet ediyoruz. Bir tanıdık hacılıktan gelmiş buyur dedik. Masamıza hoş geldin Allah hacılığını kabul etsin falan. Adam ne hacılığı dedi bizim hacılık sınırda kaldı e hayır ola.
- O zamanlar hacca otobüslerle karayolundan gidiliyordu. Nasıl bir güzergah bilmiyorum. Dönüşte karayolundan arkadaşlar anlatıyor sınıra geldik başımızdaki din görevlisi ben gümrükçülerle görüşeyim dedi. Hepinizin bavulunda mutlaka vergiye tabi eşya vardır. Şimdi çantalar açılıp sayılıp akşamı bulur. Beşer veya onar lira vereceksiniz ben gümrükçüyle gelecem soracak kaçak mal var mı diye kaçak listesini de okudu yoktur diyeceksiniz. Gitti geldiler gümrükçü listeyi okudu bunlar bavulunuzda var mıdır. Yoktuuuur dedik. Hacılar yalan söylemez dedi. Bizde yolumuza devam amma hepimizde mutlaka kaçak vardı yalan söyledik dedi.
- Zamanını bilmiyorum hangi parti iktidarda idi. Altı kadar milletvekili o partiye transfer oldu. Sayın Tuncay Mataracı Gümrük ve Tekel Bakanlığı karşılığı bir diş tabibi de tam gün yasasını hazırlamak büyükşehirlerde ki doktor diş tabibi gibi sağlıkçıların dağıtımını yapma esasına dayalı demek ki gümrükler yol geçen hanı olmuş. Kaçakçılıklar uyuşturucu vs devlete ödenecek vergiler şahıslar arasında paylaşılıyor. Ama şimdi her şey kayıt altında vergiler köprü, tünel, yeraltı geçitleri, hastaneler, camiler vs. vs. şimdi sıkıntılar oradan doğuyor. İktidarı gitsin diyorlar. Aklıma geldi Ermeni Agop efendi madamına demiş ki benim güzel madamım benden her zaman gücümün üstünde şeyler istersin. Hep ister canımız cenneti ama günahlar bırakmaz eski Türkiye’de maalesef. Bilhassa ‘’K.İ:T.’’ Kitler dediğimiz ‘Kamu İktisadı Teşkilatı’ iktidara gelen partiler tarafından ilgili Bakanına göre bölgesel eleman doldurulduğu. Bazı önemli bürokrat vs. gibi dolgun maaşlarla yönetim kurulu üyeliğine atandığı zaten tam gelir sağlayamayan maliyenin de bu kurumların zararlarını ödemekten bir türlü toparlanamadığı sık sık özelleşmeye teşebbüs edildiği halde bir türlü özelleştirmenin gerçekleştirilemediği bir hakikat olduğu gerek basında gerek muhaliflerce dile getiriliyordu. Bunların sona erdiğini sanıyorum. Çalışana da her zaman iş var ama çalışmadan kazanayımlara pek yok. Yavaş yavaş üretime real ekonomiye dönülüyor. Artık devir değişiyor. Seçim zamanlarında da meydanlarda pek seyirci dinleyici alkışlayıcı bulunmayacağıdır. Selamlar.