Memlekette adalet her şeyin önünde gelir. Hz. Ali’ye sormuşlar devletin dini var mıdır diye. Devletin dini adalettir, adaleti olmayan devletin dini yoktur diye cevaplamış.
Memlekette adalet her şeyin önünde gelir. Hz. Ali’ye sormuşlar devletin dini var mıdır diye. Devletin dini adalettir, adaleti olmayan devletin dini yoktur diye cevaplamış. Çok manidar bir yorum. Kaynaklar kıt olabilir, ülke zengin olmayabilir ama adalet varsa memnuniyet vardır. İnsanlık vardır. Mutluluk vardır. Hiç kimse memnuniyetle yaptığı bir işi, memnuniyetle yaşadığı bir ülkeyi bırakıp gitmez.
Bundan üç sene önce Amerikan New York Times gazetesinin en çok okunan haberinin başlığı Varlıklı ve Yetenekli Türkler sürüler halinde ülkeyi terk ediyor şeklindeydi. Haberde göçün başlıca nedenleri için kayırmacılık ve artan otoriterleşmeyi gösteriliyordu. O zaman da kibir hastaları, empati yoksunları giderlerse gitsinler şeklinde yorum yapmışlardı.
Ülkenin kuruluşundan bu yana ilk kez, kültür ve iş hayatına yön veren üst sınıf aileler uzun süredir ülkeden kaçmanın, başka ülke vatandaşı olmanın çarelerini arıyorlar. Nesillerine huzurlu ve adaletli bir gelecek hazırlamak için çalışıyorlar.
Gençler memleketlerinde gelecekle ilgili hayal kuramıyorlar. İş planlayamıyorlar. Gelecekle ilgili endişeleri her geçen gün artıyor.
Türkiye varlık göçüne dair ülkeler sıralamasında ön sıralarda bulunuyor. Tarihinde ikinci kez yaşanan bu varlık göçü kalıcı gibi görünüyor. Türkiye’de adaletin, hukukun siyasileşmesi, bırakın yatırım yapmayı, yaşamayı dahi riskli hale getiriyor.
Aslında savaş ve benzeri krizlerde göç yaşanır. Ancak Türkiye’de adaletin çökmesi, hala devam eden terörle mücadele ve demokrasiden uzaklaşma, varlıklı ve yetenekli insanları başka ülkelerde gelecek kurmaya itiyor.
İnsanları değiştirmeye çalışmak geri kalmış ülkelerde uygulanır ancak. Çağdaş, insan haklarına saygının hakim olduğu, adaletin herkese eşit davrandığı bir ülkede kimse bir yere gitmez.
Salgın döneminde doktorların canı çıktı. Hem hayati tehlike yaşadılar hem de insanları salgından korumak için ellerinden geleni yaptılar.
Doktorların uzun süredir maaş sorunu yaşadığını sağır sultan bile biliyordu. Yalandan bir maaş artışı yaptılar. Gerisi boş çıktı. Meslek yükleri dikkate alınmadan yapılan maaş artışları günde 20 dakika çalışanları en fazla maaş alan memur yaptı. Devletin bu derece siyasileşmesi, birçok meslek dallarında sorun yaratıyor zaten.
Devleti idare edenlerin memurlara, devletin çalışanlarına itibarsız bireyler gibi bakış açısı geliştirmeleri tamamen kendi eksikliklerinin ve psikolojik rahatsızlıklarının bir sonucudur. Egonun aklın önüne geçtiği yerlerde gelişen bu sakat düşünceler memleketin geleceğiyle ilgili son derece tehlikelidir. Zaten başarılı öğrenciler ülkeye dönmüyor.
Doktorlar için dahi gidiyorlarsa gitsinler diyebilen bir sorumsuz duruş son derece yakışıksızdır. Devletin idaresinde böyle bir düşünce olamaz.
Aziz Sancar’ın, Uğur Şahin’in hikayelerini anlamayan zihniyet, bu ülkenin geleceğiyle oynuyor demektir.