Yeni bakan daha koltuğun keyfini çıkaramadan fırçayı yedi.

Aslında çiftçinin gazını biraz olsun almak için yapılan çiftçilerle buluşma etkinliği, tuzu kurularla yapılan, çiftçiliğin pek içinde olmayan seçilmişlerle yapılmıştı.
Boş ver karkası markası, vatandaşın elindeki malı alın ifadesi de gaz almanın sokak ağzıydı. Çünkü çiçeği burnunda bakan, güney Amerika’dan karkas bağlantısı yapıyoruz derken eti ucuzlatacaklarını ifade etmek istiyordu zahir.
Memlekette et meselesinin yem meselesi olduğunu sağır sultan bilir. Bilmeyen de yoktur ama kuyrukları azaltmak için ete yapıyorlardı. Milletin aklıyla dalga geçmenin zirve yaptığı yerler de olmuyor değil.
Neyse memleket kesecek inek kalmayınca et meselesi ortaya çıkıverdi. İki buçuk milyon koyun satınca memlekette et açığı çıkıyorsa yönetim sorunu var demektir. Türkiye’yi idare edenler yıllardır tarımı bitirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunu artık üreten çiftçiler iliklerine kadar hissediyor.
Girdiler artarken ürün fiyatları hep yerinde saydı. Rusya ve Ukrayna’nın çiftçileri kazanırken Türk çiftçisi zarar etti. Devlet kendi çiftçisine 25 milyar lira destekleme ödemesi yaparken Rus çiftçisine 50 milyar lira ödedi. Üstüne üstlük Rusya’dan aldığı arpa ve buğdayı yem ve un sanayiine indirim yaparak verdi. Kendi çiftçisinin malını değersizleştirdi. Adeta Rus çiftçisine destekleme yaptı.
Et meselesi de çok farklı değildi. Avrupa’nın elindeki kırmızı eti tükettik. Koyacak yerleri yoktu. Madalya alan bakanlar oldu. Çünkü Avrupa’nın özellikle Fransa’nın ellerinde kalan karkas ve canlı etleri tüketivermişlerdi.
Limanlara canlı danalar gelirken, liman şehirlerinin vatandaşları kokudan şikâyet etmişlerdi. Gemiler şehrin havasını bozuyordu. Oysa gelen gemiler hayvancılığın kimyasını bozuyorlardı. Hiçbir çiftçi örgütü, Ziraat Odaları başta olmak üzere, kırmızı et üreticileri, süt birlikleri, kooperatifler hayvan ithalatına karşı çıkmadılar. Hatta bazı örgütler ithalattan bir iki hayvan da bize düşer mi diye çaba sarf ettiler.
Buğday başta olmak üzere bütün gıda ürünleri ithalatında gümrük vergi ve fonları kaldırılırken çiftçi temsilcilerinin ne yazık ki pek sesleri çıkmadı. Aslında memlekette demokrasi de pek yoktu. Çiftçinin borçları artarken, traktörüne, tarlasına haciz gelirken bana dokunmayan yılan bin yaşasın atasözünü dillendiren de az değildi.
Gıdada memleket yangın yerine döndü. Maraşlı pancar üreticisi malımı almıyorlar diye feryat ederken seyreden memleket, şeker fiyatlarına çözüm arıyor. Şeker fabrikaları, cumhuriyetle yaşıt fabrikaları arsa fiyatına peşkeş çekilirken seyreden millet şeker fiyatlarından şikâyet ediyor.
Sadece karkas markas değil, bütün sektörler dışa bağımlı hale geldi. Türk lirası, savaşan ülkelerin paraları karşısında dahi değer kaybediyor. İşlenmeyen araziler, üretemeyen sanayi tesisleri sürekli çoğalıyor.
Paramızın daha düşeceği yer yok diyen ekonomiden sorumlu bakanı var memleketin. Ne yapacaksın karkası markası.