Memleket yangın yeri. Ekonomik olarak düştükçe düşüyoruz. Yerlere yeksan olduk neredeyse.

Memleket yangın yeri.
Ekonomik olarak düştükçe düşüyoruz.
Yerlere yeksan olduk neredeyse.
.
Siz bakmayın bedava köprüyü görenin arabasına atlayıp Gelibolu’ya peynir helvası almaya gittiğine.
.
Adamın tek eğlencesi bu.
Kuyruklarda bekleyip doldurduğu benzini harcayacak yer aradı millet.
Bunu fırsat bilen fırladı sokağa.
“Bari” dedi, “Köprüden geçeyim…”
.
Çoluk, çocuk akşamdan sardıkları dolmaları da aldılar yanlarına, boğaz manzarasında lüplettiler.
.
Fena mı oldu?
Aşırı fiyatlardan çıkamadıkları sokağa, köprü sayesinde çıktılar.
Eğer tarihe “Köprünün faydaları” ile ilgili not düşülecekse, bunlar da yazılsın.
.
Hani fiyat artışları demişken konuya gireyim.
Bu hafta bir dekor işi yaptırmak için demirciye gittim.
Usta fiyat verdi, “başla işe” dedim.
Ertesi günü aradı: “Ağabey kusura bakma demire zam gelmiş, dediğim fiyata olmaz…”
Ne deseydim adama?
Günahı ne?
20 senedir ülke idare edenlere sormak lazım:
“Bu ne şimdi?”
.
Keresteciye gittim.
Yontulmamış olan ahşap alacağım.
Dükkânın önünde 1 metrelik, 4x2 çıtalar var.
Benim işimi görür.
“Bunlar kaç para?”
“Tanesi 4 liradan olur.”
Almakla bitmiyor.
Onun planyası var, boylaması var.
Bir o kadar da marangoz alır.
“Ne olmuş bu fiyatlar?” diye sordum, adam cevap verirken bana 2 defa çay söyledi, anlatacakları hala bitmemişti ben kalkıp giderken.
Kapıya kadar geldi, anlatmaya devam ediyordu.
Allah’tan başka biri geldi de ona anlatmaya devam etti, “Ben hayırlı işler” derken…
.
Kumaşçıya gittim,
İşim var, kumaş bakıyorum.
Aman yarabbim!
Geçen sene 13 lira olan kumaşın metresi 40 ila 60 lira olmuş.
Yanına yanaşılmıyor.
“Kes şuradan 8 metre…”
Tuttu 320 lira.
Aslında pek sevmem pazarlığı.
Ağzımdan çıkıverdi:
“300 alsan olmaz mı acaba?”
“Olmaz” dedi adam, “Zaten zararına veriyorum…” demez mi?
.
Terzi diyor ki:
“Lastik lazım eni 4 santim olsun…”
Tuhafiyeciye gittim.
Kaç para?
“6 lira…”
“Oha!” demek bana yakışmaz ama vallahi de billahi de içimden dedim.
“Oha!”
Bu ne!
Allah’ın lastiği?
Dışarı çıkarken satıcıya “ayıp olmasın” diye yalan söylüyorum:
“Ben terziye sorup geleyim. Enini ne kadar istiyor…”
Kaçtım oradan.
Sonra 1 santimliklerden aldım.
Onlar da 3 liraymış.
.
Polipropilen boru lazım oldu.
Hani şu ısıtılıp yapıştırılan borulardan.
Hesap yapıyorum kafamdan.
“Metresi 4 lira olsa bana fazla gelir, o sebeple 6 metre alsam yeter…”
Gidip soruyorum.
“Kaç para?”
Cevap karşısında yere düşmemek için zor duruyorum ayakta:
“Metresi 12 lira…”
.
Eve lamba lazım.
Mutfağın lambası rahmetli olmuş.
“Şöyle ucuzundan bir tane lamba ver, ama az yaksın… Malum elektrik fiyatları canımız ciğerimiz hükümetimiz sayesinde tavan yapmış durumda…”
Satıcı gülüyor:
“Beyefendi sen ne takarsan tak, aynı para gelir merak etme…”
Ne demek istedi anlamadım.
.
Baskı işim var.
Tabelacıya gidiyorum.
Şöyle ağız tadıyla baskı yaptıracağım.
3 metrekareden 6 tane pano var.
“Kaça olur?”
“Ağabey metrekaresi 120 lira ama sana 100 liradan olur…”
Ben şok!
“Bu ne? Bunu insan evladı kullanacak!”
“Geçen sene 50 liraya sattığım malı, bu sene 80 liraya alamıyorum…”
.
Pazardan geçiyorum.
Eşim “Vileda” için sap istedi.
“Bakıver” dedi.
Sordum: “Şunlar kaç para?”
“Ahşap olanlar 18 lira, plastikler 15…”
“Lan!”
.
Esnaf haklı birader.
200 liranın “cık” olduğu ülkede, “sap” 15 lira olmuş, ne yazar?
 
***
GÜNDEM AYRI
Açın gazeteyi.
Haberlere bakın:
“Ete yüzde 48 zam gelmişti, şimdi de 30 zam geliyor.”
“ET ve Balık Kurumu önünde kuyruklar bitmiyor.”
“6 önceki Tarım Kredi Marketindeki fiyatlara yüzde 132 zam geldi.”
“Sağlık Bakanlığı’nın Adıyaman’da açtığı 19 kişilik temizlik görevlisi kadrosuna, 2 bin 170’i üniversite mezunu olmak üzere, 17 bin 86 genç başvurdu.”
.
Bizi kıskanan Almanya ne yaptı?
Haber şöyle:
“AB’nin en büyük ülkesi olan Almanya, ‘Halkın azalan ekonomik gücüne katkı sağlamak için’ 15 milyar Euro’luk destek paketi açtı.”
.
Bu arada herkes mi mağdur?
Hayır değil.
Haber şöyle:
“AK Partilili Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısının üç yerden aldığı maaş tutarının 313 bin 870 TL olduğu ortaya çıktı.”
.
Şimdi anladık mı:
Bizim gündemimizle, AK Partilinin gündeminin neden farklı olduğunu?
.
Ülkemizin gururu “Türk Yıldızları” 1915 Çanakkale Köprüsü’nün açılışında gösteri uçuşu yapmıştı.
.
Bu uçuşun videosu sosyal medyada yayınlandı.
.
Gerçekten o müthiş görüntülere hayran olmamak elde değil.
Yukarılardan bakmak da başka bir güzel.
.
Ancak o videonun altındaki yorum oldukça ilginçti.
Olaya başka gözle bakmak gerekiyormuş belki de.
.
“Ülkede et, Ayçiçek yağı ve şeker krizi yaşanırken 30 yaşındaki Kanada malı NF-5 uçaklarımız 16 yıl borçlandığımız Kore malı köprümüzün üzerinden geçiyor ve biz gururlanıyoruz…”
.
Köprüyü yaparak “seçim kazanacağını” zannedenlere bir uyarı gibi sanki.
Milletin gözü cebinde, köprüde değil, bilesiniz…
 
***
DEĞMEZ
Kepez eski Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan, geçen gün elindeki pankartla Cumhuriyet Meydanında bir açıklama yaptı.
.
Burada: “Cumhurbaşkanı, ‘Çanakkaleliler için 100 liracık’ desin” dedi.
.
Derdi şuydu:
200 lira olarak açıklanan 1915 Çanakkale Köprüsü geçiş ücretinin, Çanakkale plakası taşıyanlara 100 lira olması.
.
Olur mu?
Olabilir.
.
Ama bu işte şöyle eksiklik var.
Çanakkale plakalılar kaç defa o köprüyü kullanacak?
Kaç defa geçiş yapacak?
.
Önce bunu istatistik olarak belirlemek lazım.
Ne kadar mağdur oluyorlar?
.
Çanakkale’de oturup Gelibolu’da işe gidenler için her gün verilecek 100 lira gidiş-dönüş olarak ayda 6000 lira yapar.
Üzerine bir de benzin fiyatını eklersek, oldukça pahalı ve lüks ulaşım olur.
.
Sürekli İstanbul’a gidenler için mesele zaten olmaz.
Biz bu pahalılıkta Kepez’e bile zor giderken
O insanlar için “Ha 100 lira olmuş, ha 200 lira fark etmez…”
.
Ayrıca, Eceabat’a, Kiltbahir’e gidenler için köprüyü kullanmak gibi bir durum söz konusu bile değil.
Gökçeada’ya gidecekler için de uygun değil.
.
Bakmak lazım:
“Bu köprüyü hangi Çanakkaleli kullanacak?
Ayda kaç defa kullanacak?”
.
Yapım aşamasındayken “15 Euro+KDV” olarak belirlenen Köprünün fiyatına, “200 liracık” denildiği şu günlerde 100 lira için eylem yapmaya değmez…
.
Şehirli tavuk ile köylü tavuk gezerken, bir vitrinde iri ve beyaz yumurtalar gördüler.
Şehirli, gururla yanındakine döndü:
-“Görüyor musun; bunları ben yumurtladım, tanesi 3 liraya satılıyor.”
Az ilerideki vitrinde daha büyük ve sarı kabuklu yumurtalar görünce köylü tavuk arkadaşını dürttü:
-“Bak bunlar da benim yumurtalarım; 4 liraya satılıyor!”
Şehirli tavuk altta kalmadı:
-“Valla şekerim istesem ben de böyle büyük yumurtlayabilirim ama benim horoz, ‘1 lira için bir tarafını yırtmaya değmez’ diyor!”