Artan gıda fiyatları toplumun bütün kesimlerini etkilemeye devam ediyor. Dünya genelinde korona salgınından sonra gıda fiyatları ortalama %30 civarında artış gösterdi.

Artan gıda fiyatları toplumun bütün kesimlerini etkilemeye devam ediyor. Dünya genelinde korona salgınından sonra gıda fiyatları ortalama %30 civarında artış gösterdi. Hemen bütün dünya bu artıştan etkilendi. Ancak Türkiye gıda fiyatlarındaki artıştan çok fazla etkilendi.
Gıda fiyatlarındaki artışlardan sürekli olarak stokçular, karaborsacılar, zincir marketler suçlanmaya çalışılıyor. Bazı yerlere baskınlar falan yapılıyor.
Gıda üretiminde girdi fiyatlarının artışıyla ilgili sağlıklı hesaplamalar yapılamıyor. Gübre, ilaç tohum masraflarını sağlıklı bir şekilde hesaplamak zor görünüyor. Tedarikçiler genelde vadeli satış yapıyor ve sattığı ürünü yerine koyabilmenin hesabını yapıyor. Dolayısıyla fiyatlar sürekli artıyor. Gübre fiyatlarındaki düzensizlikler gübre tedarikinde de sıkıntılara neden oluyor. Bazı gübreler piyasada bulunmuyor. Özellikle 18-46, üre gibi pahalı gübreleri bulmak zor.
Geçen sene buğday üreticisi buğdayını harmanda 2.5 liradan sattı. Dekar başına ortalama 300 kg verimden 750 lira ciro yaptı. Masrafını bir kenara bırakıp bu sene yeniden ekim için masraflarını karşıladı mı ona bakmak lazım. Tohuma 120 TL, mazota 60 TL, gübreye 350 TL verip buğdayını ekti. Üst gübreye 150 TL, ilaca 100 TL verecek ve harmana kadar bekleyecek. Toplamda 850 TL masrafla harmandan kalkacak. Geçen sene sattığı buğday bir dönüm buğdayın masrafını karşılamıyor. Uzun süredir bu sakatlık devam ediyor.
Süt ve besi sığırı yetiştiricileri de aynı durumda. Yedirdikleri yemin masrafını kesimde çıkaramıyorlar. Emek, sağlık ve diğer masraflar cepten gidiyor. Bir kilo sütle bir kilo yem bile alınamıyor.
Gıda güvenliği her ülkenin en öncelikli hedefidir. Bu meyanda her ülke gıda üreticisini destekler. Bazen ürüne destek verir, bazen girdilerde sübvansiyon uygular. Tarımsal üretimde ticari düşünmek anlamsızdır. Üreten her zaman kazanmalıdır. Temel gıda maddelerini ticari meta gibi düşünüp ucuzsa dışarıdan alırız felsefesi kendi üreticini zarar ettirir, üretimden uzaklaştırır. İktidar sahipleri senelerdir bunu yapıyor. Üreticisinin alnına kurşun sıkıyor. İnternette yüz binlerce satılık tarla ve bahçe bulunması iktidar sahiplerinin uyguladığı politikaların bir sonucudur.
Hububat ve bakliyat ürünleri bu ülkenin temel gıda maddeleridir ve hepsi bu topraklarda yetişmektedir. Çoğu bu topraklarda kültüre alınmıştır. Türk çiftçisi sürekli zarar ettirilmiş, neticede ekilemeyen arazi miktarı 60 milyon dekarı bulmuştur. Bu alan çoğu Avrupa ülkesinin tarım alanından daha fazladır.
Üretimden uzaklaşan çiftçiyi geri döndürmek zordur. Yerine yenilerini de koymanın imkânı yoktur. İktidar sahiplerinin uyguladığı politikalarla Türkiye üretemez hale geliyor. Birkaç sene daha böyle giderse millet gıda tedarikinde parası olsa da bulamayacak hale gelecek.